Anasayfa / GENEL / Eski Türkiye’de bu faşistleri aydın diye kakalıyorlardı!
csengor2

Eski Türkiye’de bu faşistleri aydın diye kakalıyorlardı!

12 Eylül darbe döneminde uygulanan insanlık dışı işkenceleri savunurken daha da ileriye giden Celal Şengör “İnsanlara dışkısını yedirmek işkence değil, ben bal gibi yerim” diyerek gorilleri örnek gösterdi. Ayrıca Şengör, okuma yazma bilmeyenlerin oy vermemesi gerektiğini de söyledi. Şengör’e göre Türkiye’nin en elit adamı da Fatih Altaylı imiş…


Celal Şengör, 12 Eylül’de yapılanların hepsi tasvip ettiğini söyledi. Yapılan işkencelere de hak verdiğini söyleyen Şengör, “Hayır, hayır bir dakika. Bir kere dışkısını yedirmek işkence değil. Ben bal gibi yerim” dedi. Sözlerini gorilleri örnek vererek devam ettiren Şengör, “Ben bunların yendiğini gördüm. Bir gün San Diego Hayvanat Bahçesi’nde goriller birbirlerine dışkılarını ikram ediyorlardı. Onlar da bizim gibi primatlar. Gayet güzel, hiçbir şey de olmaz” diye konuştu.

celal1 celal2 celal3 celal4

Radikal’e konuşan Celal Şengör, “Bu memlekette, Deniz Gezmiş gibi bir eşkıyaya kahraman denildiğini gördüm” ifadelerini kullandı. Şengör’ün açıklamaları şöyle:

Siz Kenan Evren’in cenazesine çelenk gönderdiğiniz için de…

Evet, bizzat gidemediğim için… Çünkü vefatını havada öğrendim. Strasbourg’a uçuyordum. Hostes geldi “Bir şey soracağım” dedim, “Kenan Paşa ağırlaşmış gece” dedim. “Haber var mı?” deyince kız böyle baktı, “Vefat etti efendim” dedi. “Yapma yahu” dedim. “Yani şunu havaalanında öğreneydim, gitmezdim toplantıya, Ankara’ya, cenazesine giderdim” dedim.

Hocam bu şu anlama geliyor mu: Kenan Evren’in 12 Eylül döneminde yaptığı her şeyi onaylıyorum.
Her şeyi tasvip ediyorum! Evet, istisnasız.

Şaka yapıyorsunuz.
Hayır, efendim.

Evet ama…
Her yaptığını onaylıyorum kardeşim. Ben çünkü 12 Eylül sürecini yaşadım.

Hocam Diyarbakır’da, Mamak’ta cezaevlerinde yapılan…
Her şeyi! Bak kardeşim! İhtilal ne demektir biliyor musun sen? Devrim ne demektir? Darbe? Zorla bir işi yapmak demektir! Kusura bakmasın kimse. Eğer ondan önce günde 20 kişi öldürülüyorsa İstanbul’da, ülkenin başbakanıyla ana muhalefet başkanı bir cenazede bir araya gelip birbirleriyle konuşmamak için sırt sırta dönüyorlarsa, bunu gazeteciler tespit edip gazetelere yazıyor ve bu heriflerin de kılı kıpırdamıyorsa, okula giden çocuklar her okula gittiklerinde kapıda okullarını bekleyen Jandarma görüyorlarsa, aman bir şey olmasın diye… Okuldan çocukları gelen anneler, “Aman bugün de canlı geldi, çok şükür yarabbim” diyorlarsa, her yapılan haktır kardeşim. Hiç! Yani ben bu memlekette, Deniz Gezmiş gibi bir eşkıyaya kahraman denildiğini gördüm! Yuh be! Yani ama ben normal bir devlet ve toplum düzeninden bakıyorum. İnsanların adam gibi işlerine gittikleri, öldürülecek korkusuyla yaşamadıkları, düşündüklerini rahatça söyleyebildikleri.
Evet ama bu gene de insanların, efendim tırnaklarını çekmek…
Yahu! Kardeşim…
İnsanlara dışkısını yedirmek gibi…
Hayır, hayır bir dakika. Bir kere dışkısını yedirmek işkence değil.
Nasıl değil?
Ben bal gibi yerim. Niye biliyor musun?
Yapmayın hocam.
Ben bunların yendiğini gördüm. Bir gün San Diego Hayvanat Bahçesi’nde goriller birbirlerine dışkılarını ikram ediyorlardı. Onlar da bizim gibi primatlar. Gayet güzel, hiçbir şey de olmaz. Meselâ jeolojinin kurucularından olan William Buckland’ın hayvanlar âlemindeki her şeyi tatmak gibi bir merakı vardı: Dışkı ve sidikler dâhil. Bu bilgisi sayesinde Napoli’de San Gennaro’nun kanı zannedilerek kutsal bir mucizenin olduğu sanılan bir yerde akan şeyin kan değil, yarasa sidiği olduğunu teşhis ederek, kutsal mucizenin de palavra olduğunu ispat etmişti! Yani dışkı pis bir şey değil ki. Sen sidiğini içmez misin?

Bugün, bu noktaya gelmemizde Evren’in bir dahli olduğunu düşünmüyor musunuz?
Hayır efendim, ben Süleyman Demirel ve Ecevit’in dahli olduğunu düşünüyorum. Özal’ın dahli olduğunu düşünüyorum. Kenan Evren televizyona çıktı. “Lütfen bu adama, Özal’a oy vermeyin” dedi. “Bu adamı biz Ekonomist olarak kullandık, başarılı işler yaptı ama bu adama oy vermeyin” dedi. “Yobazdır bu herif” dedi. Milletçe koşa koşa gittik, Özal’a oy verdik. Paşa vermeyin dediği halde. E ben şimdi Paşayı nasıl sorumlu tutayım yahu? Adam açık açık söyledi, “Oy vermeyin bu adama” dedi. Ama demokrasi! Evren generalim ona da “Peki” dedi, oy verildikten sonra da. “Ya ben bu oyu tanımıyorum” demedi. Değil mi? Tayyip Bey gibi, “Benim istediğim olmadı, haydi bir seçim daha yapalım” demedi. “Hoş geldin” dedi, “Teşekkür ediyorum, seni başbakan yapıyorum halk bunu istedi” dedi. E ne yapsın bu adam?

celal5

celal6

celal7

celal8

celal9

FATİH ALTAYLI İÇİN ELİT ADAM DEDİ

Hocam siz kendinizi Türkiye’nin eliti olarak tanımlar mısınız?
Evet. Hem de o elitin en tepelerinde bir yerdeyim.

Başka kim var mesela?
İlber Ortaylı var. Yani hemen söyleyebileceğim… Murat Bardakçı var. Yani adam Osmanlı musikisi hakkında bir kitap yazdı. Harvard yayınladı.

Ama bir elin parmaklarını geçmiyor
Tabii geçmez ya, mesela gazeteciler arasında Orhan Bursalı var. Fatih Altaylı var. Çok kaliteli insanlar bunlar. Ama iş yaptırılamıyor hiç birisine. Fatih Altaylı gibi bir adam spor yazıları yazıyor. Bizim, malum biliyorsunuz Marmara Araştırmaları var. Fatih bizi ‘Teke Tek’ programına davet etti. Xavier Le Pichon ile gittim, beş dakika sonra Fatih geldi. Uzun uzun özür diledi, beş dakika geç kaldığı için. Ondan sonra cebinden bir kâğıt çıkardı, Xavier’e ve bana dedi ki, “Bu soruları soracağım size. Bu sorular içinde çok absürd sorular var. Ben gazeteci olduğum için, bana bu soruları halk soruyor” dedi. “Ben mecburum size bunları sormaya. Sizden ricam mümkün olduğu kadar, bunlara da cevap vermeye çalışmanız. Zırva demek istiyorsanız deyin ama niye olduğunda söyleyin” dedi. Sonra Fatih aksansız Fransızca konuşuyor. İngilizcesi de çok güzel. Tabii Xavier kendisinin kibarlığına, işbilirliğine, zekasına ve bilgisine hayran oldu. Ayrılırken “Beni Paris’ten çağırsan, gelirim” dedi.

BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTE DEĞİL
Sizin Fatih Altaylı’yı elit olarak tanımlamanıza, çok şaşırdım.

Ee öyle, ne yapalım? Bir kere iyi bir aile çocuğu, iyi okumuş bir insan, Galatasaray mezunu, San Diego mezunu. Boğaziçi’ni saymıyorum çünkü üniversite değil. Ama Galatasaray önemli bir müessese, San Diego da palavra bir üniversite değil. Değil mi? La Jolla Oseanografi Enstitüsü’nün olduğu yer. Buralarda okumuş bu adam. Ondan sonra gelmiş, çok önemli adamlarla çok ciddi röportajlar yapmış. Ben Fatih’in yaptığı röportajlara bayıldıydım. Bu adam, adam gibi gazeteci. Ben hiçbir zaman Fatih’in yalakalık ettiğini görmedim.

MEDYAGUNDEM

ozkok-fatih

“Türkiye’nin yüzde 99’u Müslüman değil” diye göbek atıyorlar!

Fatih Altaylı ve Ertuğrul Özkök 2 gün arayla, Türkiye’de insanların dinden ne kadar uzak yaşadığına …

fatih

Palavracı Altaylı’ya hesap sorun!

AK Parti Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar, FETÖ soruşturmalarını yürüten bir savcının ‘Halen görevde olan 12 …

fatih

O iddiası yalansa Altaylı’ya soruşturma açılsın

Ak Parti Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar, Habertürk yazarı Fatih Altaylı’nın bir savcının beyanına dayandığırdığı “12 …

2 Yorumlar

  1. Nankörlükte sınır tanımayan, 7 hazirandan beri ülkeyi kan gölüne çeviren Mecliste kriz üstüne kriz çıkaran pkk nın siyasi acentası Hdp liler versinler bence bu adamın cevabını. Bu iş biz Ak partililere değil onlara düşer..Ret asimilasyon inkarı ortadan kaldıran Ak partiye c.başkanımıza atmadıkları iftira, etmedikleri hakaret, yapmadıkları nankörlük kalmayanlar bakalım buna ne diyecek..

  2. Eski Türkiye nostaljisini arayanların nasıl bir ideolojik körlük yaşadıkları, yaptıkları analizlerde niye çuvalladıkları, dahası burunlarını niçin b.ktan çıkaramadıkları, seçtikleri kılavuzların bu tip kargalardan ileri geldiği daha iyi anlaşılıyor.

    Cümlesine afiyet olsun.

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir