Anasayfa / GENEL / Paralel elebaşı öyle bir yerden yakalandı ki!
ogur

Paralel elebaşı öyle bir yerden yakalandı ki!

Yıldıray Oğur yine “maden  kazar” gibi medyanın son 15 yılının berbat siciliyle ortalıkta demokrat diye gezinenlerin boyasını fena döktü. Yılmaz Özdil, Yazgülü Aldoğan ve Ali Ünal’ın insanlıktan nasibini almamış Soma yorumları için medya aleminde “üç maymunu” oynayan sahtekarların ipliğini pazara çıkardı.

Yazısında asıl bomba Fetullah Gülen’in 1999’daki deprem için “İlahi İkaz” diyen Yeni Asya’nın sahibi Mehmet Kutlular’a ABD’den gönderdiği  uyarı mesajını hatırlatması oldu. Gülen’in o günkü mesajıyla bugünkü çizgisi arasındaki tutarsızlık da şöyle deşifre oldu:

“Böylesi felaketler için diyanet noktasında bir sebep aranacaksa, büyük ve umumi felaketlerin umumi hatalarla münasebetdar olabileceği düşünülmeli ve herkes, önce kendisinin muhasebesini yapmalıdır düşüncesindeyim. Başkalarına atf-i cürümde bulunmak ve hele hele bu şekilde önemli müesseseleri yıpratıcı tavırlar ortaya koymak, acıları ve yaraları artırmaktan başka bir işe yaramayacaktır.”

Oğur bir de Gülen’e “Ha bu arada Gülen; Hürriyet’in lümpen yazarının müstahak sözünün paralel versiyonunu, din sosuna bulayıp söyleyen yazarı için de aynı açıklamayı yapar mı acaba? Yoksa 28 Şubatçıların hatırı, 28 Şubatçıların mağdurlarının hatırından âlâ mıdır?” diyerek okkalı bir soru yöneltti.

Yazısı şöyle:

ESKİ TÜRKİYE’NİN O MANŞETİ

8 Ekim 1999 günü Hürriyet gazetesinin manşetinde elinde pankart tutan başörtülü bir kadın vardı:
“20 bin cana saygısızlık”
Haberi okuyunca hem eski Türkiye’yi hem o pankartı hatırlayacaksınız:
“Evleri yıkılmış, açıkta kalmış çaresiz insanları kandırmak için oynanan bu rezil oyun, dün de Marmara Üniversitesi’nin Göztepe Kampüsü önünde sahneye kondu. Türbanları, kılık kıyafet yönetmeliğine aykırı olduğu için üniversiteye alınmayan eylemciler, vicdanları bile sızlamadan, ‘7.4 yetmedi mi?’ yazılı pankart açıp depremde yaşamını yitiren insanlara ‘Dinsiz damgası’ vurdular. Marmara’yı vuran depremi, ‘Müslüman olmayanlar cezalandırıldı’ diye yorumlayan dar kafalıların zavallı iddialarını, üniversite kampüsü önünde bir saygısızlık abidesi gibi taşıyan türbanlı eylemcilerin 20’si gözaltına alındı…”
Hürriyet’in manşeti kıyameti kopardı.
Ne yaşamış olursa, hangi zulmü çekmiş olursa olsun, kötücül, kınanması haklı bir pankarttı o. Yıllarca Müslümanların da yüzünü aşağıya astı bu nefret dolu pankart.

ALTAYLI’NIN MEDYA TARİHİNE GEÇEN İĞRENÇ KONUŞMASI

Pankart kınanmakla kalmadı o gün. Merve Kavakçı’ya had bildirmesinden kısa bir süre sonra Başbakan Ecevit önce sazı eline aldı. Savcılar devreye girdi. Pankartı tutan kadın tutuklandı. Yetmedi Hürriyet yazarı Fatih Altaylı Radyo D’deki programında medya tarihine geçen o iğrenç konuşmasını yaptı:
“Bir kadın var orada, kadın olduğunu da hiç zannetmiyorum. Bu büyük ihtimalle bir fa…. Bunlar kevaşe kevaşe. Toplanmışlar oraya ellerinde ‘7.4 yetmedi mi?’ pankartı. Bunlar şeytana tapanlar. Bunları odunla döveceksin. Zaman zaman kimi askerlerin gereksiz çıkışlar yaptıklarını düşünürdüm ama bunlar hiç gereksiz değilmiş. Bu aşağılık köpek sürüsüne az bile yaptıkları. Bunlara daha örgütlü çıkışlar yapmak lazım. Bunlara balans ayarı lazım; balans ayarı. Bunları takacaksınız rot balans makinesine döndüre döndüre balans yapacaksınız; fahişeler, şerefsizler, satanistler…”

ERTUĞRUL ÖZKÖK’Ü HATIRLAYALIM

Hürriyet Gazetesi’nin o sıradaki Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök’ün ne yazdığını hatırlayalım bir de:
“O pankart yıllarca aklımızdan çıkmayacak. Çıkmamalı da… Çünkü o pankartı taşıyan kafayı, onun arkasındaki ‘azmettiriciyi’ mutlaka deşifre etmeliyiz. O kafayla üniversiteye girmek istiyor. Demek ki o kafa ile üniversite kapısına kadar gelmiş. Gelebilmiş…”
Pankarttan çıkıp yasağı savunmak… Ama yazının şu kısmındaki beklentisi haklı:
“Ses yok. Basit bir özür yok. ‘Yanlış anlaşıldım’ izahı bile yok. Demek ki, o pankarta astığı sözün arkasında duruyor. Samimi genç kızlar, aralarındaki o nifakı ayıklamadıkça 20 bin canın namus ve ahlak tekzibi o üniversitenin kapısında bir asma kilit olarak asılı kalacak…”
Evet bugün beklenen işte bu sizden.
Bir ses, bir özür, bir yanlış anlaşıldım izahı.

15 YIL SONRA O PANKARTIN LAİK VERSİYONU BİR HÜRRİYET YAZARININ ELİNDE YÜKSELDİ

15 yıl sonra o pankartın laik versiyonu bir Hürriyet yazarının elinde yükseldi çünkü.
Fatih Altaylıca olmasın. “301 cana saygısızlık” manşeti de beklenmiyor. O kadın tutuklanmıştı. Bu da değil tabii ki. İşten atın çağrılarıyla da olmaz. Farkındayız, rakibiniz Sözcü. Bu ırkçılık, bu nefret okurlarınızın bir kısmının afyonu. Erdoğan’a, AKP’lilere küfür tirajlarınızın epey bir kısmının garantisi.
Ama vefat etmiş 301 madenciye ‘müstahaktır’, ‘Niyazi’dir diyen yazarlarınız için bir söz, bir özür, bir yanlış anlaşıldım izahı da yok mu?

UTANMIYORSUNUZ ARTIK

“Biz sadece Zeybek’te diz çökeriz” diye efelenen lümpen yazardan beklenecek bir şey değil bu, farkındayız.
Peki ya köşelerinden her gün ona buna demokrasi, milliyetçilik, hoşgörü ayarı veren onca yazar, her gün Başbakanı toplumu kutuplaştırmayla suçlayan askıdaki cumhurbaşkanı adayları, büyük hukuk ve AB savunucuları! Siz bir kelam etmeyecek misiniz?
Hadi tepenizde asılı “Türkiye Türklerindir” tabelasına alıştınız, altında oturup 30 yıllık savaşı bitiren iktidarı toplumu kutuplaştırmayla suçlamaya utanmıyorsunuz artık.
Ama Havuz Medyası, yandaş medya diye başına ağız dolusu sıfat eklemeden bahsetmediğiniz gazetelerde Soma için çıkan Erdoğan, AK Parti eleştirilerinin 10’da biri kadar bile bir tepki olmayacak mı sizin cenahta?

DOĞAN YAYIN İLKELERİNİ KORUMA KURULU ÜYELERİ NE YAPACAK?

Peki ya Doğan Yayın Holding’in Yayın İlkeleri’ni koruma kurulu üyeleri ne yapacak?
Feride Acar, Bülent Çaplı, Bekir Ağırdır, Doğan Hızlan, Yasemin İnceoğlu, Turgut Tarhanlı, Altan Öymen, Aydın Uğur, Volkan Vural…
Korumakla yükümlü olduğunuz o ilkelerin 5. maddesinin b bendinde şöyle deniyor:

“Düşünce, vicdan ve ifade özgürlüğünü sınırlayıcı; temel insan haklarına aykırı; şiddeti, zorbalığı, kini ve düşmanlığı kışkırtıcı; bireyler, topluluklar ve uluslararasında nefret ve düşmanlığı körükleyici, dinî inanç ve duyguları rencide edici yayınlardan kaçınıyoruz.”
TV’de, sosyal medyada işlenmiş diye kurtulamazsınız. Çünkü aynı ifadelerin gazetenizde de arkasında duruldu.
Halkın yüzde 50’sine oy verdikleri parti için hakaret etmek, vefat etmiş madencilere, siyasi tercihleri yüzünden ölümü müstahak görmek? Şehit dendi diye onlara “Niyazi oldular” demek. Bu ilkelerin kökünden ihlali değil mi? Ne yapacaksınız?
Ya gazeteci örgütleri? Tamam gazetecilere özgürlük platformunun başına 1945’te muhalif Tan Gazetesini basıp, yakan öğrenci liderini getirip oturttunuz. Meşrebiniz epey geniş. Ama tek bir kelimeniz yok mu?
FETULLAH GÜLEN KENDİ YAZARI İÇİN DE BİR AÇIKLAMA YAPAR MI?

1999’da deprem için “İlahi İkaz” diyen Yeni Asya’nın sahibi Mehmet Kutlular, yazarı Sami Cebeci tutuklanıp hapse atılmıştı. Yine Ecevit “ilkel bakış” demiş, gazeteci örgütleri art arda kınama mesajları yayınlamıştı. Bunun üzerine iki gazeteci tutuklanıp hapse atıldı. Aylarca hapiste yattılar.
Tamam bunlar tekrarlanmasın. Gazeteciler yazsın çizsin.
Peki ya Mehmet Kutlular’ın o sözleri üzerine “tedavi gördüğü” ABD’den şu mesajı gönderen Fethullah Gülen kadar da mı bir şey demeyeceksiniz:
“Böylesi felaketler için diyanet noktasında bir sebep aranacaksa, büyük ve umumi felaketlerin umumi hatalarla münasebetdar olabileceği düşünülmeli ve herkes, önce kendisinin muhasebesini yapmalıdır düşüncesindeyim. Başkalarına atf-i cürümde bulunmak ve hele hele bu şekilde önemli müesseseleri yıpratıcı tavırlar ortaya koymak, acıları ve yaraları artırmaktan başka bir işe yaramayacaktır.”
Ha bu arada Gülen; Hürriyet’in lümpen yazarının müstahak sözünün paralel versiyonunu, din sosuna bulayıp söyleyen yazarı için de aynı açıklamayı yapar mı acaba?
Yoksa 28 Şubatçıların hatırı, 28 Şubatçıların mağdurlarının hatırından âlâ mıdır?

OĞUR’UN YAZISI İÇİN TIKLAYIN

MEDYAGUNDEM

topcin5

İşte Balyoz kumpasındaki kirli ağ

“Balyoz Planı” davasındaki bazı sanıklara kumpas kurulduğu iddiasıyla hazırlanan iddianamede, Baransu ile Opçin’in 75 yıl, …

balyoz-aksam

İşte kumpasın komuta kademesi!

Gülen’in talimatıyla 1. Ordu’daki paralelciler gizli bilgileri Tuncay Opçin’e verdi. Belgelerde oynama yapıldı, ‘Balyoz planı’ …

balyoz-taraf

Balyoz kumpasının hesabını verecekler

“Balyoz’da kumpas” iddianamesi hazır “Balyoz Planı” davasında yargılanan bazı sanıklara ”kumpas” kurulduğu iddiasına ilişkin yürütülen …

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir