Anasayfa / Mansetalti / Türkiye’yi seçim barajıyla tehdit eden Milliyet yazarına büyük tepki!
asli

Türkiye’yi seçim barajıyla tehdit eden Milliyet yazarına büyük tepki!

Milliyet yazarı Aslı Aydıntaşbaş “Neo-con milisi” mi gazeteci mi? Anayasa Mahkemesi’nin tartışmalı kararından önce seçim barajı üzerinden Aydıntaşbaş’ın Türkiye’yi tehdit ettiği yazısı tartışma konusu.


MEDYAGUNDEM.COM- Türk medyasındaki “Neo-con milisi” gibi yazılar yazan Aslı Aydıntaşbaş geçtiğimiz hafta Milliyet’teki köşesinde Türkiye’yi açıkça tehdit eden yazısıyla da tartışılıyor.

Bugün Türkiye gazetesi yazarı Yıldıray Oğur köşesinde isim vermeden Aydıntaşbaş’tan şöyle söz etti:

“Tesadüfe bakın ki, Kılıç’ın yüzde 10 barajıyla ilgili bireysel başvuru hakkını kabul ettiklerini açıklamasından iki gün önce bir köşe yazarı da ‘2015 seçimlerine HDP parti olarak katılıp, baraj yüzünden Meclis’e girmezse 6 ay sürecek 6-8 Ekim olaylarına hazır olun’ diye memleketi tehdit etmemiş mi?”

Yeni Şafak yazarı Cem Küçük de Twitter’da Aydıntaşbaş’ın Türkiye’yi tehdit ettiği yazısıyla ilgili özellikle Milliyet gazetesinin patronu Demirören ailesine seslendi.

Küçük, “Aslı Aydıntaşbaş açık açık Türkiye Cumhuriyeti’ni tehdit etmiş, bu resmen suçtur. Erdoğan Demirören bu yazıyı görmüştür umarım. Demirören yakın zamanda Aslı’nın bu mahiyette bir yazısını internetten kaldırdı ve Aslı’yı azarladı. Türk devletini sokaklar her türlü kan gölüne döner diye tehdit etmek gazetecilik değildir. Aslı hala bunu öğrenememiş.” diye yazarak Milliyet’in patronu Demirören’e mesaj gönderdi.

cem-kucuk

İŞTE AYDINTAŞBAŞ’IN SEÇİM BARAJI ÜZERİNDEN TÜRKİYE’Yİ KAOSLA TEHDİT ETTİĞİ YAZISI:

Seçim sonrası ortalık karışabilir

Felaket senaryolarına fazla prim vermem. En azından, bu tür senaryoları telaffuz etmem.

Ancak, nihayetinde hepimiz aynı gemideyiz. Bu yüzden de çok geç olmadan bazı meseleleri açıkça konuşmak, belki düzelebilir düşüncesiyle bazı kaygıları paylaşmakta fayda var.

Türkiye, 2015 seçimlerine de askeri darbe hükümetinin kurguladığı %10 barajıyla girecek. Hepimiz, bu barajın anti-demokratik ve gayri insani olduğunu kabul ediyoruz. Zamanında amacı, Kürtleri sistem dışında tutmaktı. Ama ne hikmetse son 12 yılda kimse barajı indirmek için adım atmadı.

Gel gör ki artık karşımızda yepyeni bir dünya var. Ve bu yeni dünya düzeninde, Kürtler, ”yükselen değer.” Gerek Kuzey Irak’taki Kürt federasyonu, gerekse Türkiye’deki Kürt hareketi, farklı sebeplerden dolayı dünyanın ”gözbebeği” olma yolunda. Kürt hareketinin kendi bölgesindeki ezici demografik üstünlüğü, silahı bıraktığı noktadaki demokratik taleplerinin haklılığı, laik oluşu ve en önemlisi Kobani ve Erbil gibi yerlerde IŞİD ve radikal İslam’la mücadele gayreti, bu sebeplerden birkaçı…

Buraya kadar hemfikiriz sanırım.

Peki, şimdi Kürt hareketinin % 10 barajıyla seçime girdiğini düşünün… Geçmişte Kürt partileri, barajı aşmak için “bağımsız” adaylarla seçime giriyordu. Örneğin BDP, baraj olmasa aldığı oyla 60 milletvekili çıkarabilecekken, son seçimde 35 milletvekili çıkardı; kalan vekillikler Ak Parti’ye geçti.

Fakat şu an Kürt çevreleri ve HDP’deki eğilim, seçime ”bağımsız” değil ”parti olarak” girme yönünde. Hayır, sandığınız gibi büyük risk almıyorlar! Çünkü zar, her durumda Kürtler için ”düşeş” diyor. Bakın anlatayım: Kürtler ya Selahattin Demirtaş’ın cumhurbaşkanlığı seçiminde aldığı %9.5’in üzerine çıkıp gümbür gümbür Meclis’e girecek ya da % 8-9 gibi bir rakamla barajın altında kalacak.

Peki, o zaman ne olur?

Kaos. HDP’nin baraj altı kaldığı bir senaryo, Ak Parti’ye mi yarar sanıyorsunuz? O vekillikler seçim sistemindeki garabet yüzünden iktidar partisine geçse de, 2015 Türkiye’si bu haksızlığı kaldıramaz. Ak Partili vekiller bile bu ”milli irade hırsızlığına” isyan eder. İktidar partisi kaç oy alırsa alsın, Türkiye ansızın istikrarsız ve kaotik bir yere sürüklenir. Parlamento dışı kalan Kürtler, Rojava’da yaptıkları gibi ”kendi yoluna gitme” kararı alır. Türkiye kendi eliyle Kürtleri itmiş olur. Kantonlardan, yerel parlamentolardan söz etmeye başlarız. Bir itiş kakıştır başlar. Özetle, iktidarı son derece ürküten 6-7 Ekim olayları, seçim sonrası 6-7 aya yayılır. Daha da önemlisi, dünya basını her gün “Kürtler dışarıda kaldı” diye bas bas bağırırken, seçimlerin meşruiyetine gölge düşer.

Dünya kamuoyu deyip geçmeyin. Artık bambaşka bir çağda yaşıyoruz; Türkiye’nin Kürt hareketine yönelik 10 yıl önce, 20 yıl önce ya da Soğuk Savaş döneminde yaptıklarını 2015 yılında yapma şansı yok. Hem Kürt toplumu daha güçlü hem de Batı daha duyarlı. Türkiye’ye uyarı üzerine uyarı gelir. AB’yle ilişkiler biter. Ekonomi sendeler vs.

Ben de diyorum ki; bütün bunlar yaşanmadan gelin şu baraj meselesini bir konuşalım..

MEDYAGUNDEM

asli1

Kimliği Türk aklı fikri terörist!

Aslı Aydıntaşbaş, yine haddini aştı. YPG kontrolündeki Afrin bölgesine operasyon başlatan TSK’yı işgalci olarak gösterdi. …

asli-biden

Muhalif Aslı bile hile mile yok diyor bak CHP!

CHP Fetullahçı terör örgütünün aklıyla Gezici provokatörlerle birlikte seçimlerin meşru olmadığı yalanına sarılıp çamur siyaseti …

fatih

Savcılık harekete geçti Fox TV’nin lisansı iptal edilsin

Fox TV’nin referandumun sonucunu provoke edip meşruiyetini sarsmaya dönük yayınlarının savcılık tarafından incelemeye alındığı ve …

2 Yorumlar

  1. şimdi bu fikir yazısı öylemi pek ala popülasyonu zirve yaparsak kürd nüfusu 25,000,000 hdp-pkk nın aldığı oy tc genelinde %7 kürt nüfusa oranla %24 imdi düşünelim kürdün temsilcisi %76 mı olur yoksa %24 mü haaaa siz diyorsunuki %24 laik kesim o zaman diyecek bişey yok bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa haaa dersenizki diyebilirsiniz kürd nüfusu okadar çıkmaz ona da başka hesap yaparız daha zararlı çıkarsınız birilerinin sesi fazla çıkıyorsa haklı olduğu manasına gelmez sözüm elbette size değil aslı aydıntaşbaş hanıma not bilerek kücük harflerle yazdım

  2. Türkiye kadar, gazeteciliğin ayağa düşürüldüğü pek az ülke vardır dünyada sanırım..!
    Tamam, tarafsız gazeteci dünyada bile yokken,Türkiye’de olması düşünülemez de,gazeteci denilen kişilerin bu kadar “Kör kör parmağım gözüne” davranması da,gazeteciliğin hiç bir kriteriyle bağdaşmıyor.
    Kim olduğunu,neye hizmet ettiğini,zihniyetini gayet iyi bildiğim bu bayan,Gezi’deki canhıraş
    “Devrim geliyor ! Devrim Geliyor!” naralarıyla,aslında ne istediğini gayet açık ve net belli etmişti.
    Şimdi aklından geçenler de,yine aynı zihniyetin, yeni bir tezahürü.,Barajdan, “Heval Selo” dan,yeni bir kaos ortamı üretecekler akılları sıra..! Yeter ki,Erdoğan ve Ak Partiden kurtulsunlar.Gerisi kolay.,”Kürtlerle nasıl olsa,bir şekilde anlaşırız.” diye düşünüyorlar.1968’den beri hep düşünüyorlardı zaten. Ne olduysa 2009’da “Kürt Açılımı” lâfları duyulmaya başlandığında oldu…O gün bugündür,rahat değiller. O günden bugüne neler oldu bitti tekrar yazmayacağım. Ama, zamanın beni haklı çıkarttığını söylemeden geçemeyeceğim. Ve şunu da; İstediklerini alana kadar Türkiye’ye rahat vermeyeceklerinden emin olabilirsiniz. Bu tehditlerin dayandığı bir temel var elbette. O temelin ne olduğunu anlamak için de, Almanya’nın,İngiltere’nin,ABD’nin rahatsızlıklarına bakılmalı diyorum…

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir