Anasayfa / GENEL / Nihal Bengisu’dan zehir zemberek “Gül ailesi” yazısı!
karaca1

Nihal Bengisu’dan zehir zemberek “Gül ailesi” yazısı!

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün eşi Hayrünnisa Gül’ün AK Parti hakkındaki ‘intifada’ çıkışının yankısı sürerken, Habertürk yazarlarından Nihal Bengisu Karaca Hayrünnisa Gül hakkında zehir zemberek bir yazı kaleme aldı.

Karaca ‘Hiç niyetim yoktu ama artık şart oldu’ başlıklı yazısında, Hayrünnisa Gül’den ‘O gece kendisini tutamayan hanım‘ diye söz etti; First Lady’yi ‘gazeteci Murat Yetkin’i arkasına alıp’ soyadının arkasına saklanmak ve Gazzelilere saygısızlık etmekle suçladı.

“YOK ARTIK” EŞİĞİNE SÜRÜKLENDİK

Abdullah Gül ve eşinin veda resepsiyonu olaylı geçti. Öyle olaylı idi ki, bugüne kadar Abdullah Gül hakkında hep olumlu ifadeler kullanan, birleştirici ve denge unsuru olmaktan yana olan profilini saygıdeğer bulan şahsım dahil birçok kişi “Yok artık!” eşiğine sürüklendi. Nitekim, o resepsiyonda verilen o resim olmasa, böyle bir yazı yazmaya da hiç ama hiç niyetim yoktu.

ABDULLAH GÜL NE KADAR ERDOĞAN KARŞITI VARSA HEPSİNİ TALTİF ETTİ

Abdullah Gül, muhatabı AK Parti olan serzenişini makul bir biçimde ortaya koydu. Ne kadar Erdoğan karşıtı varsa hepsini taltif etmişti. Gezi’de “Mesajı aldık” diyerek kimi vandallara karşı Erdoğan’ı yalnız bırakmıştı. “Faiz lobisi”, “kökü dışarda paralel yapı” gibi Erdoğan’ın meydan meydan gezerek inşa ettiği argümana bir çırpıda “Üçüncü dünyacı yaklaşım” diyerek yine muarızlara destek vermişti. “Çankaya dinlenmiyor. Dinleniyorsa da utanacak işimiz yok” diyerek dinlemeleri organize eden yapıyı memnun etmişti. Yine de sitemkârdı. Ve fakat bu da normaldi. Kırıldığını düşünen birine “Hayır kırılmadın” denmezdi. İş orada kalsaydı, herkes “mesajı alırdı”. Bu süreçte edepsizlik yapan amacı aşan goygoylara savrulan her kimse, bu ayıptan aldığı pay nispetinde suçlanırdı. Ama öyle olmadı.

O GECE KENDİSİNİ TUTAMAYAN BİR HANIM VARDI

O gece kendisini tutamayan bir hanım vardı.

“28 Şubat’ta bile bu kadarını görmedik” diyen.

Çankaya’ya çıkacak bir başörtülü olarak 28 Şubat zihniyetinin devamı niteliğindeki Cumhuriyet mitingleriyle cezalandırılmaya çalışılırken, destek aldığı çevreyi itham eden… Dahası, 2012’den beri istisnasız her ortamda “28 Şubat’ta bile bu kadarını görmedik” diyen paralel yapı sekterlerine şahane bir hediye lütfeden.

ARKASINA MURAT YETKİN’İ ALMIŞ…

Abdullah Gül’ün o üzülmesin diye interneti kestiğinden ama daha da mühimi gazeteleri sakladığından bahsederken, ne ilginçtir ki, internet yasasını onayladığında Twitter’da Abdullah Bey aleyhine başlatılan “unfollow kampanyasını” kastetmiyor. Arkasına Murat Yetkin’i alarak AK Parti’ye ve bilhassa Erdoğan’a yakın medyayı şikâyet ediyor, Abdülkadir Selvi’nin elini sıkmıyor, “Size çok kırgınım” diyerek arkasını dönüyor ve üzerinde kendi isminin de bulunduğu bir davetiye ile oraya çağrılmış olan Selvi’yi refüze ediyor.

ERDOĞAN’A YAKIN DURUŞA SAHİP MEDYAYI İSRAİL ZULMÜ İLE ÖZDEŞLEŞTİRİYOR

İki bini aşmış ve daha cesedi soğumamış Gazze şehitlerinin artık bir can taşımayan soluk gözlerine bakarak “İntifada başlatacağım” diyor. Tüm yaptığı; köşkü tanrılar katından indirip siyasi bağlamda “Gül bundan böyle nerede durur, Çankaya’ya çıkacak olan Erdoğan ile anlaşır mı, anlaşamaz mı?” üzerinden analiz ve eleştiri yapmak olan medyayı -tabii Erdoğan’a yakın duruşa sahip medyayı- “İsrail” zulmü ile özdeşleştiriyor.

Garip değil mi? Bütün bunları çok anlayışlı, çok hoşgörülü, çok demokrat sıfatlarıyla mücehhez hale getirilmiş Gül soyisminin adı altında yapıyor.

Bu efsanevi Gül hoşgörüsünü Erdoğan’a karşı kullanılan bir silah haline getirmiş olan anti-Erdoğanistler de buradaki tolerans yoksunluğunu görmekten ve değerlendirmekten aciz, Hayrünnisa Hanım’a övgüler diziyor.

Ne yapmış peki bu medya, köşe yazarları?
Epey baktım. Sosyal medyadaki birkaç hesabın yazdığı olumsuz ve incitici yorum dışında, tahkir edici herhangi bir köşe yazısına ya da habere rastlamadım. Kulis ve lobilerde de, Davutoğlu taraftarlarının dahi Gül’ün itibarının zedelenmemesi gerektiğine, saygısızlığın hoş olmadığına dair yorumlar yaptığına ise bizzat tanığım.

İçinde azıcık adalet duygusu bulunanları çileden çıkaran “son noktayı” ise Muharrem Sarıkaya’nın aktardığı ifadeler ile koydu Hayrünnisa Gül. Cümle şöyle: “Daha bugün 7 tablo astım; eğer buraya (Köşk) zarar verecek davranışları olursa karşılarında beni bulurlar” (HTGazete / 21.08.2014)

Allah aşkına, şimdi Erdoğan Ailesi çıkıp “28 Şubat’ı yapanlar bile böyle davranmamıştı” dese haksız mı olurlar?

MEDYAGUNDEM

gul2

Gül çiftinin eski danışmanı FETÖ’den tutuklandı

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından FETÖ’nün Ankara’daki kadın yapılanmasına yönelik yürütülen soruşturmada kapsamında eski Cumhurbaşkanı Abdullah …

cenaze

Gül’ün babası son yolculuğuna uğurlandı

Abdullah Gül’ün babası Ahmet Hamdi Gül, son yolculuğuna uğurlandı. Gül’ün cenazesine Cumhurbaşkanı Erdoğan da katıldı. …

gul4

Abdullah Gül’ün acı günü

11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün babası Ahmet Hamdi Gül, tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti. Cumhurbaşkanı Abdullah …

6 Yorumlar

  1. dogru soze ne denir…fakat bizim cenah yine bunu yarayi kasimak olarak degerlendirir…Tasgetiren e yaptiklari gibi…

  2. Bizim İçin Bitmiştir

    Bitirdi! Kendisini de eşini de bitirdi. Hiç kimseden medet ummasın! Kimse ya şuydu-buydu demez, diyemez. Olay Türkiye’yi incitmiştir. Ülkeye, İslam alemine yapılmış bir hakarettir. Kimse, hiç kimse bu olayın arkasında durmaz, duramaz, durmaya kalkanlarda kendileri gibi olur. Özür dahi dilemesini bilmeyen bir kişi affedilemez, edilmeyecekte! Sevelim sevmeyelim sayısız C. Başkanı geldi geçti, hangi birisinden bunları duyduk? Olmaz! Defalarca yazılıp çizildiği halde Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ı tehdit eden kişileri resepsiyona davet etmek bile ne kadar rövanşist duygular taşıdığını göstermektedir. Toprağı bol olsun!

    • aynen katılıyorum

      Bizim nazarımızda Ak Parti kapısındaki davayı anlamış ve sahiplenmiş bir güvenlik görevlisi dengeci bir cumhurbaşkanından bin kat daha üstündür, faydalıdır.. vesselam

  3. İnsanız hele Müslümana güvenmek zorundayız ve daima Hüsn ü zan.
    Ama olmadı olamıyor .Kabre konmuş bir anne için söylenenlere karşı sessiz kalan bir Müslüman “hayırlıkadın” ismini nasıl taşıyacak.
    Bizlerde infial oldu bu nasıl hakaret nasıl vicdan diye.
    Ama teveccüh ettiğimiz bir hayırlı(!) kadın kınamadı bile kadın olarak .
    Taş bile atmadığın bu zulüm sana karşı olacak indifadanın habercisi bundan sonra kendi düşen ağlamaz.

  4. Fazla üzülmeyin arkadaşlar. Sonra bir bakıyorsunuz parti kurmuşlar, tuzluk olup çıkmışlar. Sonra olan memlekete oluyor yine. Eğer üzerinde “zerre” kadar böyle bir dengesizlik görülünce şu dakikadan itibaren hemen o insandan uzaklaşmak lazım. Hüsn ü zan da bir yere kadar. Bakın şimdiye kadar hakkında hep olumlu düşünülen insanlar 17 Aralık’tan bu zamana kadar neler yapar oldular. Fazla duygusal olmaya gerek yok. Abdullah Gül gemiden inmiştir. Canı sağolsun.

  5. ulan bütün meseleler bittide tablolar mı kaldı.abi şu kadınları bi konuyturmasak ya..hakkaten onlar hala ayrıntı bile olmayan şeylerde.intifada kelimesi bana pazarlık gibi geliyor ama..

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir