Anasayfa / ANALİZ / Paris cinayetleriyle o iki top sakalın ilişkisi ne?
paris-cinayet

Paris cinayetleriyle o iki top sakalın ilişkisi ne?

MEDYAGUNDEM.COM- Tam da Paris’te işlenen üç PKK’lı kadın cinayetinin arkasında cemaat olduğu iddialarının gündemde olduğu bir dönemde yine ortalığa kaset saçıldı.

Paris’te öldürülen 3 PKK’lı olayıyla ilgili bir ses kaydı Youtube’a yüklendi. Cinayetlerin zanlısı olduğu iddia edilen Ömer Güney’in kendisinin “MİT elemanı” olduğunu öne sürdüğü bir konuşma kaydı servis edildi.

Fransızca ve Türkçe yayınlanan ses kaydı, Öcalan’ın çözüm sürecine destek veren ve 17 Aralık itibariyle yaşananları “darbe” olarak ve barışı sabote etmek amaçlı olduğunu söylemesinin ardından geldi.

TAM DA ÖCALAN CEMAATİ İŞARET ETMİŞKEN

Öcalan son görüşmesinde, Cemaat’e isim vermeden karşı çıkmış ve “Ülkeyi bir darbe ateşiyle yeniden yangın yerine çevirmek isteyenler bizim bu ateşe benzin taşımayacağımızı bilmelidir. Her darbe teşebbüsü bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da karşısında bizi bulacaktır.” demişti.

İşte tam da bu süreçte Paris cinayetlerinin “MİT’in işi” olduğunu iddia eden ses kaydı servis edildi.

PKK yöneticilerinden Cemil Bayık bir süre önce, Paris’te cinayetlerinde Gülen cemaatinin parmağı olabileceğini iddia etmişti. Yine KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Bese Hozat da “katliam paralel devletin işi” demişti.

Yayınlanan bu ses kaydının hem AK Parti’yi ve MİT’i zor durumda bırakmayı, hem de Cemaat’i temize çıkarmayı hedeflediği anlaşılıyor.

CEMAAT NERESİNDE?

Ortaya çıkan bu tartışmalı ses kaydı özellikle cemaat gazeteciler ve cemaati savunan bazı karanlık “Twitter fenomenleri” tarafından da köpürtüldü.

Ancak özellikle cemaatin “operasyon birimi”nden Emre Uslu ve Önder Aytaç’ın geçmişteki bazı yazıları ve iddialarla, Paris cinayetini MİT’e yıkma operasyonundaki “cemaat rolü” kuşkusu kafaları daha da karıştırdı.

ZİHNİ ÇAKIR’IN YAZISI DEŞİFRE GİBİ

Araştırmacı Zihni Çakır’ın Paris’teki cinayetlerin ardından yazdığı bir yazı Emre Uslu ve Önder Aytaç’ın suikastle nasıl derin bir “ilişkileri” olabileceğini düşündürtürken, ortaya çıkan son ses kaydında da bu ekibin nasıl bir tezgah hazırladıkları konusunda ışık tutucuydu. Çakır’ın yazısındaki çarpıcı bir detay var.. O da  özellikle Önder Aytaç’ın nerdeyse Paris cinayetini, cinayetten önce MİT’le ilişkilendiren yazısına dair.

cevdet-onder-paris

İşte o yazı:

———————————————————-

 Zihni ÇAKIR- Paris Saldırıları ve Emre Uslu’nun kronolijisi!

Paris Cinayetleri ile ilgili yürütülen araştırma ve soruşturmalara dair hem Türkiye hem de Fransa’dan sızan bilgiler olayın üzerindeki esrar perdesini aralamak yerine daha bir sıkılaştırıyor.
Bunlardan biri de 1 numaralı şüpheli Ömer Güney’in Ankara’da 8 kişi ile görüştüğü ve bunlardan ikisinin PKK’lı olduğu yönündeki bilgiler.Ömer Güney’in Ankara’da kullandığı bir mobil telefonla yaptığı görüşmelerin de “polis” incelemesinde olduğu öne sürülüyor.Tam da bu zamanlamaya denk gelecek bir şekilde cemaat zırhını sırtına geçirip akıllara ziyan bir saldırganlıkla hükümet ve ona yakın kesimleri hedef alan iki ismin yazıları dikkat çekici.
Emre Uslu ve Önder Aytaç.
Önce Emre Uslu’dan başlayalım…

İsrail ve ABD merkezli Jamestown’un emektar “uzmanı” Yeşil Kuşak projesinin gizli lideri Graham Fuller’in en gözde prensi olan Emre Uslu, 30 Ocak 2013 günü yayınlanan “Ömer Güney KCK yapılanması için aranan bir kuryeydi!” başlıklı yazısında, Ömer Güney’in KCK kuryesi olduğu iddiasını ortaya attı.Uslu, bu iddiasını güçlendirmek(!) için verdiği kronolojik bilgilerin satırları arasında Başbakan Erdoğan’da Meclis Başkanı Çiçek’e, Bülent Arınç’tan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e herkesi Sakine Cansız cinayetiyle ilişkilendiren bir üslup kullanmaktan geri durmuyordu.(1)Uslu, bu pervasız çıkışlarının son halkasında ise Ömer Güney’in MİT’in KCK içindeki kuryesi olduğu anlamı çıkarılacak şu cümleleri kuruyordu: “Oslo görüşmeleri deşifre edilmiş bir KCK için Ömer Güney gibi bir kurye biçilmiş kaftandı. Peki, bu süreçte Ömer Güney MİT-KCK arasında bir kurye miydi yoksa KCK’nın kendi kuryesi mi? Bu soruya hayır diyemem.”

Bütün bu hezeyanların altına imza atan sözde “araştırmacı ve terör uzmanı” polis eskisi Emre Uslu’nun, Ömer Güney’in en torpilli vatandaşların bile 3-5 günde aldığı ancak kimi zaman süresi 1 hafta 10 günü bile bulan normal vatandaşın ise 1 aya yakın bir zamanda alabildiği çipli pasaportu, hangi “ABİ”lerinin yardımıyla 1 günde aldığını, bu “ABİ”lerin Emniyet teşkilatı ile bir ilgisinin olup olmadığını sorgulamaması dikkatlerden kaçmıyordu.

Zira çipli pasaportu bu kadar kısa bir süre içerisinde teslim alabilmek için ya Emniyet İstihbaratın “özel görevlisi” olmak gerektiğini ya da Emniyet içerisinde nüfuzu ve hatırı sayılır “ABİ”lerin olması gerektiğini en iyi bilmesi gereken o yapının içinden çıkan Emre Uslu idi.

Emre Uslu, büyük bir kibirle, kendini UZMAN olarak göstererek “Ortaya çıkan bilgileri bir uzman gözüyle değerlendirdiğimizde Ömer Güney’in bir kurye olduğu anlaşılıyor” diyordu aynı zamanda.

Uslu’nun, PKK’nın savaş yanlısı kanadı ile paralel bir değerlendirmede bulunup “Ömer Güney’i MİT’in dolayısıyla devletin kullandığını ima etmeye çalıştığı” da görülüyordu.

Peki kendini terör konusunda UZMAN olarak addeden biri, PKK’nın Avrupa yapılanması içerisine “örgüt üyesi olarak girebilmek” için sadece 50 euro’luk bir bağışta bulunmanın, bu örgütsel bağı ispat için de kamuoyunu manipüle etme maksatlı sızdırıldığı ya da hazırlandığı aşikar olan bu bağış makbuzunun yeterli olmadığını anlayamayacak kadar geri zekalı olabilir mi?

Yoksa “özenle hazırlanan ve alel acele servis edilen” bu bağış makbuzu üzerinden Paris cinayetlerine giydirilen PKK kamuflajı ile 2006’da Danıştay Saldırganı Alparslan Arslan için “özenle hazırlanıp alel acele servis edilen” Ulusal Haber Basın Kartı üzerinden saldırıya giydirilen Ulusalcı kamuflajı arasındaki benzerlik miydi Emre Uslu’nun düşünme ve analiz yetisini körelten?

Daha da ötesi, Emre Uslu’nun, süreci ve Paris cinayetlerini analiz eden gazeteci Sevilay Yükselir’e şiddetle saldırması ve her fırsatta, Yükselir’i Ömer Güney’in Facebook adresinden vurmasını da bu bağlamda okumak gerektiğini düşünüyorum.

Ve yine, Uslu’nun elinde tek argüman olarak kullandığı Yükselir ile Güney’in “facebook arkadaşlığı” malzemesinin de onun ve çevresinin üstün teknoloji meziyetinin bir ürünü olup olmadığının irdelenmesi gerektiği kanaatindeyim.

Bütün bunları yan yana koyunca, Emre Uslu’nun “üstası” da neler demiş diye bakmak gerekiyor.
9 Ocak 2013 tarihinde haberx.com’daki “YENİ SÜREÇTE PKK DEVLETİ Mİ (S)AÇILIMI MI SÖZ KONUSU?” başlıklı bir yazı kaleme alan Uslu’nun “ustası” Önder Aytaç adeta Nostradamus edasıyla Emre Usluvari öngörülerini sıralıyordu. İlginçtir Aytaç’ın bu öngörüleri içerisindeki “tavsiye nitelikli” tahmini Paris suikastleri ile moda mod tutuyordu. Üstelik bu yazının hemen akabinde Paris saldırısı gerçekleşiyordu.

Peki bu yazıda ne diyordu Önder Aytaç?

Aytaç çok tartışılması ve üzerinde düşünülmesi gereken bu yazısında, müzakere sürecine destek verdiğini ilan etmekle birlikte, bu süreci yürüten Hakan Fidan gibi aktörleri şiddetle eleştiriyordu.
Aytaç, maddeler halinde sıraladığı görüşlerinin yer aldığı söz konusu yazının 15. maddesinde “Bu bağlamda, profesyonel nokta operasyonlar da, PKK’nin üst düzey yöneticilerine karşı kesinlikle yapılmalı. Eğer bu yapılıp kesin sonuç alın(a)mıyorsa, bundaki sorumluluk ya da sorumsuzluk, direk / doğrudan Erdoğan Hükümetinin ve Hakan Fidan’nın olduğu da bilinmelidir” ifadelerini kullanırken, Emre Uslu’nun PKK katliamlarına yönelik “öngörüsünün” bir benzerini Paris Ciyateleri üzerine ortaya koyuyordu.(2)

Tıpkı Emre Uslu gibi üzerine geçirdiği cemaat zırhı ile en pervasız ithamları peş peşe sıralamaktan geri durmayan Önder Aytaç, medyafaresi.com’da 15 Ocak 2013 günü yayınlanan “Sakine Cansız’ı kim öldürdü?” başlıklı yazısında ise, Cemil Gündoğan’a atıfta bulunurken, Gündoğan’ın anlatımlarını sözüm ona Yalçın Akdoğan’ın jargonuna çevirip “Derdimiz Kürtlerle gerçek bir barış yapmak değil. Biz Başkan’la uzlaştık. Size kölece boyun eğmek düşer. Başkan’a racon kesene bundan sonra doğrudan biz racon keseceğiz ve bu raconun illa dağda kesilmesi de gerekmez. Ya Başkan’ın dediğine uyacaksınız, ya da Paris’te bile yaşasanız size kan kusturacağız!’ mı denilmekteydi? Gibi PKK’nın bile akıl edemediği bir yolla Kürtler ve AK Parti hükümetini ve devleti karşı karşıya getirmeye, müzakere sürecinin dibine dinamit koymaya çalışıyordu.(3)

Önder Aytaç’ın bu yazısını bir kenara koyup, süreci en iyi okuyabilecek isimlerden birine, PKK’nın Avrupa sorumlusu olarak bilinen Zübeyir Aydar’a göz atmakta fayda var. Saldırının hemen arkasından bir açıklama yapan Zübeyir Aydar, saldırının, İmralı ile yapılan görüşmelere karşı yapıldığını öne sürüyordu.

Olayın hemen ardından sıcağı sıcağına Rudaw haber sitesine konuşan KCK Yürütme Konseyi üyesi Zübeyir Aydar, aralarında PKK’nın kurucularından Sakine Cansız’ın da bulunduğu üç PKK’lı kadının öldürüldüğü silahlı saldırıyı “Saldırılar, İmralı ile yapılan görüşmelere karşı yapılıyor” şeklinde değerlendiriyordu.

Aydar, “Bu saldırı, yeni sürece karşı yapıldı. Karanlık güçler tarafından yapıldı” derken, sözünü ettiği güçlerin Türkiye’deki derin devlete bağlantılı olduğunu öne sürüyordu.

Aydar’ın açılımını yapmadığı tek şey ise, Ergenekon ve Balyoz gibi soruşturma ve dava süreçleri ile boşalan Derin alanı dolduran yeni yapıydı.

Yani bu süreçlerin fitilini ateşleyen Danıştay Saldırısı’nda, Ergenekon ile karanlık bir ittifaka girişen ve elemanlarını 1999’dan sonra yoğun bir şekilde Ulusalcı yapıların içine sızdıran Yeni nesil Derin Devletti.

Bilindiği gibi Türkiye’de açılım ve müzakere sürecine en sert eleştirileri getirenler de yine bu yapının embeded kalemleriydi.

Son olarak; Jamestown emektarının Güney’i KCK ve MİT ile ilişkilendirmesi, ustasının Paris saldırısından çok kısa bir zaman önce, saldırı kodlarını vermesi, saldırının 1 numaralı şüphelisinin Ankara’daki bağlantıları ve çipli pasaport sürecini hızlandıran ABİleri… Yine saldırının barış umutlarını tavan yaptıran müzakere sürecini direk hedef alması…

Ne dersiniz, her türlü kronolojik veriyi yerle bir edecek bağlantılar değil mi bütün bunlar?
Sizi bilmem ama ben yeterince ikna oldum sanırım…

1- http://www.aktifhaber.com/emre-uslu-omer-guney-kck-kuryesi-mi-728031h.htm
2- http://www.haberx.com/yeni_surecte_pkk_devleti_mi_sacilimi_mi_soz_konusu(19,w,12656,720).aspx
3- http://www.medyafaresi.com/yazi/1059/onder-aytac-sakine-cansiz-i-kim-oldurdu.html

—————————-

ÇAKIR’IN YAZISININ KAYNAĞI İÇİN TIKLAYIN

MEDYAGUNDEM

teror

CHP bu alçak teröristlerle yürüyor!

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun sözde adalet yürüyüşü adı altında planladıkları kirli tezgah gün geçtikçe …

uslu1

FETÖ’cü firari teröristten Başbakan’a ölüm tehdidi

FETÖ’nün tetikçisi, firari Emre Uslu sosyal medyadan Başbakan Binali Yıldırım’a tehditler savurdu. Uslu, trafik kazasında …

uslu1

FETÖ’nün kuduz köpeği dolandırıcı çıktı!

Emrullah Uslu’nun, master ve doktora eğitimi bahanesiyle yurt dışında geçirdiği süre boyunca devlete yüklü borç …

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir