Anasayfa / GENEL / Başlığı da Başbakan attı hastalıklı medyaya birşey bırakmadı!
basbakan-deik

Başlığı da Başbakan attı hastalıklı medyaya birşey bırakmadı!

Başbakan Erdoğan Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu’nda muhalefetin miadını doldurduğunu söyledi, ODTÜ’de öğrenci olaylarındaki gerçeği ortaya koydu, kuvvetler ayrılığında sözlerinin nasıl çarpıtıldığını anlattı.

Birilerinin umutsuzluk pompalayabileceğini, birilerinin karamsarlık yaymaya çalışabileceğini, felaket tellallarının, geçmişteki 10 yıl boyunca olduğu gibi gelecek 10 yıl içinde en iyi bildikleri işi yapmaya devam edebileceğini vurgulayan Erdoğan, konuşmasında paradan  sıfır atılmasını hatırlattı, ”Önümüzdeki 10 yıl boyunca da aşkımızı, şevkimizi kırmak için çabalayabilirler. Bunların hiç birine aldanmayacak, hiçbirine aldırmayacağız. 10 yıl önce ‘olmaz’ denilenler, 10 yıl önce hayal gibi, boş vaat gibi görülenler, bugün gerçeğe dönüştü. Enflasyonun tek hanelere düşürülmesi hayaldi. Düştü mü? Düştü, gerçek oldu, yüzde 6’lara kadar çektik. Yüzde 30’dan başladık. Bu ülke 3 haneli enflasyonu da gördü. ‘Paradan 6 sıfır atıyoruz’ dediğimde, köşelerinde yazı yazanlar, ‘Taksim Meydanı’nda anırırım’ diyenler vardı. Hani nerede, anırmadılar. 6 sıfırı attık.” dedi…

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin ekonomisi büyürken, bölgesel ve küresel etkinliği artarken, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) ve mensuplarının, ülkenin bu büyük vizyonuna çok ciddi katkılarda bulunduğunu belirterek, ”Bu, bizim umut ve heyecanımızı artırıyor” dedi.

Başbakan Erdoğan, Swissotel’de düzenlenen DEİK Olağan Genel Kurulu’nun açılışında yaptığı konuşmada, genel kurulun, hayırlara vesile olmasını diledi.

DEİK’in, 2012 yılında 749 farklı etkinlik gerçekleştirdiğini, kendisinin de bazı etkinliklere katılma fırsatı bulduğunu belirten Erdoğan, DEİK yöneticilerini tebrik etti.

Erdoğan, ”Türkiye ekonomisi büyürken, Türkiye’nin bölgesel ve küresel etkinliği artarken, DEİK’in ve DEİK mensuplarının Türkiye’nin bu büyük vizyonuna çok ciddi katkılarda bulunduğunu yakından takip etme fırsatı buldum. Bu, bizim umut ve heyecanımızı artırıyor” diye konuştu.

Başbakan Erdoğan, sadece bu yıl 11 ülkeyle Türkiye arasındaki vizeleri kaldırdıklarını, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının vizesiz gidebileceği ülke sayısını 64’e, sınırda vize alabildiği ülke sayısını 11’e yükselttiklerini hatırlatarak, şunları söyledi:

”Şu anda küresel finans krizi nedeniyle bir çok ülke yurt dışı temsilciliklerini kapatıyor, yurt dışı operasyonlarını askıya alıyor, bu yolla tasarruf sağlamaya çalışıyor. Böyle bir süreçte biz, yurt dışı temsilciliklerimizi çoğaltmaya ve güçlendirmeye devam ediyoruz. 2002 yılında Türkiye’nin dünya genelinde 93 büyükelçiliği vardı. Biz, 10 yılda 27 yeni büyükelçilik açtık ve toplam sayıyı 120’ye çıkardık. Afrika kıtasında sadece 12 büyükelçiliğimiz vardı. Bu sayıyı şimdi 34’e ulaştırıyoruz. 2002’de 163 olan dış temsilcilik sayımız, şu anda 204’e ulaştı. Bunu en kısa zamanda 231’e çıkaracak ve dünyanın en yaygın örgütlenmiş 5 ülkesinden biri olacağız. Bu yaygın örgütlenme içinde ekonomi özellikle öne çıkıyor. Sadece 2012 yılında 23 yeni merkezde ticaret müşavirlikleri tesis ettik. Ticaret müşavirlerimizin görev yaptığı merkez sayısı 2002’de 62 iken, rekor bir sayı 160’a ulaştı. 2002’de 84 müşavir görev yaparken, şu anda 238 müşavir bu merkezlerde görev yapıyor.”

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, hükümetin aktif politikaları çerçevesinde başta DEİK olmak üzere uluslararası iş kuruluşlarının dünyayı karış karış dolaştıklarını ve tüm dünyada iş imkanlarını kovaladıklarını ifade ederek, DEİK’in iş konseyi sayısının 109’a ulaştığını bildirdi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin 2023 hedeflerini tutturabilmesi daha ileri teknoloji ve ileri demokrasiyi yakalaması gerektiğini belirterek, ”Önümüzdeki 10 yıl boyunca bizim bu iki alana daha fazla yoğunlaşmamız ve daha fazla reformu gerçekleştirmemiz gerekiyor” dedi.

Başbakan Erdoğan, Swissotel’de düzenlenen Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Olağan Genel Kurulu’nun açılışında yaptığı konuşmada, Türkiye’nin büyüme rakamları ile kredi kullanım oranları, kredileri takibe düşme oranlarına bakıldığında, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının, uluslararası ekonomi çevrelerinin, yayınların, raporların tam tersini söylediğini belirtti.

Türkiye’ye komşu olan bir ülkeyle ilgili bir kredi kuruluşunun yaptığı değerlendirmeyi hatırlatan Erdoğan, ”Bir baktık ki, 6 basamak birden tırmanıyor. Bu nasıl olur? Hangi bilimsel alt yapıya uyuyor? Komşuyu 6 basamak birden hemen tırmandırıverdiler. Tabii bu bizim Temel’in fıkralarına benziyor; ‘Ha bu gördüğüm rüya değilse’. Bir anda 6 basamak” diye konuştu.

İstanbul’da bir kaç yıl önce kredi derecelendirme kuruluşlarının toplantılarına katıldığını anlatan Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, ”İdeolojik davranıyorsunuz. Türkiye tırmanıyor, siz batanları hala derecelendirmek suretiyle büyütüyorsunuz. Bununla dünyayı aldatamazsınız, batmaya aday ülkeler var” dediğini anımsattı.

Bu konuşmaya kulak asmayanların, Avrupa Birliği üyesi ülkeler batmaya başlayınca Türkiye’nin derecelerini arttırmaya başladığını ifade eden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

”Hala durum böyle. En önemlisi de sandık, muhalefetin tam tersini Türkiye’de söylüyor. Böyle muhalefet olmadı. Bu muhalefet tarzı, 10 yıl öncesinde kalmış, günü yakalayamamış, kendisini yenileyememiş bir muhalefet tarzıdır. Bu muhalefet tarzı milletle, halkla aynı dili, aynı söylemi yakalayamayan, aynı ufka bakamayan bir muhalefet tarzıdır.

Bizim 2023 hedeflerini tutturabilmemiz için iki alanda daha güçlenmemiz ve daha ileri standartları yakalayabilmemiz gerekiyor. İleri teknoloji ve ileri demokrasi. Önümüzdeki 10 yıl boyunca bizim bu iki alana daha fazla yoğunlaşmamız ve daha fazla reformu gerçekleştirmemiz gerekiyor. Biz ülke olarak da millet olarak da bunu başarabilecek hem demokraside hem teknolojide çok daha ileri standartları yakalayabilecek güce, potansiyele sahibiz. Geçmişte millet olarak bunu başardık, bugün de başarırız, Allah’ın izniyle başarıyoruz.”

ODTÜ’deki olaylar

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 4 gün önce yüzde 80 oranında yerli üretim olan ileri teknoloji bir gözlem uydusunun uzaya fırlatıldığını hatırlatarak, uydunun başarıyla yörüngeye oturduğunu, ilk sinyalleri gönderdiğini, ocak ayı içinde de ilk görüntülerin alınmaya başlanacağını söyledi.

Ankara’da bir üniversite içindeki TÜBİTAK Uzay Merkezi’nde bu organizasyonun yapıldığını anımsatan Erdoğan, şöyle konuştu:

”Türkiye için böyle tarihi bir anı büyük bir coşkuyla izlerken, yerleşke içinde ne yazık ki o malum muhalefet tarzı, o malum statüko kendisini gösterdi. Ne yazık ki, bizim oraya geleceğimizi bilen, duyan, maalesef bir kısmı o üniversitenin öğrencisi, büyük bir çoğunluğu farklı üniversitelerden gelen öğrenciler, bazılarının öğrencilikle de alakası yok, terör gruplarının içerisinde dolaşan takımlar… Üniversite kampüsünde, sırtlarındaki çantaların içinden molotoflardan tutunuz, taşlara varıncaya kadar… Bu arada üniversitenin kampüsü içinde araba lastikleri yakılmaya başlandı. Bu tablo karşısında polisle çatışmaya başladılar ve şiddete dayalı bir protesto gerçekleştirdiler.”

Medyada, Göktürk-2 Uydusu’ndan daha çok öğrencilerin şiddete dayalı protestolarının yer aldığını kaydeden Erdoğan, ”Hiç kimsenin bu öğrencilerin tarzını eleştirdiğini göremezsiniz. Hiç kimsenin ‘Yahu böyle öğrenci olur mu? Bu nasıl bir öğrenci? Bu nasıl bir rektör ve bu nasıl bir yönetim?’ demiyor. Niye? Burası bir üniversite ve burada yapılan ilk defa Türkiye uzaya bir uydusunu gönderiyor. Sen burada gerçekten kalite öğrenciler yetiştirdiysen burada olması gereken nedir yönetim?” diye konuştu.

”Biz de öğrencilik yaptık ama…”

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin ilk defa böyle bir heyecanı yaşadığını dile getirerek, ”Ülkenin en üst düzey yöneticileri bu organizasyonda bir araya geliyor. Onlar orada toplanıyorlar, araba lastikleri yakmak, taş, sopa, molotoflarla… Neymiş? Eleştiriymiş bu, protestoymuş. Bunu yapmışlar. Biz böyle protesto hakkına engel olamayız. Kusura bakmayın, biz de öğrencilik yaptık ama taşla sopayla öğrencilik yapmadık. Bu ülkede atılan her hayırlı adıma destek olan bir gençlik olarak yetiştik” ifadelerini kullandı.

Türkiye, bugüne kadar yaşamadıklarını yaşarken, kalkıp da bunu bir protesto olarak nitelemenin, bilimden de nasibini almadığını kaydeden Erdoğan, ”Bu hocalar öğrencilerini böyle yetiştiriyorsa ben diyorum ki, onlara da yazıklar olsun. Bir defa bir hocanın, öğrencisine ilme saygıyı öğretmesi lazım. İlmin ortaya koyduğu esere saygıyı öğretmesi lazım. Sen ideolojik olarak bunu yapabilen ekibi veya iktidarı kabul etmeyebilirsin ama gerçeğe de teslim olacaksın ve onu da takdir edeceksin. İşin aslı budur ama ne yazık ki bu heyecanı yaşayamayan bir muhalefetin demek ki oralarda uzantıları var” dedi.

Bu protestoları şirin göstermek, polisi şiddet yanlısı, protestocuları da masum göstermenin, demokratik ve vicdanlı bir tavır olmadığını belirten Erdoğan, muhalefetin de standartlarını yükseltmek, yenilemek, kendi özeleştirisini yapmak zorunda olduğunu ifade etti.

”Herkesin bizim gibi düşünmesini istemiyoruz”

Başbakan Erdoğan, herkesin, kendileri gibi düşünmesini istemediklerini, böyle bir istekte ve dayatmada asla bulunamayacaklarını söyledi.

İnsanların düşüncelerinin, yaşam tarzlarının, dünyaya, olaylara, sorunlara bakışlarının farklı olabileceğini ifade eden Erdoğan, demokrasiyi de ekonomiyi de siyaseti de zenginleştirenin bu farklılık olduğunu vurguladı.

Erdoğan, ”Bunu kabul ediyorum. Biz herkesin yaşam tarzına, fikrine, düşüncesine saygılıyız. Vatandaşımızın düşüncesini özgürce ifade edebilmesi için de 10 yıl boyunca tarihi nitelikte adımlar atmış bir iktidarız. Ama hiç kimsenin hakkı dahi olsa şiddete başvurma hakkı yoktur. Hiç kimsenin kendi özgürlüğünü savunurken, başkasının özgürlük alanına müdahale etme hakkı yoktur” diye konuştu.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ilk gençlik yıllarında siyasetle ilgilenmeye başladığı andan itibaren her türlü haksızlığa ve insanlık dışı muameleye maruz kaldıklarını ifade ederek, ”Okullarımıza gidemedik. Her aşamada önümüze engeller çıkardılar. Ama hiç bir zaman şiddeti, anarşiyi, terörü bir metot olarak benimsemedik. Bunu hiç bir zaman onaylamadık, meşru görmedik ve göstermedik. Uzun, sabırlı bir mücadele verdik. Anayasa’nın, yasaların çerçevesi içinde kaldık. Bu şekilde milletten teveccüh gördük, milletin takdirini kazandık. Milletten aldığımız yetki ve güçle bize yaşatılanların başkalarına yaşatılmaması için cesaretli adımlar attık ve atıyoruz” dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 2013 yılı bütçesinin, 319 kabul, 136 ret oyu ile geçtiğini belirterek, ”Bu çok enteresan… Muhalefetin toplam oyuna baktığınızda, 235 civarında. Yani olaya ciddi yaklaşmıyorlar. Bütçe gibi bu kadar önemli bir meselede, 319 kabul çıkıyor, bunun karşısında ortaya koydukları performans malum. Bu ülkede demokrasinin ne denli kimler tarafından hazmedilebildiğini, kimler tarafından yaşanabildiğini bu bütçe müzakereleri güzel bir şekilde ortaya koyuyor” dedi.

Başbakan Erdoğan, Swissotel’de düzenlenen Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Olağan Genel Kurulu’nun açılışında yaptığı konuşmada, Türkiye’nin 2012 ihracatının Aralık ayına kadar 139 milyar dolara ulaştığını, finans krizinde gösterdiği performansla tüm dünyada dikkatleri üzerine çeken, ilgiyle ve takdirle izlenen bir ülke konumunda olduğunu söyledi.

TBMM’deki bütçe görüşmelerine değinen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

”Bakınız 10 Aralık’ta, TBMM’de 2013 yılı bütçe müzakereleri başladı ve 20 Aralık’ta bütçenin tümü üzerindeki görüşmelerin ardından oylama yapıldı. 2013 yılı bütçesi, 319 kabul, 136 ret oyu ile geçti. Bu çok enteresan… Muhalefetin toplam oyuna baktığınızda, 235 civarında. Böyle olmasına rağmen ortaya koydukları performans ortada. Yani olaya ciddi yaklaşmıyorlar. Bütçe gibi bu kadar önemli bir meselede, 319 kabul çıkıyor, bunun karşısında ortaya koydukları performans malum. Bu ülkede demokrasinin ne denli kimler tarafından hazmedilebildiğini, kimler tarafından yaşanabildiğini bu bütçe müzakereleri güzel bir şekilde ortaya koyuyor.”

Bütçe görüşmeleri

Başbakan Erdoğan, TBMM Genel Kurulu’nda 11 gün boyunca ekonomi konuşulduğunu ve muhalefetin eleştirilerine gerekli cevapları verdiklerini ifade ederek, şöyle devam etti:

”Ortada çok daha farklı çarpıcı, farklı bir fotoğraf var. Meclis’te teşekkür konuşmamda da bunu ifade ettim. 10 Aralık’ta muhalefet partilerinin 3 genel başkanı, 3 temsilcisi çıktılar 1’er saat boyunca Türkiye ekonomisini eleştirdiler, karamsar bir tablo çizdiler. Aynı zamanda son derece umutsuz bir tablo çizdiler. Ama aynı gün İMKB, tarihinin en yüksek seviyesine ulaştı ve 76 bin 954 puanla rekor kırdı. Geçtiğimiz hafta içinde de bütçe görüşmeleri devam ederken, endeks, 78 binlere kadar yükseldi. Şimdi yani bir tarafta bu karamsar tablo, öbür tarafta İMKB’deki tablo. Biz şimdi hangisine inanacağız? Onlar bu tablolardan rahatsız oluyorlar. Diyorlar ki, bu tabloların bu ülkenin kendisine faydası yok. Bu milletin kendisine faydası yok. Nereye faydası var? Diyorlar ki, buradaki bir kaç tane işte, dışarıdan gelen veya şunlara bunlara faydası var. Kardeşim, bu istihdamlar nerede oluyor? Bu işletmelerin değeri nasıl yükseliyor? Bunların değerleri orada kıymet buluyor? Bu istihdam onlar vasıtasıyla sağlanıyor. Siz dünya piyasalarında bir itibar görüyorsanız, böyle bu itibarı görüyorsunuz.”

Bütçe görüşmelerinin son gününde ”muhalefet tarafından çizilen tüm olumsuz tabloya rağmen”, Merkez Bankası’nın döviz rezervinin 120 milyar 586 milyon dolarla tarihinin en yüksek seviyesine çıktığını hatırlatan Erdoğan, ”Göreve geldiğimizde, 10 yıl önce Merkez Bankamızın döviz rezervi 27,5 milyar dolardı. 27,5 milyar dolardan şu anda 121 milyar dolara dayandık” dedi.

Bununla herkesin iftihar etmesi gerektiğini dile getiren Erdoğan, ”Bu, bizim milli bankamız. Bütün ekonomiyi takip eden, kontrol eden… Burası güçlüyse, burası zenginse, sen de güçlüsün, sen de zenginsin. O zaman kalkar dünyaya gerekli resti yeri geldiğinde çekersin. Aksi takdirde çekemezsin. Öbür tarafa bakıyoruz, IMF diyoruz, 23,5 milyar dolarla bize devrettiniz. Siz devrettiniz. Ancak biz bunu aldık, şu anda 890 milyon dolar borca indirdik. Mayıs ayında da sıfırlıyoruz. Burada bir şey daha oldu. Şimdi IMF bizden borç istiyor ve müzakereler yapılıyor, 5 milyar dolar borç vereceğiz. Yani, Türkiye alan el olmaktan çıkıyor, veren el oluyor” ifadelerini kullandı.

”Oylarımız üzerine çıkıyor”

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 1 Ocak’tan itibaren 2012’nin verilerinin ortaya çıkacağını belirterek, ”Orada da göreceksiniz, küresel finans krizine rağmen Türkiye, her alanda rekorlar kaydederek yolunda ilerlemeye devam ediyor, devam edecek” dedi.

Ekonomi politikalarının defalarca test edildiğini kaydeden Erdoğan, küresel krizlerden alınlarının akıyla çıktıklarını, Türkiye içindeki yapay krizlerden başarıyla sıyrıldıklarını söyledi.

Erdoğan, ”3 genel ve 2 yerel seçim, 2 de halk oylamasından ekonomimiz aynı şekilde başarıyla çıktı. Bizim Türkiye’de alışkanlıklarımız vardır. Seçim dönemleri Türkiye’de hep ekonominin sıkıntıya girdiği dönemler olmuştur. Ancak şimdi hiç böyle bir şey yok. Çünkü biz mali disiplinden hiç bir zaman taviz vermedik. Aynı şekilde yolumuza devam ettik” diye konuştu.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, tüm karalama kampanyalarına rağmen ekonominin istikrarla büyümeye ve rekorlar kaydetmeye devam ettiğini ifade ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

”Biz 12 Haziran seçimlerinde, Türkiye’de her iki seçmenden birinin oyunu aldık. Yaptırdığımız anketlerde ekonomi politikalarımıza güvenin hamdolsun arttığını görüyoruz ve oylarımız daha da onun üzerine çıkıyor. Tüm bu gelişmelerine rağmen, milletimizin bu teveccühüne rağmen, Türkiye’nin ekonomideki uluslararası başarısına rağmen, muhalefetin hala o bildik söylemle, karamsar tablolar çizmesi, izahı mümkün bir durum değildir ve olamaz.

Ülkenin gelişmesinden, kalkınmasından bir rahatsızlık var. Sıkıntı burada. Muhalefete bakarsanız, işçi, memur, çiftçi, esnaf, sanayici hepsi kan ağlıyor, hepsinin durumu çok kötü, hepsinin durumu felaket. Göreve geldik, kamu bankalarının borçlarını biz ödedik. Yaklaşık 111 milyar dolar. Çok daha ilginci, işçi ve memurun zorunlu tasarruf adı altında onlardan kesilen paraları vardı.

Bunun da toplam değeri, göreve geldiğimizde, 13 katrilyon liraydı. Onun faizleriyle bugüne hesaplayacak olursanız, bunu dolarla ancak izah edersiniz, 13,5 milyar dolara tekabül eder, bugün itibariyle. Onu da biz hemen oturduk, konuştuk, takır takır ödedik. Bitmedi, daha var. ‘Konut edindirme yardımı’ adı altında yine işçiden, memurdan para topladılar.

Zavallı benim işçi kardeşim, memurum, parasının akıbetini bilmiyordu. Devlet bunu öder mi, ödemez mi, umudunu kesmişti. Bunu da biz ödedik. Hala ödemeye devam ediyoruz. Çünkü bazıları makbuzlarını bulamıyor, bulup getirdikçe, bizler de arşivlerden çıkardıkça onları da ödüyoruz. Şimdi, işçinin, memurun yanında kim? Çiftçiye desteği veren, en büyük ölçüde bizim iktidarımız. İhracat rakamlarına bakın, tam tersini söylüyor onların iddialarının. Şu anda büyüme rakamları, onları tamamiyle yalanlıyor. Hepsi ortada.”

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, anamuhalefet partisi CHP’nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun kendilerine ”siyasete giriş dersi” vermeye kalktığını, ancak kendisinin sürekli o dersten bütünlemeye kaldığını ifade ederek, ”Ama biz, 40 yıldır bu siyasetin içindeyiz. Hem teorik olarak içindeyiz hem pratik olarak içindeyiz. Biz kuvvetler ayrılığını çok çok iyi biliriz” dedi.

Erdoğan, Swissotel’de düzenlenen Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Olağan Genel Kurulu’nun açılışında yaptığı konuşmada, Şeb-i Arus merasimi vesilesiyle gittiği Konya’da, Konya Ticaret Odası ve Konya Sanayi Odası tarafından düzenlenen ödül töreninde iş adamlarıyla bir araya geldiğini, 10 yıllık süreç içinde bürokratik oligarşinin getirdiği engelleri örneklerle anlattığını hatırlattı.

Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

”Bu kuvvetler ayrılığı denilen olay var ya, işte o geliyor sizin önünüze bir engel olarak dikiliyor. Bizim bu ifadelerimizi aldılar, önüne, arkasına bakmadan, hangi bağlamda, nasıl kullandığımı görmeden bir haftadır bunun üzerinde bir fırtına kopardılar. Dün akşam iki televizyon kanalının müşterek yaptığı canlı yayında da açıkladım. İşte bakın, bu da, muhalefetin ve medyanın eski hastalıklarından.

Geçmişte bunu hemen her siyasetçiye yaptılar. Bir konuşmanın, bir cümlenin içinden cımbızla çektikleri ifadeyi aldılar, son derece art niyetli şekilde bu ifadeler üzerinden senaryolar ürettiler. Şimdi anamuhalefet partisinin Genel Başkanı çıkıyor, kendince bize siyasete giriş dersi vermeye kalkıyor. Malum kendisi sürekli o derste takılıp kaldı, sürekli bütünlemeye kalıyor, siyasete giriş dersinden bir türlü geçer not alamıyor.

Ama biz, 40 yıldır bu siyasetin içindeyiz. 40 yıl. Hem teorik olarak içindeyiz hem pratik olarak içindeyiz. Biz kuvvetler ayrılığını çok çok iyi biliriz. Üstelik biz, kuvvetler ayrılığını, onların bildiği gibi değil, bir demokraside olması gerektiği şekilde biliriz. Zira anamuhalefetin zihniyet itibariyle geçmişini karıştırdığınızda, onlar kuvvetler ayrılığını savunan bir zihniyet değil, onlar kuvvetler birliğini savunmuşlardır bu ülkede çok partili döneme kadar.”

”Yasamayı bir erk olarak kabul etmiyorlar”

Başbakan Erdoğan, geçen günlerde bir genel başkan yardımcısının güzel bir tespitte bulunarak, ”Onlar, 1960 askeri müdahalesinden beri, kuvvetler ayrılığı denildiğinde, bir şey anlıyor. Hava Kuvvetleri, Kara Kuvvetleri, Deniz Kuvvetleri anlarlar” dediğini anlattı.

Anamuhalefet partisinin yasamayı bir erk, bir kuvvet olarak kabul etmediğini ifade eden Erdoğan, ”Zira 1960’ta da, bugün senei devriyesi Menderes ile ilgili olarak, onlar 28 Şubat’ta da yasamaya müdahale etmek suretiyle alkış tuttular, çanak tuttular. Yürütmeyi bir erk, bir kuvvet olarak kabul etmezler, zira, merhum Adnan Menderes ve arkadaşları idam edilirken, bunlar ellerini ovuşturdular, sessiz, tepkisiz kaldılar. Yargıyı da bunlar bir erk, bir kuvvet olarak kabul etmediler, yıllarca yargıyı, kendi arka bahçeleri, kendi yedekleri olarak gördüler. Bunun bedelini ödeyenlerden bir tanesi de benim. Biz bunları çok iyi tanırız, çok iyi biliriz” ifadelerini kullandı.

Kuvvetler ayrılığı

Başbakan Erdoğan, kuvvetler ayrılığı denilip, sivil ve askeri bürokrasinin bu kuvvetlere tahakküm kurmasına karşı çıktıklarını anlatarak, şunları kaydetti:

”Biz, kuvvetler ayrılığı denilip, yargının yasama ve yürütmeye tahakküm etmesine karşı çıktık. Biz, yıllar boyunca, kuvvetler ayrılığı denilip, yürütmenin yargının yedeğine girmesine ya da yargıyı yedeğine almasına karşı çıktık. Sadece şu 10 yıl içinde, hem biz hem de sizler, siz iş adamları, kuvvetler ayrılığının tam anlamıyla işlemiyor olmasının çok ağır bedelini ödedik, ödediniz. Bana şikayete gelen sizlersiniz. ‘Şurada şöyle engelleniyoruz, burada şöyle engelleniyoruz’ diye.

TÜPRAŞ’ın, TEKEL’in, Şeker Fabrikaları’nın, limanların özelleştirilmesinde yargı devreye girdi, kimi zaman iptal, kimi zaman geciktirmek suretiyle ağır bedeller ödetti. Galataport ihalesinde, aynı şekilde yargı devreye girdi, yerindelik denetimiyle yürütmenin alanına müdahale etti.

Cumhurbaşkanlığı seçiminde, Anayasa değişikliğinde aynı şekilde yargının yasamaya müdahalesine şahit olduk. Yıllar yılı cumhurbaşkanlığı seçimi, birinci ve ikinci turda Meclis’te yeterli çoğunluk alınamazsa ondan sonra en fazla oyu alan Cumhurbaşkanı seçilirdi. Ama bunlar buna da ‘olmaz’ dedi. ‘Ne olacak?’ dedik. ‘Halka gideceğiz’. ‘Peki’ dedik. Bunu da kabul ettik. Halka gidilmesine yönelik olarak şimdi aynı zihniyet ‘Halkla olmaz, tekrar Meclis’te seçim yapalım’ diyor. Yaklaşıyor ya cumhurbaşkanlığı seçimi.”

Anayasa değişikliğinin 411’le Meclis’ten geçtiğini ancak Anayasa Mahkemesi’nin ona da müdahale ettiğini kaydeden Erdoğan, ”Yargı, denetim hakkına sahiptir. Hangi açıdan? İdari noktada uygun mu, var mı yok mu? Ama siz her şey yerindeyse, hakikaten hukuka uygunsa kalkıp da bunu yok farz edemezsiniz. Ama onlar bunu yapıyor. Bütün bu süreçlerde susan, tepkisiz kalan, onaylayan, hatta Danıştay’ın, Anayasa Mahkemesi’nin bahçesine çadır kuran, orada sürekli nöbet tutan muhalefet, bugün bize kuvvetler ayrılığı dersi vermeye kalkışıyor” diye konuştu.

”Böyle bir anlayış bize demokrasi dersi veremez”

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, anamuhalefet partisinin, demokrasi ve sivilleşme adına, bugüne kadar attığı ilk ve tek adımın, ”Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganını, ”Mustafa Kemal’in yurttaşlarıyız” şeklinde değiştirmek olduğunu ifade ederek, ”Sivilleşme adına geldikleri nokta bu. Eskiden ‘askeriyiz’ diyorlardı, şimdi ‘yurttaşıyız’ diyorlar. Sivilleşme de demokratikleşme de bunların anlayışında yok. Böyle bir anlayış bize demokrasi dersi veremez” değerlendirmesinde bulundu.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 10 yıl önce ”olmaz” denilenlerin, hayal ve boş vaat gibi görülenlerin bugün gerçeğe dönüştüğünü belirterek, ”Enflasyonun tek hanelere düşürülmesi hayaldi. Düştü mü? Düştü, gerçek oldu, yüzde 6’lara kadar çektik” dedi.

Başbakan Erdoğan, Swissotel’de düzenlenen Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Olağan Genel Kurulu’nun açılışında yaptığı konuşmada, 9 gün sonra 2013 yılına girileceğini anımsatarak, 2013 yılıyla birlikte artık 10 yıl kalan 2023 için de geri sayıma başlayacaklarını belirtti.

Önlerinde zorlu, çok çalışmayı, üretmeyi ve gayret göstermeyi gerektiren bir 10 yıl bulunduğunu belirten Erdoğan, bu 10 yıl içinde tek bir saniyeyi dahi boşa harcamadan, israf etmeden, hedeflere kilitlenmiş şekilde, kararlılıkla yürünmesi gerektiğini dile getirdi.

Birilerinin umutsuzluk pompalayabileceğini, birilerinin karamsarlık yaymaya çalışabileceğini, felaket tellallarının, geçmişteki 10 yıl boyunca olduğu gibi gelecek 10 yıl içinde en iyi bildikleri işi yapmaya devam edebileceğini vurgulayan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

”Önümüzdeki 10 yıl boyunca da aşkımızı, şevkimizi kırmak için çabalayabilirler. Bunların hiç birine aldanmayacak, hiçbirine aldırmayacağız. 10 yıl önce ‘olmaz’ denilenler, 10 yıl önce hayal gibi, boş vaat gibi görülenler, bugün gerçeğe dönüştü. Enflasyonun tek hanelere düşürülmesi hayaldi. Düştü mü? Düştü, gerçek oldu, yüzde 6’lara kadar çektik. Yüzde 30’dan başladık. Bu ülke 3 haneli enflasyonu da gördü. ‘Paradan 6 sıfır atıyoruz’ dediğimde, köşelerinde yazı yazanlar, ‘Taksim Meydanı’nda anırırım’ diyenler vardı. Hani nerede, anırmadılar. 6 sıfırı attık.”

Başbakan Erdoğan, ”enflasyon patlar” denildiğini ama patlamadığını, enflasyonun tam aksine planladıkları gibi yüzde 6’ya düştüğünü belirterek, şunları kaydetti:

”100 milyar dolar ihracat hayaldi, bugün biz 150 milyar dolara yürüyoruz. ‘1 trilyon lira milli gelir hayal’ dediler. Şu anda 1 trilyon 200 milyar lirayı aştık. ’10 bin dolar kişi başı milli gelir hayal’ dediler, şimdi 10 bin 500, 10 bin 600 doları kişi başı yakaladık. Nice hayali gerçeğe dönüştürdük, nice çözülmez sorunu çözdük, çözüm yoluna koyduk.

Bu ülke, yüzde yüz yerli otomobilini, uçak motorunu, tank motorunu yapacak. İnşallah uzun menzilli savunma sanayinde füzelerini yapacak. Ben bunu, içinde yaşayarak görüyorum. Birilerinden nasihat alarak, oyalanmaya devam edemeyiz. Bizim yapacak çok işimiz var. Bize bu noktada güç katanlar olursa el ele veririz, yola devam ederiz ama bize engel, bariyer koymak isteyen olursa onları hiç kale almayız.”

”Hava şartlarına göre bu tür sıkıntılar olur”

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Boğaz’dan Haliç’e suyu tünellerle getirdiklerini, belki bir çok kişinin bundan haberi olmadığını ifade ederek, çünkü televizyonların, gazetelerin bunlardan bahsetmediğini söyledi.

Haliç’i temizleyeceklerini söylediğinde kendisiyle dalga geçildiğini anlatan Erdoğan, şöyle konuştu:

”Hocalarla görüştüm, ne yapabileceğimizi sordum. Hocalarımızdan biri ‘Haliç’i toprakla doldurmamız lazım. Çünkü burayı boşaltırsanız, buradan bu çamurlar alınırsa, Haliç’in iki yakası birbirine girer. Çünkü bu çamur bunu durduruyor’ dedi. Daha sonra yurt dışına uzandık. Oradan getirdiğimiz heyetlerle çalıştık. Haliç’i temizleyeceklerini söylediler. Müşterek bir çalışmayla 2,5 milyar metreküp çamur çıkarttık.

Alibeyeköy’de bir taş ocağı boşalmıştı, oraya adeta petrol nakleder gibi sıvılaştırmış çamuru naklettik. Orada adeta bir sanayi harikası oluşturmak suretiyle o taş ocağını o çamurla doldurduk. Orada 650 bin metrekare bir alan kazandık. Şimdi orada adeta Orlando’daki gibi bir Disneyland yapılıyor. 23 Nisan’da Türkiye bunu kazanıyor. Kılıç kuşananın, at binenindir. Bu işe inanmak şart, inanacaksın.”

Haliç’in kenarında doğup büyüdüğünü, Haliç’in kokusunun çilesini çektiğini ifade eden Erdoğan, şimdi ise Haliç’te 48 çeşit balık bulunduğunu ve üremeye başladıklarını söyledi.

Başbakan Erdoğan, yaptıkları bu önemli projeleri kimsenin söylemediğini, göstermediğini kaydederek, ”Bu ülkede zaten kimse bu tür hayır işlerini göstermez. Bizim medyayla derdimiz bu. Şimdi yarın başlık şudur; ‘Yine medyaya çattı’. Biz nereden nereye gidiyoruz millet duysun, bizim derdimiz bu. Milletin bunu bilme hakkı var.

Senin de görevin bunu duyurmaktır. Ama bu ülkenin faydasına olan dünya güzeli İstanbul’umuzun güzelliklerini dünyaya duyurma görevin var. Ama şöyle bir gün karda, kışta bir gün sıkıntı olsa bas bas bağırıyorsunuz. ‘Trafik şöyle tıkandı, böyle tıkandı’ diyorsunuz. Amerika’sında da Avrupa’sında da bunu görürsün. Her yerde bu olağan bir şey. Hava şartlarına göre bu tür sıkıntılar zaman zaman olur” değerlendirmesinde bulundu.

”Lafla bu işler olmuyor”

Kanal İstanbul Projesi’ni de hayata geçireceklerini, ardından seneye asgari 100 bin kapasiteli havalimanı inşaatına da başlayacaklarını aktaran Erdoğan, 3. Köprü Projesi’nin başlayacağını, 29 Ekim 2013’de Tüp Geçit’i, 2015 yılında Çift Katlı Lastik Geçişli Tüp Geçit’i açacaklarını söyledi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin bu projelerle büyüdüğünü belirterek, ”Türkiye’ye gelen devlet ve hükümet başkanları ve misafirlere Dolmabahçe’deki ofisimden buraları gösterdiğim zaman dudakları uçuklayarak ülkelerine dönüyor. Türkiye dünyadaki yerini böyle alıyor. Lafla bu işler olmuyor. İcraat görüldüğü zaman oluyor. Gelecekteki 10 yıl boyunca da birlik içinde, dayanışma içinde, kardeşlik içinde Türkiye’yi büyüteceğiz” dedi.

DEİK’e, DEİK’in her bir mensubuna, yöneticisine, son 10 yılda başardıklarından dolayı teşekkür eden Erdoğan, ”Dayanışma içinde olun. Birbirinizi sevin, sevilelim. Dünya kimseye kalmaz. Sizin buradaki dayanışmanız, yurt içinde ve dışında eminim ki dünyada farklı bir yere oturacaktır” ifadelerini kullandı.

MEDYAGUNDEM

deik-erd

Dertleri kuzey Suriye’de yeni devlet kurmak

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, DEİK Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, “Dertleri Kuzey Suriye’de yeni devlet kurmak, …

baransu-dinleme

Bu videoyu iyi saklayın; işte paralellerin Başbakan’ı dinlediklerinin 3 yıl önceki itirafı!

MEDYAGUNDEM.COM- Artık kesin… Cumhurbaşkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı yıllarca dinleyen Gülen örgütü 17-25 Aralık …

kripto

İşte kripto ihanetinin raporu!

Paralel yapının kriptolu ihanetinin boyutları bilirkişi raporuyla kanıtlandı. 76 kriptolu telefon 304 kez dinlendi. Başbakan’ın …

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir