Anasayfa / ANALİZ / Cemaatin Bediüzzaman’ın davasına nasıl zarar verdiğini anlatan yazı
omer-atalay2

Cemaatin Bediüzzaman’ın davasına nasıl zarar verdiğini anlatan yazı

Yolsuzluk ve Yüzsüzlük

ÖMER ATALAY-HARTFORD CT/ABD

omratalay@gmail.com

Maalesef başlığı bu şekilde atmak zorunda kaldım çünkü birileri yaptıkları yüzsüzlüklere, birilerinin yolsuzluklarını bahane ederek yani “habbeyi kubbe” yaparak kendi hatalarını örtmeye çalışmaları geçmişte olduğu gibi borsayı çökerterek Türkiye’yi ekonomik olarak zarara uğratıp ve bunun için her türlü manipülasyonlara alet olmak, yolsuzluk içindeki yüzsüzlüğün hangi boyutlara ulaştığını üzüntüyle izlemekteyiz. Evet yolunu kaybedenlerin gündemi yolsuzluklarla meşgul edip arkada daha derin ve kirli işlere bilerek veya bilmeyerek alet olmaları ehl-i imanı derinden üzmekle beraber birilerinin yolsuzluğu savunur şekilde gösterilmeye çalışılarak mevcut hükümet ekonomik ve siyasal anlamda yıpratılması dünyada İslam ülkeleri arasında model ülke rolü üstlenen Türkiye için oynanan küresel oyunların ne kadar derin ve kirli olduğunu göstermektedir. Üstad hazretlerinin tabiri ile “kökü ecnebide” diye tabir ettigi dış mihrakların gizli destekleriyle Türkiye’yi Mısır ve Suriye’de olduğu gibi toplumu kutuplara ayırarak bir nevi iç savaş çıkartılarak İslam alemindeki karışık ülkeler sınıfına dahil edilip dünyadaki itibarı düşürtülerek ekonomik ve siyasal olarak bir çıkmaza sürüklenmeye çalışılmaktadır. Evet bu olayların ilk denemeleri geçtigimiz yaz Gezi’de ağaç bahane edilerek yapılmaya çalışıldı, bugün ise dershaneler ve rüşvet(Rüşvet karışan her kim ise adalet önünde hesap vermelidirler) operasyonları bahane edilerek daha büyük ve organizeli bir şekilde iki ehl-i iman grubu fitneler ile birbirlerine düşürtülerek ehl-i iman arasında nifak tohumları atılmıştır. Bugunkü olaylar bizlere Ustad’ın Risale-i Nurlar’da geçen “Dikkat ediniz, küfr-ü mutlakı müdafaa eden gizli komite içinize parmak sokmasın.” sözünü bir kez daha doğrulamakta.

Bugünkü olayları analiz ederek bazı gözden kaçan hususları acizane dile getirmek istedim, bunlardan en önemlisi geçtiğimiz yıllarda Risale-i Nur’daki hakikatleri sadeleştirerek tahrip edenler ve Üstad’ın varislerinden telif izni almadan bir nevi yolsuzluk (Bir görevi, bir yetkiyi kötüye kullanma. TDK) olarak kabul edebileceğimiz, korsan bir şekilde Risale-i Nur’ların neşredilmesine göz yumanlar ve bu konuda varis olan abileri muhatab almayaraktan başta Rahmetli Mustafa Sungur ağabey ve diğer abilerimizi çok derinden üzmüştür ve bu konu ile ilgili tatmin edici hiçbir açıklama yapılmaması ve üstü bir şekilde örtülmeye calışılması Nur talebelerini incitmiştir. Dün Risale-i Nur’ların anlaşılmaz olduğunu iddia edenler bugünlerde Risale-i Nur’lardan bazı yerleri makaslayarak ve bazı abilerin ifadelerini çarpıtarak kendi hatalarını ötmeye çalışmaları çok üzücü bir durumdur. Mesela ayetteki “Namaza yaklaşmayın” ifadesini makaslarsanız tamamen yanlış anlaşılır, aynen öyle de şu andaki Üstad’ın sözünü paylaşanlarda aynı gaflet içine düşmüştür. Risale-i Nur’dan yaptıkları alıntıyı yerinden, önünü ve arkasını okursanız ne kadar farklı bir mana yüklediklerini anlarsınız. Ayrıca Üstad Hazretleri’nin beddua ettiği zümre ehl-i dalâlet diye tabir ettiği herkesçe malum olan İslamiyeti ortadan kaldırmak isteyen zümredir. Buyurun paragrafın tamamı;

“Bir zaman, ben bir kısım ehl-i dalâlete mühim bir vakitte kahr ile dua ettim. Bedduama karşı, müthiş bir kuvvet-i mâneviye çıktı. Hem duamı geri çeviriyordu, hem beni men etti.”(26. Mektub 4. Mebhas 9. Mes’ele)

Verilen örneklerden diğeri ise, Üstad’ın zamanında Ankara Valisi Nevzat Tandoğan için “Başından bul” ifadesidir. Evet Üstad Hazretleri “Başından bul” demiştir ve bunu derken de İslam’ın şiarı olan ve  ”furuatın furuatı” olan sarığı nasıl muhafaza etmeye çalıştığını ve İslamiyetin en teferruat meselesinde dahi ne kadar hassas olduğunu göstermektedir. Üstad’ın zamanında dinsizlikle yaptığı mücadeleyi ve İslamiyetin en ince teferruat mes’elelerinde dahi hiçbir taviz vermeyen ve daima dik duran ve davası Kur’an hakikatlarını neşretmek olan ve bunun için hayatını sürgün ve hapislerde geçiren, 19 defa zehirlenen dünyada hiçbir şahsi ve maddi cıkarlar gözetmeyen bir zatı, siyasi ve maddi hesapları için kullananlara yazıklar olsun! Evet o zat(BSN) hiçbir zaman otoriteye isyan etmediği gibi, 31 Mart gibi bir çok isyanda yatıştırıcı rol oynamış bir zatı bugün ki ehl-i iman otoriteye baş kaldıranlar anlayamaz.

Evet resmin tamamını gör(e)meyenler veya görmek istemeyenler için bugün gelinen veya getirilen noktada, oynanan oyun sadece Türkiye ile ilgili olmayıp, bütün İslam alemine model bir ülke rolü ve liderlik misyonu üstlenen Türkiye’yi istikrarsızlaştırarak diğer İslam ülkeleri gibi siyasal ve finansal olarak zor duruma sokmaları kabul edilebilir bir durum değildir.

Hülasa, Devletin yolsuzluklardan cemaatlerin de siyasetten arınmaları elzemdir aksi takdirde hizmetin kutsiyeti ucuz siyasi hesaplara feda etmek ve bir kısım hangi tarafda oldukları belli olmayan hizmetten nemalanan fakat hizmete zarar veren köşe yazarları gibi cemaati yanlış yönlendiren bir kısım zümrenin yolundan gitmek hizmete ve hizmet içindeki faaliyetlere ciddi zararlar vermiştir. Evet bugün birileri yolsuzluk veya rüşvet gibi kirli işlere bulaşmışsa veya alet olmuşsa kesinlikle adalet önünde hesap vermelidirler, fakat birilerinin bu yanlışlardan yola çıkarak Türkiye’de kaos ortamı oluşturmaları sadece Türkiye için bir kayıp olmayıp Türkiye’nin gözüne bakan İslam alemi için de bir kayıptır.

Evet gaye-i hayali hizmet olmayanın zihni siyasi cereyanlarla meşgul olur bu da hizmetin kutsiyetine büyük zarar verir ve bugünkü sıkıntıların doğmasına neden olmuştur. Herkesin malumudur ki siyaset ve hizmet kesinlikle karıştırılmamalıdır. Nasıl ki hizmette maddi terakkiyat arttıkça hizmet zemini kayganlaştığı gibi, siyasiler ile girilen karşılıklı münakaşalarda hizmetin kutsiyetine gölge düşürmektedir, ve hizmet içinde olanlar ne zaman siyasetle temas yapsa veya hizmet içindeyken aynı zamanda da siyasetle içli dışlı olsa büyük marazlar ortaya çıkabilir onun için siyasiler ile yapılan diyaloglarda şahsi menfaatler çerçevesinde yapılmamalıdır çünkü “Menfaat üzerine dönen siyaset canavardır.”

Son olarak tarih bize bir kez daha gösterdi ki Hizmet ve siyaset birbirinden farklı hizmet sahaları, onun için bugün birilerinin ısrarla hizmeti siyasetin içine çekmek veya siyasetin içine hizmeti sokmak istemeleri bugünkü ihtilafa sebebiyet verdi Üstad’ın ifadesiyle “Elimizde yalnız Nur bulunduğunu ve siyaset topuzu bulunmadığını, zerre kadar aklı bulunanlar anladılar.”

“Evet, mü’min, kardeşini sever ve sevmeli. Fakat fenalığı için yalnız acır.Tahakkümle değil, belki lütufla ıslahına çalışır. Onun için, nass-ı hadîsle, “Üç günden fazla mü’min mü’mine küsüp kat-ı mükâleme etmeyecek.”

Cenab-ı ALLAH bütün alem-i islamı fitneden ve fitneye alet olmaktan muhafaza eylesin, ve bu fitnenın en kısa zamanda sonlandırılıp bütün ehl-i imanın önümüzdeki bayramda Ayasofya Camisinde bir araya gelip aynı safda namaz kılmasını Cenab-ı ALLAH’dan niyaz ederim.  Amin.

MEDYAGUNDEM

soner-enis

FETÖ’nün Hürriyet ve CHP imamı!

Soner Yalçın Sözcü gazetesinde “Cemaat’in CHP imamı” başlıklı yazısıyla CHP milletvekili Enis Berberoğlu’nun FETÖ bağlantısını …

ilker4

Askeri darbe iyi bir şey öyle mi İlker Bey?

CNN TÜRK’te Tarafsız Bölge programında Ahmet Hakan’ın programına konuk olan 26. Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, …

ilker

FETÖ ile Erdoğan tek başına mücadele etti

26. Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Gülen Örgütü ile 2012-2016 arasında tek başına mücadele …

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir