Anasayfa / GENEL / Son paralel “cadı avı” yalanını yerle bir eden yazı!
ogur

Son paralel “cadı avı” yalanını yerle bir eden yazı!

MEDYAGUNDEM.COM- Gülen örgütünün nasıl bir yalan ve takiyyeden beslendiğini, nasıl mağdur numarası yaptığını anlamak istiyorsanız bugün Türkiye gazetesinde Yıldıray Oğur’u okumalısınız. Bugün “cadı avı” diye zırlayan Gülen örgütünün dün sırf bir kitap yazdığı için içeri attıkları Hanefi Avcı, kimin cadı avı yaptığının göstergesi. İşte Oğur Gülen örgütünün boyalarını döken bir yazı yazdı ve bugün sırf iktidar düşmanlığından Cemaat safında yer tutanların da “kullanışlı kurnazlar” olarak nasıl hesap vereceklerini sordu.

İşte yazısı:

NAZIM HİKMET’İN YÜZÜNE TÜKÜRTEN CUMHURİYET

“Bu fotoğrafı sütunlarımıza geçirirken, Şair Eşref’in Abdülhamid’e yaptığı tavsiye aklımıza geliyor. Bu tavsiye; “Resmini teksir ettirip dağıt ki, millet doya doya yüzüne tükürsün” mealindedir. Biz de yukarıdaki resmi Nazım hesabına aynı gaye ile basmış bulunuyoruz.”
90. yılını kutlayan Cumhuriyet Gazetesi’nin 1951 yılında çıkan haberde yüzüne tükürülsün diye fotoğrafının basıldığı söylenen Nazım, Nazım Hikmet.
Aynı tarihlerde Arthur Miller’ın da Cadı Kazanı’nı yazıp, ABD’deki McChartizm’i eleştirmesi tesadüf değildi. Soğuk savaşın en soğuk günleriydi.

MCCARTHY VE CADI AVI

Hâlâ bir terim olarak kullanımını sürdüren McChartizm’nin banisi Senatör McCharty’nin komünist cadı avında ağlara Arthur Miller’dan Charlie Chaplin’e Einstein’a kadar onlarca ünlü isim takılmıştı. Senatör, arkasına kendisi gibi bir anti-komünist FBI başkanı Hoover’ı da alıp 40-50’li yıllarda ABD’de kara listeler hazırlayıp, terör estirmişti.
Bu cadı avının en ünlü ve bedelini en ağır ödemiş kurbanları şüphesiz Rosenberg çiftiydi. Amerikan Komünist Partisi üyesi olan mühendis Julius Rosenberg ve eşi Ethel, Ethel’in ABD’nin atom bombası projesinde çalışan çavuş kardeşinden gizli bilgileri alıp, KGB için çalışan İsviçreli kurye Harry Gold üzerinden Sovyetler’in New York Konsolosluğu’na ulaştırmakla; yani casuslukla suçlandılar ve idamlarına karar verildi.
İdam kararını durdurmak için büyük kampanyalar düzenlendi. Sartre yargılamayı “cadı avı ve yasal linç” ilan etti. İmza kampanyalarına katılıp Rosenberglerin masum olduğuna inananlar arasında Albert Einstein, Bertolt Brecht, Pablo Picasso, Frida Kahlo da vardı. Papa bile çağrı yaptı. Ama Rosenberglerin elektrikli sandalyedeki korkunç idamlarını kimse durduramadı.
Arkalarından filmler çekildi, Melih Cevdet, Nazım Hikmet onlar için şiirler yazdı. Dünya çapında en çok bilineni ise ünlü Fransız tarihçi Alain Decaux’ün yazdığı “Rosenbergler Ölmemeli” adlı oyundu. Oyun, 2012 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi programına alındı, oynandı ve sonra birden programdan çıkarılınca büyük bir gürültü koptu. Gerçek kısa bir süre sonra anlaşıldı. Oyunun yazarı solcu tarihçi Alain Decaux oyunun tüm dünyadaki temsilini yasaklamış, oyununu geri çekmişti.
Sebep Rosenberglerle ilgili çıkan yeni belgelerdi. 1995’te CIA’nin açıkladığı Venona Dosyası’ndaki kriptolarla Rosenberglerin KGB’ye çalıştıkları ispatlanmıştı. Bu bilgiyi Rosenberglerin amiri olan KGB görevlisi Aleksandr Feklisov da doğruladı.
Dünya tarihinin en kötü şöhretli adamlarından biri olan Senatör McCharty 40 yıl sonra bu konuda haklı çıkmıştı…
Devlet içindeki cemaat yapılanmasıyla ilgili Başbakan’ın “Paralel yapıya hizmet edenlerin görev yerlerini değiştirmek cadı avıysa evet biz bu cadı avına devam edeceğiz” sözleri üzerine McChartizm hatıraları yeniden canlandırıldı, epey klişe “cadı avına hayır” tepkileri yükseliverdi.

HANEFİ AVCI CADI AVI DEĞİL Mİ?

Hem de cemaatle ilgili yazdığı kitaptan bir ay sonra silahlı bir devrimci örgütün üyesi olmaktan tutuklanan muhafazakâr emniyet müdürü Hanefi Avcı cezaevindeki dördüncü yılını tamamlarken.
Herhalde kendilerini Sartre falan zanneden bu isimler, “cadı avına hayır” cümlelerinin sonuna, cemaatin geliştirdiği o klasik savunma cümlesini eklemeyi de ihmal etmiyorlar: Varsa paralel devletle ilgili belge, tabii ki ortaya çıkarılsın, yargının önüne getirilsin.

İŞTE SİZE DELİL!

Daha hangi delili arıyorlar acaba? Cemaat hükümete kızınca, Başbakanı, oğlunu tutuklamaya kalkan kamikaze savcılar, polisler, hakimlerden başka hangi delil onları ikna edecek?
Peki bu deliller hangi yargının önüne getirilsin istiyorlar? Kör bir babanın evinde hard disk bulup yüzlerce insanı tutuklayan yargının mı, isim benzerliğinden yanlışlıkla bastığı evde aradığı kişinin belgelerini bulan becerikli polisin eline mi?
Yoksa 2010 KPSS sınavında full çeken onlarca çiftle ilgili 4 yıldır soruşturma açamayan tembel savcılar mı yapsın bu işi?

CEMAAT VE ONUN ÇEPERİNDE DURANLAR KENDİNİ KANDIRIYOR

Cemaat ve onun çeperinde duranların “varsa” diye hâlâ kendilerini kandırmasını anlamak mümkün, askerlerin derin devletine karşı çıkıp, cemaatin derin devletiyle yüzleşememek, bu gerçeği kabul etmemek için Allah’ın gazabına uğrayan kayısıların arkasına saklanmak anlaşılır. Zordur bunu kabullenmek.

KULLANIŞLI KURNAZLAR NASIL HESAP VERECEKLER?

Peki ya, bugüne kadar bu yapıyı, onun yaptığı cadı avlarını görmediğimiz için bizi haklı olarak eleştirenler bugün hangi öfke nöbetiyle, hangi hesap kitapla henüz atıl(amay)an adımları dahi cadı avı ilan ediyor? “Düşmanımın düşmanı dostumdur”cu bu kullanışlı kurnazlığın hesabını nasıl vermeyi düşünüyorlar?
Bu tasfiye süreçlerinde bu kez kurunun yanında yaşın yanmaması için hassasiyete, bir kimliğin, inancın, fikrin suçlu ilan edilmemesi konusunda duyarlılığa elbette sonuna  kadar ihtiyaç var. Bu konuda Türkiye’nin sicili hiç parlak değil. Dünyanın da sicili pek parlak değil. Ama tersi de mümkün. Beş yıldır ne cemaati canım çektirilen koskoca bir kamuoyu mesela…
Rosenberglerin idamı korkunçtu, ama onlarca aklı başında insan casus olmadıklarına inandı yıllarca. Tıpkı yıllardır devlet içinde cemaat paralel bir devlet kurdu diyenlere, “yok canım, daha neler” diyen bizler gibi, koskoca bir kamuoyu gibi.

CADI AVININ EN BÜYÜK KURBANI AVCI

Cadılar yok, korkmayın. Ama cadı avları var. O cadı avcılarına karşı dört yıl önce kitap yazıp hepimizi uyaran ama kazana atılmaktan yine de kurtulamayan Hanefi Avcı, o kazanın içinden Sartrevari epik cadı avı nutuklarınızı da okuyor bugün. Ve hâlâ “varsa…” diyerek sürdürdüğünüz cümlelerinize gülümseyerek bakıyor.

OĞUR’UN YAZISI İÇİN TIKLAYIN

MEDYAGUNDEM

feto-aglama

FETÖ’ye dünyayı dar ettik

Eylül 2016’daki BM Genel Kurulu görüşmeleri öncesi “FETÖ’ye dünyayı dar edeceğiz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan ve …

hanefiavci1

Hanefi Avcı’nın tanığı FETÖ’cü çıktı

FETÖ’nün darbe girişiminin ardından kamu kurumlarından ihraç edilen personellerin arasında dikkat çeken bir isim yer …

hanefi1

‘Milli damar’ kumpası çöktü

Eski İstihbarat Daire Başkanı Hanefi Avcı’nın, emniyet içinde, “Milli Damar” isimli suç örgütü olduğuna dair …

3 Yorumlar

  1. Yahudi’nin Tahta Kılıcı!

    Karl Marx’tan tutunda Arthur Miller’dan Charlie Chaplin’e Einstein’a kadar hangisi Yahudi değil ki? Yahudi’nin Amerika’yı ele geçirme planın suya düşmesiyle birlikte “Rosenbergler Ölmemeli”, Auschwitz-Birkenau toplama kampları filmleri, yalanlarıyla psikolojik savaş kumpanyaları düzenleyip dünyayı kandırmaya kalkan Yahudi sinema-sermaye kesimi hep aynı oynadığını Sayın Yıldıray Oğur’un bugünkü yazısıyla, dünkü Sayın Ergün Diler’in Boko Haram için yazdığı ‘Cemaat!’ yazsısı birbirini mükemmel derce tamamlayan yazılar olmuş! Yanlış mı?
    İki yazı da bugün Ülkemizin yaşadıklarıyla bire bir örtüşmüyor mu? Zamanında sahnelenen oyun aynı oyuncuların isimleri farklı, hedef aynı, Yahudi’nin Tahta Kılıcı!

  2. Ben önce Cevdet Akbaydan bir alinti yapmak istedim ve ardindan Nazim Hikmetin “türkülerimizden korkuyorlar siirini tekrarlamak istiyorum.

    McCarthy’nin siyaset sahnesinden silinmesinde Drew Pearson’dan baska George Seldes, I. F. Stone, Walter Lippmann, Jack Anderson, Freda Kircway, Daniel Fitzpatrick ve Herb Block’in katkilari oldukca buyuktur. Baskan Eisenhower’in direktifi ile Başkan Yardımcısı Richard Nixon da 4 Mart 1954 tarihinde McCarthy’yi hedef alır. Şartlar artık McCarthy aleyhine işlemeye başlamıştı. McCarthy aleyhtarı olup sesini çıkartamayan gazeteciler de seslerini yükseltmeye başlarlar. Edward Murrow, 9 Mart 1954 tarihinde “See It Now” adlı televizyon programında McCarthy’nin kullandıkları çirkef metodları bütün açıklığıyla gündeme getirip McCarthy’ye çok ağır eleştiriler yöneltir.

    Kamuoyu artık McCarthy aleyhindedir. Hem Demokrat hem de Cumhuriyet Parti önde gelenleri artık McCarthy’den kurtulmanın zamanı geldiğini dillendirmeye başlarlar. Nihayet, 2 Aralık 1954 tarihinde yapılan seçimde, McCarthy’nin metod ve performansı 22’ye karşı 67 oyla sert bir şekilde eleştirilir. Senatodaki Operasyon Yönetimi Komitesi Başkanlığı’nı da bilahire kaybeder. Eski gücü artık yoktur, medya ve kamuoyu artık onun propagandasının temelsiz olduğunu farketmişti. Bir sonraki şeçimleri de kaybeder. Zaten ağır bir alkolik olan McCarthy, kendini bütünüyle alkolün kucağına bırakır. Doktorların ve yakın arkadaşlarının içkiyi terketme telkinlerine rağmen, içkinin dozajını artırır.

    2 Mayıs 1957 tarihinde “the Bethesda Naval Hospital”da içkinin etkisi ile sirozdan öldü.

    Türkülerimizden korkuyorlar, Robeson…

    Bize türkümüzü söyletmiyorlar Robeson

    Kartal kanatlı kanaryam

    İnci dişli zenci kardeşim

    Türkülerimizi söyletmiyorlar bize.

    Korkuyorlar Robeson

    Şafaktan korkuyorlar

    Germekten, duymaktan, dokunmaktan korkuyorlar

    Yağmurda çırılçıplak yıkanır gibi ağlamaktan

    Sımsıkı bir ayvayı dişler gibi gülmekten korkuyorlar

    Sevmekten korkuyorlar, bizim Ferhat gibi sevmekten
    Sizin de bir Ferhatınız vardır elbet
    Robson, adı ne

    Tohumdan ve topraktan korkuyorlar
    Akan sudan ve hatırlamaktan korkuyorlar
    Ne ıskonto, ne komisyon, ne de isteyen bir dost eli

    Sıcak bir kuş gibi gelip konmamış ki avuçlarının içine

    Ümitten korkuyorlar Robeson, ümitten korkuyorlar, ümitten
    Korkuyorlar kartal kanatlı kanaryam
    Türkülerimizden korkuyorlar Robeson

    ISTE BU MODERN DRAKULALARA ITHAF OLSUN:

  3. ‘Cadı Avı’ Ortaçağ Skolastik KİLİSE Argümanıdır

    Darbe planlarının somut delillere dayandırılmasına kadar hani belge diye gazete manşetleri çekenlerin birden bire McCarthy’nin ‘Ruh Çağırma’ seanslarıyla kendilerini terapiye sokmaları durumun vahametini biraz olsun anlayabildikleri sonucunu ortaya çıkarıyor. Elle tutulur, gözle görülür somut oğlu somut delilleri karartabilecekleri düşüncesiyle it avı, donuz avı, cadı avı gibi argümanlardan medet umanların kurtuluş için seçtikleri yollardan bir tanesinin de SABOTAJ olma ihtimalini gözden kaçırmayalım. Her yolu deneyecekler! Müslüman dünyası hiçbir zaman Ortaçağ skolastik düşüncesiyle cadı avına çıkmamasına rağmen, gayri, bizden olmayan düşünce sistemlerinin argümanlarıyla dışarılara çığlıklarını göndermeye çalıştıkları izlemini ortaya koyuyor. İslam Aleminde hiçbir zaman Ortaçağın o karanlık cadı avı olmamıştır, olmayacaktır da, ama bunların bu konudaki çığlıkları dışarıya gönderilmek istenen bir mesajdan öteye anlam taşımamaktadır.
    Havadan sudan bahanelerle Hanefi Avcı’yı cezaevinde tutmaya çalışan güçlerin biran önce oyunları bozulup, Hanefi Avcı’yı makamına veya daha üst makamlara taşımak gerekiyor.

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir