Anasayfa / ANALİZ / “Paralel devlet” adım adım çözüm sürecini böyle sabote etti!
yildiray-ogur2

“Paralel devlet” adım adım çözüm sürecini böyle sabote etti!

MEDYAGUNDEM.COM- Yıldıray Oğur Türkiye gazetesinde bugün çözüm sürecini sabote etmek ve barışı önlemek için “paralel devletin” nasıl devlete çelme üstüne çelme attığının kısa tarihini anlattı. Başbakan’a bile tuzak kuracak kadar gözünü karartmış “paralel devletin” özellikle emniyet içindeki uzantılarının 2005 yılından itibaren, Oslo’da ve 7 Şubat’ta hangi nasıl sahne aldığını, birtakım sözde liberallerin bile çözüm sürecini sabote etmek için nasıl taklalar attığını Oğur müthiş çarpıcılıktaki yazısında ele aldı.

İşte Oğur’un yazısından bölümler:

2013’ÜN KIYMETİNİ ANLAMAMIZA YETECEK 2012 BİLANÇOSU

Tam bir yıl oldu, oluyor. Çözüm süreci başlayalı. Geçen yıl Aralık ayında MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın İmralı’ya gitmesi, ardından Başbakan’ın bu görüşmeleri açıklamasının üzerinden bir yıl geçti. Sadece 2012 yılının kanlı bilançosuna (resmî rakamlara göre 2012 yılında 438 PKK’lı, 180 güvenlik görevlisi, 42 sivil hayatını kaybetti) bakmak bile 2013’ün kıymetini anlamaya yeter.

“PARALEL DEVLET VAR”

Bu bir yılda, kaza, mayına basma nedeniyle yaşanan ölümlerin dışında ölüm haberi gelen iki olay oldu. Lice ve Yüksekova’da güvenlik güçleri tarafından dört sivil vatandaş öldürüldü. Son Yüksekova’daki acı olay çözüm sürecinin belki de en kritik anıydı. Kötü hafızaları canlandırıp, bir kırılmaya neden olmamasını Öcalan’ın protestoları da bitiren açıklamasına borçluyuz. Öcalan “bu provokasyondur, arkasında da paralel devlet var” dedi.

Peki neyi kastediyor Öcalan, daha önce de kullandığı bu paralel devletle? Buna cevap veren çok ama, somut bir karine gösteren pek yok.

BUGÜNKÜ KAVGANIN BAŞLANGICI 2005

Halbuki devlet içinde Kürt sorununun çözümüyle ilgili kavganın uzun ve hiçbir istihbarî bilgiye gerek olmadan açık kaynaklardan, haberlerden takip edilebilecek bir tarihi var. Çoğu da önümüzde yaşandı.

1993’e kadar gidilebilir. Ama biz bugünkü kavgayı anlamak için 2005’e kadar gidelim.

Daha sonra Oslo adını alacak devlet-PKK görüşmelerinin başlangıç yılı resmî açıklamalara göre 2005. Görüşmeler Ankara’da başlıyor. Peki kimle? Şimdi Kandil’de üniformasıyla dolaşan Sabri Ok’la. Bunu nereden biliyoruz peki? 2008 Nisanında Taraf’ta çıkan Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı yayınlarından çıkan PKK/Kongra-Gel Terör Örgütü -Analiz Notları- Mücadele Metotları adlı gizli ibareli kitaptan.

KAVGANIN İKİ TARAFI: MİT VE EMNİYET

Hizmete özel o kitapta 2006 yılında bazı devlet yetkililerinin PKK’nın Avrupa sorumlusu Sabri Ok vasıtasıyla Abdullah Öcalan’la görüştüğü ve Öcalan’ın 2006 yılı ekim ayında ilan ettiği ateşkesin de bu görüşmeler sonucunda gerçekleştiği yazılıydı.

Hem de bunu eleştiren, hatta bir nevi ihbar eden ifadelerle. Yani kavganın iki tarafı var: Biri görüşmeleri yapan MİT, diğeri o görüşmeleri izleyip, ihbar eden Emniyet.

DEVLETİN PARALEL DEVLETTEN KAÇIRDIĞI PKK YÖNETİCİSİ

Anlaşılan izlemekle de kalmıyorlar. Sabri Ok, 1985 yılında tutuklanmış bir PKK yöneticisi. Tam 20 yıl hapis yatıyor. PKK’nın hapishane sorumlusu oluyor. Bu arada 1998 ateşkesi sırasında devlet ilk görüşmelerden birini onunla yapıyor. 2005 yılında tahliye olan Ok, ilk olarak ne yapıyor peki? Bir yasa dışı örgüt yöneticisi için tuhaf bir karar ama askere gidiyor! Ama devletle görüşmeleri resme ekleyince pek de tuhaf değil. Ok, kurulacak yeni Kürt partisinin liderliğine hazırlanıyor. Bu arada görüşmeler Emniyet istihbaratının kitabında söylendiği gibi başarıyla sonuçlanıp, PKK 1 Ekim 2006’da ateşkes kararı veriyor. Peki sonra ne oluyor. Paralel devlet hatta karışıyor. Bir anda sözleşmiş gibi üç farklı şehirde itirafçılar Sabri Ok’u suçlayan ifadeler veriyorlar. Ok hakkında tutuklama kararı çıkarılıyor. Ok 7 Nisan 2007 tarihinde pasaportuyla yurt dışına çıkıyor. Yani devlet onu paralel devletten kaçırıyor. Ya da paralel devlet onu devletten. Tam belli değil, o sırada kim paralel kim devlet. Ve bir süre sonra ateşkes bozuluyor. Kanlı karakol baskınları başlıyor.

DEVLETİN DEVLETE İKİNCİ ÇELMESİNİN TARİHİ 2009

Devletin devlete ikinci çelmesinin tarihi 2009. Yine bir ateşkes kararı. PKK, 13 Nisan 2009 tarihinde daha sonra adına Oslo Süreci denecek görüşmeler sonucunda ateşkes kararı vermiştir. Tam bir gün sonra paralel devlet düğmeye basar ve KCK operasyonları başlar. Sonra yetmez kelepçeli fotoğraf verilir. Buna rağmen devletin diğer kanadı PKK ile görüşmelere devam eder. (Bu arada iddianameye göre KCK-Türkiye 2005 yılında Sabri Ok’un liderliğinde kurulmuş bir yapı. 4 yıl beklemiş devlet demek ki. Tesadüfler, zamanlaması manidarlar…)

DEVLETİN BİR KANADI PKK’LILAR GÖRÜŞÜYOR BİR KANADI EVLERİNE BASKIN DÜZENLİYORDU

Aynı zaman diliminde tuhaf bir şey olmuştu. Belçika yıllardır AB Parlamento binasında bile toplantılar düzenleyen Kongra-Gel liderleri Zübeyr Aydar ve Remzi Kartal’ı gözaltına almış, ev ve ofislerine,  PKK’nın Brüksel merkezli medya organlarına baskın düzenlemişti. Haberlere göre pek çok bilgi ve dokümana el konmuştu. Zübeyr Aydar MİT’in Oslo görüşmelerine katılan isimlerden biriydi. Operasyonun Türk Emniyetiyle paralel yapıldığı haberleri çıktı. Yani devletin bir kanadı PKK’lılarla görüşüyor, bir kanadı o PKK’lıların evlerine baskın düzenliyordu. Sonra iki isim nedense serbest bırakıldılar.

ÇATIŞMANIN FİNALİ: 7 ŞUBAT

Kasım 2011’deyiz. Yine tuhaf bir şey oldu. Devlet, 1999’dan beri Öcalan’la görüşmesine izin verdiği avukatlarını 12 yıl sonra bir KCK operasyonuyla “Öcalan’ın mesajlarını Kandil’e taşımak” iddiasıyla tutukladı. Hem de Oslo kayıtlarında MİT’in Kandil-İmralı arasında mektup taşıdığının ortaya çıkmasından sonra.

Ve çatışmanın finali. 7 Şubat. Önce basına verilen belgelerle oluşturulmaya çalışılan hava, ardından MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın şüpheli sıfatıyla ifadeye çağrılması.

PARALEL DEVLET BUNDAN SONRA DA ÇELME TAKABİLİR Mİ?

Manzara açık. Bunların hepsini yapan tek bir devlet olamaz. Bir devlet var, bir de bir paralel devlet var.

Biri Kürt sorunu müzakereyle çözümünü savunuyor, diğeri buna karşı çıkıp güvenlikçi politikaların devamını savunuyor. Başbakan’ın uzun süre PKK’nın tavırlarına da bağlı olarak devletin iki kanadının çözümleri arasında gidip geldiğini söylemek mümkün. Başbakan’ın “siyasi hayatım pahasına” diyerek geri dönüş kapılarını kapatarak verdiği siyasi çözüm kararından sonra kırmızı düğmeye basılıp 7 Şubat’ın olması tesadüf değil.

Peki paralel devlet, orijinal devletin çözümüne bundan sonra da çelme takabilir mi? Daha doğrusu bu kez başarılı olabilir mi? 21 Mart 2013 günü Öcalan’ın tarihi mektubunun okuduğu günün akşamı televizyona çıkan, BDP çevrelerine de çok yakın ünlü bir “liberal” yazarın uzun uzun “Ama Uludere çözülmeden barış olmaz” diye neredeyse savaş kışkırtıcılığı yaptıktan sonra, “Ankara’dan gelen bilgilere göre Öcalan’ın mektubunu MİT hazırlamış” deyiverdiği anı hatırlayanlar için paralel devlet bir telefon uzakta, her an tetikte.

MİT-PKK görüşmeleri sızınca, herkesin Hakan Fidan’ın vatana ihanet ettiğine inanacağını zannettiklerine göre sosyolojiden pek anlamadıkları açık.

O sosyoloji bilimi bir yıl sonra toplumun deneyip gördüğü, sevdiği, alıştığı barışa inancının arttığını söylüyor. En son Kürdistan tabusu bile sessizce çöküverdi. Yani paralel devletin kabloları epey eski, hatlarda sürekli cızırtı var. Ve en önemlisi artık herkes hattın diğer ucundaki sesi tanıyor, kim olduğunu tam olarak bilmese de. Bir sonraki çelmede hatların tamamen kesileceğini de…

OĞUR’UN YAZISI İÇİN TIKLAYIN

MEDYAGUNDEM

topcin5

İşte Balyoz kumpasındaki kirli ağ

“Balyoz Planı” davasındaki bazı sanıklara kumpas kurulduğu iddiasıyla hazırlanan iddianamede, Baransu ile Opçin’in 75 yıl, …

balyoz-aksam

İşte kumpasın komuta kademesi!

Gülen’in talimatıyla 1. Ordu’daki paralelciler gizli bilgileri Tuncay Opçin’e verdi. Belgelerde oynama yapıldı, ‘Balyoz planı’ …

balyoz-taraf

Balyoz kumpasının hesabını verecekler

“Balyoz’da kumpas” iddianamesi hazır “Balyoz Planı” davasında yargılanan bazı sanıklara ”kumpas” kurulduğu iddiasına ilişkin yürütülen …

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir