Anasayfa / GENEL / Koç Holding’in “sır” think thank’i!
ahaber-28subat

Koç Holding’in “sır” think thank’i!

MEDYAGUNDEM.COM- A Haber’de yayınlanan usta televizyoncu Can Okanar’ın sunduğu Anlatılmamış Öyküler programında 28 Şubat darbesi öncesinde Refahyol Hükümeti’nin kuruluş öyküsü masaya yatırıldı.

DAĞDAŞ: SİLAHLI KUVVETLER’İN REFAHYOL’UN KURULMASINA İTİRAZI OLMADIĞI SİNYALİNİ MEHMET AĞAR’DAN ALDIM

Dönemin koalisyonunda Refah Partisi’nde Devlet Bakanı olarak görev alan Gürcan Dağdaş Refah Partisi’nin seçimi kazandıktan sonra, iktidar olmaması için kampanya başlatıldığını, hatta seçimlerden sonraki ilk gün ana akım medyada atılan bir manşetin “Bu Meclis’ten hükümet çıkmaz” olduğunu belirterek, o Meclis’ten 4 hükümet modelinin çıkartıldığını hatırlattı. Refah Partisi’nin Doğruyol Partisi ile hükümet kurma müzakerelerinin başlatıldığında kendisinin Doğruyol Partisi geçmişi nedeniyle Erbakan tarafından zemin yoklaması için görevlendirildiğini anlatan Dağdaş, “Bu hükümetin kurulma ihtimalinin yüksek olduğu sözleriyle karşılaştım, Türkiye bugün derinleşmiş olan cepheleşmenin sinyallerini veriyordu 95 seçimi propaganda döneminde. Toplumda bir derinleşmemiş ama bir karşıtlık hissiyatının belirgin hale geldiği dönemdi. Sayın Erbakan Doğruyol Partisi ile Refah Partisi’nin el sıkışmasının toplumdaki cepheleşmenin önemli ölçüde huzura dönüştüren iklime dönüşmesi ve karşıtlaşmanın önlenmesi, Türkiye’nin bagajında taşıdığı dışlayıcı üsluptan kurtulmasının yolu olduğunu düşünüyordu” dedi.

Dağdaş, zemin yoklaması sırasında Doğruyol Partisi Milletvekili Ağar ile bir görüşmesini de şu sözlerle aktardı:

“Ben Sayın Ağar ile Sayın Yalım Erez ile konuştuğumda önce tepki vermediler ancak Anayol’un Anayasa Mahkemesi’yle sıkıntısı çıkmadan önce Sayın Ağar, şaka mı yaptınız, şaka ise bu şakayı bizimle devam ettir diye bana takıldı ve ben anladım ki böyle bir hükümet modeline Doğruyol Partisi sıcak bakıyor. Sadece Doğruyol Partisi’nin sıcak baktığına dair bir sinyal alma noktasında olmadığımı da fark ettim. Sayın Ağar ilişkileri münasebetiyle dönemin Silahlı Kuvvetleri’nin komuta kademesiyle de hukuku olan bir insandı. Ben Ağar’ın üzerinden sadece DYP’nin nabzını değil, Silahlı Kuvvetlerin komuta kademesinin de böyle bir hükümet modeline katı bir itirazın olmadığına dair sinyal aldım.”

Aslında silahlı kuvvetlerin yönetime el koyma niyeti vardı, gerekçe olarak Refah Partisi’nin koalisyon olarak dahi olsa iktidara gelmesini istiyordu mu demek istiyorsunuz sorusuna ise Dağdaş, “Dönem itibariyle benim silahlı kuvvetlerden bazı isimlerle münasebetimiz oldu. ‘Nasıl Paşa oldu, bunu nasıl Paşa yapmışlar’ sorusu zaman zaman aklıma geliyordu, bu kişisel eksiklikten gelen bir soru değildi muhatabımla ilgili, sosyolojik açıdan, küresel ölçekte Türkiye’yi yeryüzünü kavrayamamış insanlar nedeniyle bu soru vardı önümde. Fiili darbe planlama arzusuyla hareket ettiklerini söyleyemem bu hükümetin kurulmasına itiraz etmemeleri ile ancak nasıl Paşa oldu bunlar diyebileceğim bir komutan figürü vardı önümüzde. Ben Sayın Ağar’ın sözlerini Sayın Erbakan’a aktardım, bunun üzerine müzakereler başladı” değerlendirmesini yaptı. Dağdaş, Refahyol hükümetinin kurulacağına dair belirgin sinyallerin hissedildiği dönemde Anavatan Partisi Genel Başkanı ve Meclis Başkanı Mustafa Kalemli’nin silahlı kuvvetler zemininde hükümetin kuruluşunu engellemek için mesai verdiklerini iddia etti.

BAŞBAKAN ERBAKAN’IN MÜSTEŞARI  TRT NİZAMİYESİ’NE NEDEN SOKULMADI?

Gazeteci yazar Avni Özgürel ise programda 28 Şubat darbesinin sinyallerinin gelişini, dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan’ın yanında şahit olduğu çarpıcı bir  anekdot eşliğinde şu sözlerle aktardı:

“Refahyol hükümeti kurulduktan kısa bir süre sonra 12 Eylül’ün yıl dönümüydü. O yıl dönümünde TRT’de bir program yapıldı 12 Eylül’ün yıl dönümüne ilişkin. 12 Eylül darbesinin hangi sebeplerle yapıldığını anlatırken dönemin Başbakanı Erbakan’ın o dönemki Konya mitingi görüntüleri vardı. Program ‘aynı tablo bugün yaşansa TSK aynı darbeyi yine yapacaktır’ diye sonlandı ve o sunucu çıktı dedi ki ‘program halkımızdan gelen genel istek üzerine yarın tekrar yayınlanacak’ dedi. Program ne zaman halkça seyredilip bu dilekler iletildi, programın tekrarına ne zaman karar verildi bilemiyorum. Rahmetli Erbakan’ın yanındaydım o sırada nasıl öfke içinde seyrettiğini biliyorum. O öfkeden sonra derhal bir görevliyi müsteşar yardımcısını TRT Genel Müdürlüğü’ne gönderiyordu. Ben de röportaj için yanında bekliyordum. Dedim ki ‘Efendim, göndermeyin kimseyi’. Nedenmiş dedi, gördün mü seyrettin mi dedi, dedim ki göndermeyin, müsteşarınız, sizin adınıza giden kişi TRT Nizamiyesi içinden giremeyecektir dedim, Öğrenmiştim onu çünkü, Erbakan’ın seyrederkenki görüntüsünü görünce odadan özel kalem kısmına çıktım, gazeteden gelen telefondan öğrendim, bir gerginlik yaşandığını. Erbakan bana inanmadı. Bir Başbakan’ın gönderdiği müsteşar nasıl TRT binasına giremez. Gönderdi, girilemedi içeriye, almadılar içeriye. Genel Müdür yok dediler. Bu Türkiye’de o vesayet düzeninin ve müdahalede kararlılığın Milli İrade’nin içe sindirilememişliğinin açık göstergesi.

GENELKURMAY BAŞKANI’NIN POSTERLERİ DÜKKAN VİTRİNLERİNDEN NASIL İNDİ?

Dava devam ediyor ama İsmail Hakkı Karadayı Çankırılıdır. Çankırı’da Genelkurmay Başkanı olunca ayakkabı tamircileri bile vitrinlerine Karadayı’nın resmini asmıştı, bir Çankırılı Genelkurmay başkanı diye, O 28 Şubat sürecinde ben bir sebeple Çankırı’ya gittim, hiçbirinde o resimlerden eser kalmamıştı. Halk başa çıkarmayı da biliyor, onu defterden silmeyi de biliyor. Bugün baktığımda ben bir musibet bin nasihatten evladır derler, o belalar yaşanmasaydı o vesayet anlayışının, o demokrasi arzusunun kıymetini bilmeyebilirdik.”

KOCABIYIK: ERBAKAN BİR SÖZÜMLE BENİ KAPIDAN GERİ ÇEVİRDİ

1995 seçimleri ve sonrasında Doğruyol Partisi Genel Başkanı Tansu Çiller’e siyasi danışmanlık yapan, A Haber Siyaset Danışmanı Hüseyin Kocabıyık, Refahyol hükümetinin kurulma sürecinde Refah Partisi Genel Başkanı Necmettin Erbakan ile saatler süren müzakere sürecini anlattı. Kocabıyık müzakerelerin kopma noktasından kendisinin Erbakan’a söylediği bir sözü ile kurtulduğunu söyledi. Kocabıyık’ın programda hatıralarından aktardığı önemli bölümlerin satırbaşları şöyle:

“Refah Partisi İstanbul milletvekili Mustafa Baş, ofisimize geldi, ‘Sayın hocamız sizinle görüşmek istiyor’ dediler. Sayın Çiller’e o dönem danışmanlık yapıyordum, Sayın Çiller’e de haber verdim, gittim. Beni çok iyi karşıladı, hemen söze girdi. Türkiye’nin neden acilen hükümet kurması gerektiğini uzun uzun anlattı. Karşısındaki dinleyeni uzun konuşmalar yaparak epey dayanma gücünü zayıflatırdı, ne empoze edecekse ederdi Sayın Erbakan. Makul şeyler söyledi. Sayın Mesut Yılmaz’dan çok Sayın Tansu Çiller’e güveniyoruz, Doğruyol Partisi ile Refah Partisi’nin bir koalisyon oluşturmasının memlekete büyük hizmet edeceğini söyledi. Mesut Yılmaz, “ikinci bir doktora yaptırdı” bana dedi. Parlamento aritmetiğinin bize dayattığı çözüm yerine, bir azınlık hükümeti kurmak gibi daha ikincil bir çözüm denendi ve dağıldı. İki merkez partinin, DYP ve ANAP’ın rekabet anlayışı bu iki partiyi biraraya gelmez hale getirmişti. Anavatan Partisi ile DYP hükümet kursa, Mesut Yılmaz başbakan olacak ve Çiller’i siyaset sahnesinden silme taktiğini kullanacağı çok açıktı. Çiller RP ile koalisyon kursa, hem laiklik, irticaya yönelik engeller ortadan kaldırılır diye Sayın Çiller’e anlattım. DYP içinde laik ve liberal kanat RP ile koalisyona karşıydı. Sonunda parti içi görüşmelerden, bizim analizlerimizden RP ile koalisyon kurma noktasına geldi. Ekipler oluşturdu. İşler olgunlaştı ancak bir tıkanıklık ortaya çıktı. O da İçişleri Bakanlığı konusuydu. Ben orada devreye sokuldum. Sayın Tansu Çiller benim için Sayın Erbakan’dan bir randevu aldı. Sayın Erbakan ile konuşuyoruz, konuşuyoruz İçişleri Bakanlığı’na gelince konu yine tıkanıyoruz. Aramızda zaman zaman gerginlikler oluyor. Hocanın başka siyasetçilere yaptığı, bir iletişim dehasıydı, motor mühendisiydi, siyasi meseleleri de motorun parçaları gibi ele alıyordu ve bu sırada karşısındakinin zihinsel melekelerini kontrol altına alıyordu, ben bunu çözmüştüm, ben de anoloji yapacak olursak, bu su motoru mu yağ motoru mu diyerek onun dikkatini dağıtıyordum. Sonunda bir noktaya geldik dayandık, Bana  dedi ki ”  Bak sen akıllı çocuksun, biz bu yapıyla koalisyon ortağı olursak ben Milli Güvenlik Kurulu’nda tek kalırım, ancak İçişleri Bakanlığı’nı alırsak iki kişi olacağız” dedi. Merhum Hoca’nın korktuğu 28 Şubat’ta başına geldi. Ben dedim ki ‘Sayın Çiller Ağar’ı bakan yapacak, size yabancı değil’ deyince ‘o zaman bize geçsin’ dedi. Öyle deyince, telefonu aldım elime ama benim için ciddi bir durum değildi, Hoca’yı da çözmüştüm, telefonu elime alınca, “dur, dur, başıma iş çıkartma” dedi. Konuşmaya devam ediyoruz, pes etmiyordu hala, benim bir noktada dayanma gücüm kalmadı, ayağa kalktım “size saygısızlık yapmak istemem ama siz neyi konuştuğunuzun farkında değilmişsiniz, sizin Başbakan olmanız 1000 yılın olayıdır” deyip kapıya yürüyünce beni geri çevirdi ‘gel buraya’ dedi. Merhum Erbakan’ın bu sözden çok etkilendiğini düşünüyorum dedi ve böylece görüşmeler kopma noktasından geri döndü.

ÇİLLER ERBAKAN’A NASIL BLÖF YAPTI?

Son bir direniş geldi, İçişleri Bakanlığı konusunda yine bir ısrar geldi. Ben Erbakan’a kriz çıkar, dedim, sen söyle dedi. Ben Sayın Çiller’e dedim ki grup toplantısında Refah Partisi ile anlaşamadığımız için koalisyondan vazgeçiyoruz, açıklaması yapılacağı haberini yayın dedim. Blöf yaptık. Çünkü ben bir önceki görüşmede işin çözüldüğünü anlamıştım. Haber duyulunca Sayın Erbakan beni aradı, böyle bir şey duydum, böyle yapmasınlar, bu iş halloldu, Sayın Çiller böyle bir konuşma yapmasın” dedi. Ben de Çiller’i aradım ve mesele halloldu dedim.

ÇİLLER’İN DANIŞMANI ANITKABİR’E NEDEN ERBAKAN’IN ARABASIYLA GİTTİ?

Hükümetin kurulduğu günün sabahı Anıtkabir’e gidilir tüm kabine. Yine Erbakan’ın özel kalem müdürü beni aradı. Hocamız sizi istiyor dedim, Gece geç yatmıştım, hazırlanayım dedim. dolabı bir açtım, giyecek gömleğim yoktu. Bekardım, bir tane gömlek var ama sıfır yaka bir gömlek, teravih namazında giyerim diye almışım, “nasıl olsa Hoca’nın evine gidiyorum deyip giyip” gittim. Şu İranlıların giydiği gömleklerden. Sayın Erbakan, “bu hükümetin kurulmasında sizin emeğiniz çok geçti, Anıtkabir’e benim yanımda gelmenizi istiyorum” diyerek jest yaptı. Beni arabasına bindirdi. Yolda Sayın Çiller’den önce Anıtkabir’e gitmeyelim, dedi, Tansu Hanım, girdi dediler. Kabine üyeleri toplanmış, Sayın Erbakan’ın arabası durdu, arabadan iniyorum, tablo şu, tam benim indiğim yanda DYP’nin yani benim danışmanlığını yaptığım partinin kabine üyeleri ve Sayın Çiller duruyor, kapıyı açtım indim, tablo şu Sayın Erbakan’ın makam arabasının içinden sıfır yaka bir gömlekle çıkıyorum ve Tansu Çiller’in danışmanıyım. Açıklaması zor bir durum oluştu. O dönem arkadaşlar baya bir latife yaptı bana.

KOÇ HOLDİNG 28 ŞUBAT ÖNCESİ DÜŞÜNCE KURULUŞU MU KURDU?

İstanbul büyük sermayesi, Koç Holding, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne özellikle Gümrük Birliği’ne girmesini hiç arzu etmedi. Bunun hem kendi çıkarları açısından hem de Türkiye açısından vahim sonuçları olabileceğini düşündü. Yaşanmış olaylar var, mecburuz konuşmaya. Şöyle düşünüyorlar, Türkiye’ni o yıllara kadar oluşturmuş olduğu bir milli sanayi var, kendine göre buzdolabı yapıyor vb. Bu Holding sahipleri, eğer bu 70 yılık sanayi serüvenimiz gümrük duvarları ile korunmaz ise, devletçe desteklenmez ise batarız, yıkılırız. Koç Holding kendi bünyesinde bir think-thank kurdu, görevi Avrupa Birliği üzerine çalışmaktı. Bunun gazete haberini gösterebilirim. Bu düşünce kuruluşu sonradan nasıl çalıştı, hala devam ediyor mu, hangi sonuçlara ulaştı, kimse bilmiyor, bu bir sır. Keşke bu holding bir açıklama yapsa. Ancak Gümrük Birliği’ne girilirse Türkiye sanayi çöker diye bir sonuç çıkmalı ki, Türkiye’nin Gümrük Birliği’ne girmemesi için canhıraş çalıştılar. ‘Bu yanlışı yapma’ diye de Sayın Çiller’e ilettiler,uyardılar, ‘bu işin peşini bırak’ dediler. Sayın Çiller bu konuda kararlılığını beyan ettikten sonra medya ateşe başladı, ABD mal varlığı, kendisine “şaibe hanım” sıfatının takılması gibi medya üzerinden yoğun saldırı başladı.  Tarih Özal’ı, Çiller’i haklı çıkartı, o Holding’in Onursal Başkanı sonra biz Türkiye’nin Gümrük Birliği’ne girmesine karşıydık, yanılmışız itirafını yaptı.”

MEDYAGUNDEM

tuncay2

FETÖ’nün siyasi ayağı CHP’den itiraf; Erbakan’ı FETÖ devirdi

CHP İzmir Milletvekili Tuncay Özkan’dan 28 Şubat postmodern darbesine ilişkin itiraf gibi bir açıklama geldi. …

altay

Koç’a büyük şok!

Savunma Sanayii Müsteşarlığı (SSM), Otokar’ın milli tank Altay tankında teklifini uygun bulmadı ve Koç Holding’in …

erdogan6

Hiçbir beşeri güç tarihi susturamaz!

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a dün Zonguldak’taki toplu açılış törenindeki konuşmasından sonra tarihi anlamı olan bir …

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir