Anasayfa / GENEL / İşte akıbetin Feto!
feto-latif

İşte akıbetin Feto!

FETÖ lideri bir iç savaş bekliyordu. Ardından da darbe gelecekti. Fakat, beklentilerinin hiç biri gerçekleşmedi. Hendek savaşında olduğu gibi esen fırtına onların çadırlarını uçurdu, kazanlarını devirdi, ocaklarını söndürdü.


Yeryüzünü fesada vermiş bütün yoldan çıkmış azgın topluluklar, peygamberlerine karşı yaptıkları küstahlığın son perdesinde hep aynı meydan okumayı tekrarlamışlar; bizi tehdit ettiğin azap ne zaman, demişlerdir. Sonra da, kimisini bir sayha, kimisini kara buluttan dökülen azap, kimisini kasırga, kimisini tufan, kimisini dağlar gibi dalgalar mahvetmiş, yere geçirmiş, yakmış, kavurmuş, önünde sürüklemiş, boğmuş ve sonuç olarak her bela muhatabını yok ederek tarih sahnesinden silmiş, sonradan gelenlere ibret olması için bırakılan kalıntılar dışında sanki hiç yaşamamışlar gibi bir finalle hayatlarını sonlandırmıştır.

İnkarları sebep olmuştur onların böylesi feci akıbetlerine; dinin tekliflerine uymayış, dinin uyarılarına aldırmayış sebep olmuştur. Bu olumsuz davranışlara onları iten sebeplerin başında da kibir, gurur, kendini beğenmişlik ve alt yapısı bu tür illetlerden müteşekkil mütrefin hayatını bırakmak istemeyiş gibi hususlar vardır. Karşı koyuşları bir hakikate dayanmadığı için de batıla dayalı bir ideoloji üretmek zorunda kalmışlardır. Bu ideolojinin adı şirktir. Akıllarınca alternatif tanrılar üretmişler; onları koruma ve kollama adına hak ile mücadeleye girişmişlerdir. Onları koruması gereken tanrılarını onlar korumaya çalışmışlar; tanrılarının bekçileri olmuşlardır. Aslında yenik düştükleri kendi benlikleridir; diğerleri bu yenilgiyi perdelemek için uydurulan bahanelerden ibarettir.

Birey ve toplumun karakterini oluşturan, hareket, davranış, söz ve amellerinden önce kazandıkları sıfatlardır. İman, bu sıfatlardan iyi ve güzel olanları ebediyete taşır. İman yoksa, güzel sıfatların artı değerleri bu dünya hayatıyla sınırlı kalır; öteki hayatta sahibine hiçbir şey kazandırmaz. Bu sabit prensibi bu şekilde tespit ve kabulden sonra, Bediüzzaman’ın şu billurlaşmış düşüncesini hatırlamamızda yarar var: Her müminin her sıfatı mümin sıfatı olmadığı gibi, her kafirin her sıfatı da kafir sıfatı değildir.

Bir toplum kendini değiştirmedikçe, Allah o toplumu değiştirmez mealindeki ayette kastedilen değişiklik işte bu sıfatlarda olur. Sıfatların galebesine göre toplum yeni bir format alır. Aldığı yeni format ve şekle göre de sünnetullah denilen, tekvini kurallar, kainatta cari değişmez kanunlar önünde  muamele görür.

İşte şimdilerde yeni kazandığı sıfatlar sebebiyle adı bir terör örgütü olarak anılan FETÖ yapılanmasının gerçekleştirdiği değişim ve dönüşümün tekvini kurallar açısından değerlendirilmesinin esas hikayesi budur; diğer değerlendirmelerin hepsi bu esasa ircası mümkün tali meselelerden ibarettir.

Kuran-ı Kerim, bizlere hem tekvini kuralları anlatır hem de çeşitli zaman bölümlerinde bu tekvini kurallara muhatap olmuş toplum ve toplulukların hal ve keyfiyetlerini dillendirir. Daha çok da helak olmuş kavimlerin öncelikli özelliklerini ele vererek, bu yanlış ve yanıltıcı özelliklerden kaçınılmasını emreder. Sonra da bu toplum ve toplulukların dünyevi- uhrevi akıbetlerini resmederek bizleri uyarmaya, kendimize gelmeye çağırır.

Verdiği güzel örneklerden maksat da onlara uymamızı, onlar gibi olmaya gayret göstermemizi temin içindir. Yani bizler, bizdeki sıfat ve özellikleri bu müşahhas mihenklere vurarak değerlendirmek durumundayız. Önemli mesele, eksileri atarak artılarla donanımlı hale gelmektir. Bizim gayretimiz olumlu ise, değişim ve dönüşüm de o yönde mesafe kat edecektir. Durum aksi ise, netice de aksine olacaktır.

FETÖ lideri bütün bu  hakikatleri  bilmesine rağmen, tam tersi  istikamette hareket etmekte; yanlıştan dönme yerine yanlışta ısrarı yeğlemektedir.  Herkesin saygı duyduğu bir topluluktan, herkesin nefret ettiği, tiksindiği bir topluluk derekesine düşmek, elbette topluluğun yeni kazandığı sıfatların, özelliklerin sonucudur. Onlar kendilerini değiştirince, Allah da onları değiştirmiş; sevilen, saygı duyulan bir toplumdan Samiri’nin  cezalandırıldığı bir akıbetle cezalandırılarak vebalı gibi kendisinden kaçılan bir topluluk haline gelinmiştir. Topluluğu bu hale getiren sıfatlar değişmedikçe de tekrar eski hale dönmenin imkanı yoktur.

FETÖ’nün, kendi öz değerlerinin dışında bazı kriterlerle hareket ettiği artık bedihidir. Bu kriterlerin sergileniş şeklinden iz sürerek gittiğinizde karşınıza çıkan bazen şeytan, bazen firavun, bazen Karun, bazen Haman, bazen Nemrut, bazen Samiri, bazen Belam, bazen Ebrehe, bazen Ebu Cehil, bazen Ebu Lehep, çok kere de cezaya müstahak  Ad, Semud, Kavm-i Nuh, Kavm-i Hud, Kavm-i Lut ve benzeri topluluklardır. Akıbetleri de artık bellidir. 

FETÖ lideri bir iç savaş bekliyordu. Ardından da darbe gelecekti. Fakat, beklentilerinin hiç biri gerçekleşmedi. Hendek savaşında olduğu gibi esen fırtına onların çadırlarını uçurdu, kazanlarını devirdi, ocaklarını söndürdü.

Şimdi, bütün bir millet, tek ses, tek yürek halinde terörü lanetliyor, terörü telin ediyor. Yarınki İstanbul mitinginde bu lanet ve telin çığ çığ büyüyeceğe benziyor. Elbette teröre lanet edildikçe, PKK ile birlikte FETÖ de bu lanetten en azami ölçüde nasipleniyor. 1 Kasım’da, inşallah cümle teröristler, sayha ile çarpılmışa dönecekler. Sanki hiç yaşamamışlar gibi silinip gidecekler..

(LATİF ERDOĞAN/YENİ AKİT)

MEDYAGUNDEM

bylock2

FETÖ’den üç maymun emri!

FETÖ soruşturmalarda izlenecek savunma stratejisini, üyelerine ByLock’la yollamış: Kaçamak yanıt verin. Himmetleri ‘Ailem verdi, arabayı …

pakis

Pakistan’ın FETÖ’sünden yargı darbesi

Pakistan’ın seçilmiş Başbakanı Şerif, Anayasa Mahkemesi’nin kararı ile görevinden azledildi. Birçok uzmana göre yargı darbesinin …

hero

FETÖ’nün “hero” rezaleti çözüldü

Darbeci astsubay Gökhan Güçlü’nün giydiği, ‘Hero’ yazılı tişörtün, kardeşi Bahar Güçlü tarafından kargoyla, içinde bir …

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir