Anasayfa / GENEL / ‘Çapulcu’ Boyner hayvan katili çıktı!
boyner-hayvan

‘Çapulcu’ Boyner hayvan katili çıktı!

MEDYAGÜNDEM- Gezi Parkı’na gidip, “Ben de çapulcuyum” pozlarıyla çevreci kesilen işadamı Cem Boyner’in “çevreciliği” çakma çıktı.

Ağaç kesilmesine karşı olan “çapulcu Boyner’in, gözünü kırpmadan vahşice hayvanları öldüren bir “hayvan katili” olduğunu biliyor musunuz?

Ceo Life dergisine avcı pozları eşliğinde nasıl hayvan öldürdüğünü ballandıra ballandıra anlatan Boyner’in 800 kiloluk bir Buffalo’yu öldürüp sonra da keyifle,  “Afrika’nın Miombo ormanında 40 metre yakınımızdaki bufaloya ateş ettim. Kurşun omuzundan kalbine girdi. Üzerimize yöneldi. Tekrar tekrar kalbine ateş ettim. Son anda rehberimiz ayağından da vurmasa bizi temize havale edebilirdi.” diye anlatmasına bugün Gezi Parkı için milleti en fazla kışkırtan gazetecileren Hürriyet yazarı Melis Alphan tepki göstermişti.

10 ocak 2012 tarihli yazısında Alphan, “Bir kere şu ‘hobi’ sözcüğünden girelim konuya. Benim hobiden anladığım ahşap boyama, örgü, yemek yapmak vs… Canlı öldürmenin neresi hobi? Hobi bir yana, bir de elinde silah hayvanları kovalamayı spor addedenler var.” demişti.

Alphan, “Neyin gururunu yaşıyorsun? Silahsız çık bakalım o bufalonun karşısına da görelim zaferini. Kimse kusura bakmasın; 100 bin yıl evvel avcılık insanoğlunun hayatta kalmasının yegane yolu olabilir ama bugün karın doyurmak için hiç de gerekli olmayan son derece vahşi bir boş zaman değerlendirme aktivitesi.” diye yazmıştı.

Boyner’in nasıl bir çevre ve hayvan katili olduğunu da Alphan’ın satırlarından okuyalım:

(…)

Avcılık meselesi üzerine

Cem Boyner’in av maceralarını ballandıra ballandıra anlatması tuhaf. Kazananın baştan belli olduğu bir oyunu oynamanın esprisini de idrak edemiyorum.

Tetiği çektim, sol omuz başına isabet. Omzu kırıldığı için üzerine basamıyor sol ön bacağının. Mermi omzu kırıp mutlaka kalbine isabet etti ama hemen düşmeyecek. Bir anda bizi görüyor ve üzerimize dönüyor… Traktör gibi geliyor üzerimize. Bu kez tam göğsünün ortasına atıyorum. Bu da tam hedefte. Kalbi, ciğerleri; mutlaka! Birer mermi daha yolluyoruz. Sarsılıyor ama devam ediyor üzerimize gelmeye. Son kurşunumu da kalbine yapıştırıyorum… Çalışan bir kalbi kalmadığına eminim. Beynine nişan alsam? Dümdüz gelmiyor ki, kafası hareket halinde. O koca kafada yumurta büyüklüğündeki beyni ya tutturamazsam? Birimiz düşene kadar kurşun sıkmaya devam…

Cem Boyner CEO Life dergisi için kaleme aldığı yazıda Afrika’nın Miombo ormanında 800 kiloluk bir bufaloyu nasıl öldürdüğünü anlatıyor. Avcılık “hobisine” ilişkin anılarını bir kitapta toplayacakmış. Önden de tadımlık bir parça servis etmiş.

Bir kere şu “hobi” sözcüğünden girelim konuya. Benim hobiden anladığım ahşap boyama, örgü, yemek yapmak vs… Canlı öldürmenin neresi hobi? Hobi bir yana, bir de elinde silah hayvanları kovalamayı spor addedenler var.

“Avlanmak spor değildir. Çünkü sporda her iki taraf da oyunda olduğunu bilmelidir” diye bir söz var. Ve bence her şeyi açıklıyor.

Spor beceri gerektirir, rekabetçidir ve eğlencelidir. Basketbol spordur, tenis spordur. Avcılık ise değil… Avcılığın beceri gerektirdiğini söyleyenlere, çivi topuklarla yürümenin de beceri gerektirdiği karşılığını verebiliriz. Ama bu bir eylemin spordan sayılması için yeterli değil.

Avcılık rekabetçi değil. Çünkü sadece bir tarafın kazanma şansı var. O da elinde silah olan. Avcıların ellerinde silah gururla poz vermeleri kadar saçma bir şey de olamaz.

Neyin gururunu yaşıyorsun? Silahsız çık bakalım o bufalonun karşısına da görelim zaferini.

Kimse kusura bakmasın; 100 bin yıl evvel avcılık insanoğlunun hayatta kalmasının yegane yolu olabilir ama bugün karın doyurmak için hiç de gerekli olmayan son derece vahşi bir boş zaman değerlendirme aktivitesi.

Birçok avcının kendini haklı göstermek için uydurduğu “doğanın dengesini koruyoruz” yalanına tezat olarak da avcılık, dünya çapında çeşitli hayvan türlerinin neslinin tükenmesine katkıda bulundu. Tazmanya kaplanı buna örnek.

Nesillerinin tükenmesi bir yana… Avcıların yaraladığı birçok hayvan acılar içinde yavaş yavaş ölüyor. Maine Avcılar Birliği’nin rakamlarına göre, yaylı tüfekle vurulan hayvanların yüzde 50’si yaralanıyor ama ölmüyor. Avcıların yaraladığı tilkilerin yüzde 20’si tekrar vuruluyor, yüzde 10’u kaçmayı başarsa da aç kalarak ölüyor. Her yıl 3 milyon yaralı ördek acı çekerek ölüyor.

Avcıların vurduğu geyiklerin yüzde 11’i iki ya da üç kez vurulduktan sonra ölüyor, hatta bazıları 15 dakika acılar içinde kıvranıyor.

Avcılık, hayvanların göç ve kış uykusu düzenlerini de bozuyor.

Avcıların neden olduğu stres, hayvanların kış aylarında hayatta kalmalarını sağlayan yağ ve enerjiyi depolamalarını engelleyerek yeme alışkanlıklarını bozuyor.

Eko-sistemin öyle narin bir dengesi var ki… Doğal avcılar en hasta canlıları öldürerek bu dengeyi ayakta tutuyor. Ancak avcılar, şöminelerin üzerine kimin kellesini asmak istiyorlarsa tüfekle onun peşinden gidiyor.

Bu nedenler bir yana… Benim aklım silahla insan ya da hayvan, herhangi bir canlının peşinden koşmayı, onu pusuya düşürüp kanlar içinde ölüşünü izlemeyi almıyor.

Kimin sözü hatırlamıyorum ama katılıyorum: “İnsanlığı seviyorum, insanları değil.” Bazen “Maymunlar Cehennemi” gerçek olsun istiyorum. Müstahak.

(…)

medyagundem.com 

MEDYAGUNDEM

alman

İstanbul’da provokatör Alman ajanı alarmı

Taksim’de bir Alman vatandaşı tuttuğu otel odasına düzenek kurarak, otelin penceresinden caddeye doğru siyasi içerikli …

gezi

Almanlardan Gezi Parkı’nın ortasında provokasyon bildirisi

Almanya merkezli “Zentrum für Politische Schönheit” isimli kuruluş Gezi Parkı’nda Türkiye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan aleyhine …

melis1

Hürriyet’in Melis’i terörle korkutuyor

Beşiktaş’taki saldırılar Türkiye’yi yasa boğarken, yurdun dört bir yanında vatandaşların teröre karşı tek yürek olduğu …

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir