Anasayfa / ANALİZ / Üç sahtekar aynı çatıda!
sahtekar

Üç sahtekar aynı çatıda!

MEDYAGUNDEM.COM- Şu tarihin tecellisine bakın, üç isim, bir çatıda, üçü de sahtekarlık ithamıyla karşı karşıya… Haydar Baş, Cumhurbaşkanlığı seçimi için CHP ve MHP’nin kurduğu çatıya giren partinin genel başkanı. Profesörlüğü sahte çıkmıştı.
Şimdi de çatı aday Ekmeleddin İhsanoğlu’nun profesörlüğü tartılışıyor, onun da profesörlüğünün sahte olduğu konuşuluyor.
ekmel-sahte
Ya üçüncü isme ne demeli?
Fetullah Gülen…
O da  “sahtekarlık”la daha önce gündeme gelmişti.
Gülen’in de İhsanoğlu gibi emek hırsızı olduğu ortaya çıkmıştı.
Fethullah Gülen’in “Buhranlar Anaforunda İnsan” adlı kitabında bazı bölümleri eski başbakanlardan Günaltay’ın eserinden aynen aldığı ortaya çıkmış, skandal deşifre olunca da o iddiaya “Yayınevi ‘alıntı’ ibaresini hata sonucu koymamış” diye cevap vermişti.
Fethullah Gülen, eski başbakanlardan Şemsettin Günaltay’ın bir kitabındaki bazı bölümleri kendi kitabına aynen almış ama bundan hiç söz etmemişti.. Üstelik nedense Günaltay’ın yazdıklarında geçen her ‘Türk’ sözcüğü ‘mümin’oluvermişti.
22 Ocak 2005 tarihli Vatan gazetesinde yer alan haberde skandal şöyle anlatılmıştı:
“Hürriyet yazarı Murat Bardakçı’nın bu eleştirisiyle, gündeme yeni bir ‘intihal’ (edebi hırsızlık) tartışması geldi. Tartışmanın asıl ilginç boyutu ise Fethullah Gülen’in yanıtı oldu. Gülen iddiayı doğruladı. Ancak ‘çalıntı değil alıntı’ yaptığını savundu. Ve bu durumun yayınevinin hatası yüzünden kitapta belirtilmediğini söyledi. Fethullah Gülen’e göre olaya belki ‘alıntı’ bile dememek gerekiyordu. Çünkü o etkilendiği ve hafızasında yer etmiş görüşleri ‘farkında olmadan kendi üslubu içinde anlatıvermişti’.
Yanıtında şöyle diyordu Gülen: ‘Bizim derdimiz, o yazdı, sen-ben yazdık değildi; ‘güzel bir düşünce, faydalı bir fikir varsa milletimiz bundan istifade etsin’ diyor ve hoşumuza giden şeyleri herkesle paylaşma istediğiyle neşrediyorduk.’
vatan-gulen1
Bardakçı ne yazmıştı?
Hürriyet yazarı Murat Bardakçı, Fethullah ülen’in ‘Buhranlar Anaforunda İnsan’ adlı kitabı yayınlandıktan hemen sonra eleştiri yağmuruna tutmuş, eserdeki bazı bölümlerin, Eski Başbakan Şemsettin Günaltay’ın 1915’te yazdığı ‘Zulmetten Nura’ adlı kitaptakilerle aynı olduğunu iddia etmişti. Gülen’in, Günaltay’ın kitabının ‘Tanzimatçılık devri ve netayici (sonuçları)’ başlıklı bölümünü günümüz Türkçesine uyarladığını ve makalenin adını ‘Aydınlık Kapıya Doğru’ diye değiştirerek kendi adıyla yayımladığını belirten Bardakçı şöyle yazmıştı: ‘Ama yayın sırasında bazı değişiklikler olmuş, mesela Günaltay’ın makalesinde geçen ‘Türk’ sözü, Gülen’de her nedense ‘mümin’ halini alıvermişti. İşin daha da garip tarafı, bütün bunlar olup biterken Günaltay’ın adı Gülen’in kitabında bir defa olsun geçmiyor.’
Fethullah Gülen, Milliyet Gazetesi’ndeki röportajında işte bu iddialara yanıt verirken Günaltay’dan alıntı yaptığını, ancak yayınevinin bir hatası nedeniyle bunun kitapta yer almadığını söyledi.
Gülen’in iddialara yanıtı şöyle oldu: ‘Değişik zamanlarda farklı kimselerden istifade ettiğimi söylemiştim. Günaltay, Nurettin Topçu, Necip Fazıl, Mehmet Akif gibi. Çok meşgul olduğunuz insanlar bir yönüyle sizin zihin muhassalanız (birikim) haline gelir. Siz farkında olmadan, onlardaki mazmunu (anlam) kendi üslubunuzla sunarsınız, bazen hiç farkında olmadan şiirdeki tevarüdler (iki şairin birbirinden habersiz aynı şiiri söylemesi) gibi olur, belki de aynı şeyleri söylersiniz. Zihinlerde şüphe uyarmak için şemste (bahane) edilen yazıyı, 1984 senesinde bir arkadaşa dikte ettirerek yazdığımı ifade etmeliyim. O dönemde yazdığım yazılara ismimi koydurmuyordum; Sızıntı dergisindeki diğer yazar arkadaşlar da, kaleme alınanlarda bir güzellik varsa onun kendilerine mal edilmesini istemiyor, bir mahviyet duygusuyla müstear (takma) isimle ya da isimsiz yazıyorlardı. Derginin o sayısı ve sonrakilere de bakılınca görülecektir, herhangi bir isim yoktur başyazıların altında. Çünkü, bizim derdimiz, o yazdı, sen, ben yazdık, değildi; güzel bir düşünce, faydalı bir fikir varsa milletimiz bundan istifade etsin diyor ve hoşumuza giden şeyleri herkesle paylaşma istediğiyle neşrediyorduk. Ayrıca, kitapları basan yayınevi de bu konuda bir açıklama yapmış, tebyiz (yazı taslağını temize çekme) esnasında “ifadenin Günaltaycayla” kısmını hataen atladığını belirtmişti. Bir insan, bütün bu hususları görmezlikten gelerek yakışıksız ithamlarda bulunursa insafsızlık yapmış olur kanaati olur acizanemce.'”
vatan-gulen
İŞTE İNTİHAL ÖRNEKLERİ
Gülen’in kitabındakş intihal örnekleri Vatan gazetesinin haberinde şöyle verilmişti:
* Günaltay’ın kitabından: … Her millet kendi ruh ve kabiliyetiyle mütenasip teşkilat ister. Milletlerin teşkilat-ı idariyye ve ictimaiyyeleri asri ihtiyaçlarının, ruhi temayüllerinin mevludu değil midir? (Sayfa 158).
* Gülen’in kitabından: … Her millet kendi ruh ve kabiliyetine uygun, kendi düşünce ve inancı çizgisinde müessese ve teşkilat ister. Rica ederim, milletlerin idari ve içtimai teşkilatları, maarif ve düşünce akımları, asrın ihtiyaçlarının ve milletin ruhi temayüllerinin neticesi değil midir? (Sayfa 2).
Günaltay’ın kitabından: … Muhtelif milletlerin tarz-ı ıslahat ve tanzimatlarını teşrih eden sahaif-i tarih tedkik edilirse görülür ki bir milletin hayat-ı içtimai ve siyasiyesini tanzim, terbiyesini tekeffül, rehberliğini deruhte etmiş olanlar, kavanin-i tabiiyyeye teşvik-i hareket hususuna ne kadar gayret göstermiş, milletlerin ruhuna, asri ihtiyaçlarına ne kadar derinden nüfuz etmişlerse mesailerinden o derece feyyaz semereler istihsal etmişlerdir. (Sayfa 159)
Gülen’in kitabından: … Dünden bugüne, muhtelif milletlerin ıslahat tarzları ve inkılapları araştırıldığında görülür ki, bir miletin içtimai ve siyasi durumunu tanzim, terbiye ve yükselmesini deruhte ve rehberliğini yüklenenler, hareketlerini fıtrat kanunlarına uydurma hususunda ne kadar titizlik göstermiş; milletlerin ruhuna ne kadar vâkıf olabilmiş ve çağın getirdiği ihtiyaçlara ne kadar nüfuz edebilmişlerse çalışmalarında o derece semereli olmuş ve milletlerine de o nispette ölümsüzlük vaadedebilmişlerdir.(Sayfa 3).
YENİ ŞAFAK’TA KÜRŞAT BUMİN DE YAZDI
Kürşat Bumin de 14 Aralık 2004 tarihli Yeni Şafak’ta Gülen’in hırsızlığını şu yazıyla anlatmıştı:
Murat Bardakçı’nın gözünden  hiçbir şey kaçmıyor!
Geçtiğimiz hafta içinde internette dolaşan bir “mesaj”, başında kısa bir mektupla birlikte geçen hafta içinde bize de ulaştırıldı. İsmi cismi belli olan bir kişi tarafından. Fethullah Gülen ve Şemsettin Günaltay’a ait iki makale arasındaki “hısımlık”tan öte yakın ilişki gerçekten bizim de diktatimizi çekti. Biz bu “karşılaştırmalı metin analizi”ni ne yapacağız diye düşünürken, Pazar günü Murat Bardakçı’nın Hürriyet’teki “keşfi”yle karşılaştık…
Önce Zaman gazetesinden Hamdullah Öztürk’ün “Fethullah Gülen’in kaynakları” başlıklı yazısınının ilk paragrafını aktaralım:
“Günlerdir internette dolaşan bir mesaj vardı. Sayın Fethullah Gülen’in yıllar önce yayımlanmış makalelerinden birinde geçen bazı cümlelerin, merhum Şemsettin Günaltay’ın ‘Zulmetten Nura’ adlı kıymetli eserindeki cümlelerle benzerliği konu ediliyordu bu mesajda. İnternetle yoğun bir şekilde ilgilenenler bilirler, sanal ortamda her yazı yazılıp çiziliyor.”
İsterseniz şimdi de, Öztürk’ün sözünü ettiği ve Hürriyet’in pazar günkü sayısında Murat Bardakçı’nın kendisinden hareketle bir tam sayfa yazı döşendiği söz konusu “mesaj” hakkında biz ne biliyoruz, onu aktaralım:
“Mesaj” başında kısa bir mektupla birlikte geçen hafta içinde bize de ulaştırıldı. İsmi cismi belli olan bir kişi tarafından. Fethullah Gülen ve Şemsettin Günaltay’a ait iki makale arasındaki “hısımlık”tan öte yakın ilişki gerçekten bizim de diktatimizi çekti. Makalelerden seçilen bölümler birbirini çok hatırlatıyordu doğrusu… (Daha doğrusu, kronolojik olarak sonra gelen makale, ilkini çok hatırlatıyordu.)
‘MESAJ’ HÜRRİYET’TE…
Neyse, “mesajı” alıp bir kenara koyduk. Hatta mesaj sahibine mesajı aldığımıza dair bir mesaj da biz yolladık. Hem de şöyle bir not ile: “Çok enteresan doğrusu; ne yapacağımızı bilmiyoruz.”
Sonra (günlerden pazar) bir de baktık ki, aramızda hakkında konuştuğumuz “mesaj” (yani söz konusu metinler) Hürriyet’te Murat Bardakçı’nın sayfasına yerleşivermiş! Üstelik gazete -bu keşfe özel bir önem verdiğinden olacak- Bardakçı’nın “Fethullah Gülen, İsmet Paşa’nın son başbakanından çok fazla etkilenmiş” başlıklı değerlendirmesini baş sayfadan girmiş.
Bardakçı’nın yazıp çizdikleri malum; onun sayfası bir “Okur Mektupları Sayfası” olmadığından, tabii ki bu değerlendirme de orijinal bir buluş olarak sunulmuş.
Bardakçı, Fethullah Gülen ve Şemsettin Günaltay’ın metinlerini karşılaştırmaya koyulurken, (tabii ki!) internet yoluyla eline geçen “mesaj”dan hiç söz etmiyor. Tahmin ettiğiniz gibi, o bu karşılaştırmayı tamamen okumalarından hareketle yaptığını açıklıyor! Yani kendi sözleriyle şöyle:
TAMAMEN KENDİ ‘OKUMA’LARINDAN…
“Hafta içinde Fethullah Gülen’in son kitaplarından birini, ‘Buhranlar Anaforunda İnsan’ı okumaya başladım ama daha ilk sahifeden itibaren ‘Ben bu cümleleri bir yerden hatırlıyorum’ dedim, düşündüm ve buldum: Fethullah Gülen’in makalelerden oluşan kitabının ilk kısmı, 1949’un 15 Ocak’ı ile 1950’nin 22 Mayıs’ı arasında başbakanlık yapan, İsmet Paşa’nın ve tek partili dönemin son başbakanı olan tarih, ilâhiyat ve ahlâk konularında çok sayıda eser veren bir zamanların çok önemli bir bilimadamının, Şemsettin Günaltay’ın 20. yüzyılın ilk çeyreğinde Türk toplumunun düşünce yapısını derinden etkileyen ‘Zulmetten Nura’ isimli gayet meşhur kitabı ile neredeyse kelime kelime aynıydı.” Evet görüyorsunuz; Bardakçı’nın bu son buluşunu, sadece ama sadece mutlu bir tesadüfe borçluyuz… Bardakçı, hafta içinde Fethullah Gülen’in “son kitaplarından birini” okumaktadır ve önündeki metin ona aniden Şemsettin Günaltay’ın gayet meşhur bir metnini hatırlatmıştır!
Hamdullah Öztürk, bu tesadüfü çok güzel ifade etmiş doğrusu: “Bu arada ilginç bir tevafuk! Gerçekleşti. Sayın Murat Bardakçı da bugünlerde Fethullah Gülen Hocaefendi’nin ‘Buhranlar Anaforunda İnsan’ adlı, Sızıntı dergisinde yayımladığı makalelerinden derlenen kitabı okuyormuş….”
AYNI ‘PARÇA’LAR
Bardakçı’nın iki makaleden “fazla etkilenme”ye örnek olarak seçtiği bölümler de (ne hikmetse!) Öztürk’ün internette dolaştığını söylediği “mesaj”da yer alan bölümlerden ibaret. Bunun böyle olduğu da şuradan malum: Bize kısa bir mektupla birlikte ulaştırılan karşılaştırmalı bölümler, son iki alıntı harıç, Bardakçı’nın yazısında da aynen mevcut. Dolayısıyla, bize ulaştırılan metinde yer almayan ama Bardakçı’nın yazısında kullanılan bu son iki bölüm bizzat Hürriyet yazarı tarafından mı keşfedildi, yoksa internette dolaşan “mesaj”ın bazı versiyonlarında bu bölümler de yer alıyor muydu, doğrusu orasını bilmiyoruz. Eğer gerçek birinci ihtimal dahilinde ise birbirini hatırlatan bu iki bölümü makalelerden çıkartan Bardakçı’ya bravo! Ama durum sanki ikinci ihtimal dahilinde gibi görünüyor, çünkü bize ulaşan mektubun sonunda şöyle bir cümle de yer alıyor: “Bu şekilde 7 paragraf daha devam ediyor.”
Ayrıca unutmadan şu hususu da belirtelim: Bardakçı’nın kendi keşfiymiş gibi sunduğu bu “benzerliği” bize hatırlatan okurumuz, alıntıların sonuna eklediği nottan açıkça anlaşıldığı gibi hem kitap dünyasına çok yakın hem de “ironi”si güçlü bir kimse. Okurumuz, “Merhum Ş. Günaltay’ın falanca yazısı kısmen değiştirilerek ve kısaltılarak kullanılmıştır’ notu iliştirilemez miydi?” diye sorduktan sonra “ilham kaynaklarını” açık yüreklilikle ifade etmenin güzel bir örneği olarak Şeyh Galip’in Hüsn-ü Aşk’ının sonuda eklediği şu beyiti aktarmayı da unutmamış:
“Esrarını Mesnevi’den aldım / Çaldımsa miri malı çaldım.”
Birkaç söz de Hamdullah Öztürk’ün yazısı hakkında: Murat Bardakçı’nın önündeki ekrana düşen bir “mesaj”ı babasının malı gibi kullanmış olması (araya tabii ki Şemsentin Günaltay hakkında bir çerçeve yazı yerleştirerek!) ayrı bir hikaye… Ama Zaman yazarının bu iki makale arasındaki müthiş “benzerliği” çok daha ikna edici biçimde açıklaması gerekmez miydi? Tamam, Öztürk’ün de belirtiği gibi Fethullah Gülen’in külliyatı hakkında yazanlar Şemsettin Günaltay’ın etkisinin açık olduğunu belirtmeyi unutmamışlar. Ama bu kadarı yeter mi? Günaltay’ın makalesinden özellikle bazı bölümlerin altında bir başka imza bulunan bir başka metne olduğu gibi aktarılmış olması kayıtsız kalınabilecek bir davranış mıdır? Tamam, Fethullah Gülen pek çok yazısında “nakilcilik” yapmamaktadır; ama bilmiyoruz, makalesinden nakil yapılan Şemsettin Günaltay hayatta olsaydı buna rıza gösterir miydi? (K.B.)

MEDYAGUNDEM

ekmel

CHP ile ekmeği bile zor bulursunuz!

Ekmeleddin İhsanoğlu, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde çekilen fotoğraflarının ödemeleri yüzünden mahkemelik oldu. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Recep Tayyip Erdoğan’ın …

t-akar2

İhanet korosu PKK’ya vuran Genelkurmay Başkanı’na vuruyor!

Doğan Medya, Gülenci gazeteler, Can Dündar’ın Cumhuriyeti, ihanetin Sözcü’sü ve diğerleri… Hepsi PKK’nın sözcülüğünü yapan …

lys2

Bu kez LYS’de FETÖ hırsızlığı soruşturması

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca, 2014 Lisans Yerleştirme Sınavında (LYS) usulsüzlük yapıldığı iddialarına ilişkin soruşturma başlatıldı. KPSS’deki …

1 Yorum yapıldı

  1. Tencereci prof. Haydar’ın aşna fişne işleri de vardı. Onları bu topluma unutturduğunu mu sanıyor. 28 Şubatta da zorlu postal yaladığını da unutmayalım.

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir