Anasayfa / GENEL / ABD ve Rusya Suriye’de savaş suçu mu işliyor?
mcgurk1

ABD ve Rusya Suriye’de savaş suçu mu işliyor?

SETA’nın “PKK’nın Kuzey Suriye Örgütlenmesi: PYD-YPG” başlıklı raporunda, PKK’nın Suriye kolu PYD’nin ele geçirdiği bölgelerde güttüğü tehcir siyasetiyle savaş suçlarına imza attığı belirtildi. SETA’nın bu analizi akla PYD’yi destekleyen ABD ve Rusya’nın da savaş suçu işlediği ihtimalini getirdi.


Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfının (SETA), “PKK’nın Kuzey Suriye Örgütlenmesi: PYD-YPG” başlıklı raporunda, PKK’nın Suriye kolu PYD’nin ele geçirdiği bölgelerde güttüğü tehcir siyasetiyle savaş suçlarına imza attığı belirtildi.

Raporda, terör örgütü PYD’nin kuruluşundan, PKK ve Esed rejimi ile bağlarına kadar birçok süreç analiz edilerek örgütün çalışma şekli anlatıldı. Raporda, PKK’nın Suriye kolu PYD’nin 2011’de başlayan Suriye devriminden yararlanmak amacıyla, karşılıklı çıkar gözeterek, Esed rejimiyle birlikte hareket etmek istediği kaydedildi.

Raporda, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) kontrolünde olan bölgelerle, Rebia-Sincar üzerinden Irak-Suriye sınır hattının ve Türkiye-Suriye sınırını oluşturması nedeniyle, Suriye’nin kuzeyinin jeopolitik açıdan önemli olduğuna işaret edildi.

Kürtlerin çoğunlukta olduğu Suriye’nin kuzeydoğusunda ise önemli petrol yatakları bulunduğu belirtilen raporda, kritik bir coğrafyada yaşamalarına rağmen Suriye’deki Kürtlerin en büyük azınlığı oluşturmaları ve hak talepleri nedeniyle Esed rejimi tarafından tehdit olarak görüldükleri vurgulandı.

Esed rejiminin PKK’yı Türkiye’ye karşı destekleyerek, örgütün yardımı ile Suriye Kürtlerini rejim için tehdit olmaktan çıkarmaya çalıştığı savunulan raporda, rejimin kendi Kürt sorununu Türkiye’ye ihraç etmeye çalıştığı ifade edildi.

Suriye Kürtleri üzerindeki etkisini artıran, PKK’nın Suriye kolu olarak PYD’nin 2003 yılında Demokratik Birlik Partisi adıyla kurulduğu ve 2011’den sonra Suriye’nin kuzeyinde etkinlik elde eden en önemli aktörlerden biri haline geldiği vurgulanan raporda, PYD’nin PKK ile bağlantısına ilişkin şu ifadeler yer alıyor:

“Bu örgüt 2003 yılında kurulmuş olsa da tarihi, PKK’nın Suriye’de faaliyetlerine başladığı 1980’lerin ilk yıllarına kadar uzanmaktadır. Örgütün liderliğini 2003-2010 yılları arasında Fuat Ömer yapmıştır. PYD örgütlenmesi Esed rejimi tarafından hoş karşılanmamış ve bu yapıya yönelik tutuklamalar gerçekleştirilmiştir. O süreçte yüzlerce PYD üyesinin tutuklandığı değerlendirilmektedir. Salih Müslim’in de dahil olduğu birçok lider, Kuzey Irak’a kaçmak zorunda kalmış ve Kandil bölgesinde konuşlanmışlardır.”

PYD-Esed rejimi bağlantısı

2011 yılı boyunca merkezi Kamışlı olan PYD’nin Afrin, Ayn el-Arab ve Haseke bölgelerinde etkili şekilde örgütlendiğine işaret edilen raporda, PYD’nin silahlı militan sayısını artırmasını ve idari yapılar oluşturmasını, Suriye devriminin yol açtığı kaosta Esed rejiminin örgüte destek vermesinin ve PKK/KCK örgütünün ülkenin kuzeyinde PYD adı altında hızla örgütlenmesini kolaylaştırdığı belirtildi.

Esed rejiminin geçmişte tutuklayıp serbest bıraktığı ve ülkeye girişini yasakladığı PYD lideri Salih Müslim’i Suriye’ye davet ettiği ve hapishanelerdeki PYD mensuplarını serbest bıraktığı hatırlatılan raporda, şu ifadeler yer aldı:

“Bu dönemde PYD, ülkenin kuzeyindeki diğer Kürt siyasi oluşumların aksine Esed rejimi lehine bir tutum geliştirmiş, Muhaberat ve Şebbiha güçleri ile birlikte hareket etmeye başlamıştır. Esed rejimine bağlı güçler Kürt bölgelerinden çekilerek bu bölgeleri PYD ve ona bağlı silahlı yapılanma olan YPG’ye bırakmıştır.”

“Suriye’nin kuzeyinde silahlı devlet dışı bir aktör”

PYD’nin, Esed rejimiyle askeri angajman kurduğuna ve PKK’nın verdiği destekle YPG güçlerini oluşturduğuna dikkat çekilen raporda, örgütün daha önce muhaliflerin safında yer alan Kürtleri tahakkümü altına alarak Türkiye-Suriye sınır hattında bazı bölgeleri kontrolü
altına alıp buralarda kanton ilan ettiği belirtildi.

Raporda, PYD’nin, “Suriye’nin kuzeyinde etki alanı oluşturan ‘silahlı devlet dışı bir aktör’ konumuna geldiği” vurgulandı.

PYD’nin örgütsel yapısına ve yerel yönetimine değinilen raporda, örgütün kantonlarda PKK’nın Türkiye’de uygulamak için teorik altyapısını oluşturduğu öz yönetim modelini uyguladığına dikkat çekildi.

Raporda, PYD’nin, başta muhalif Kürtler olmak üzere bölgede mutlak otorite tesis etmeye çalışarak kendisi dışında hiçbir unsura yaşam hakkı vermeyen bir siyaset yürüttüğü kaydedildi.

Suriye’nin kuzeyindeki gelişmeler ışığında PYD’nin faaliyetlerinin değerlendirildiği raporda, örgütün, DAEŞ’in Suriye’deki varlığından istifade ederek, ABD’nin DAEŞ’e karşı verdiği mücadelede kendini kullanışlı bir aktör olarak sunduğuna ve bu yolla, sahip olduğu kantonları birleştirme çabasına girdiğine işaret edildi.

PYD’nin, ABD ile kurduğu ilişkinin benzerini Rusya ile de kurmaya yönelik adımlar attığı vurgulanan raporda, şu ifadeler yer aldı:

PYD, bölgeye dair ihtiraslarını gerçekleştirebilmek adına Esed rejimi, ABD ve Rusya ile taktik ilişkiler içerisine girerek Kuzey Suriye’de Arap ve Türkmenlerin yaşadığı bölgeleri de kontrol altına almaya çalışmakta ve Akdenize kadar inebilecek bir kuşak oluşturma hedefiyle hareket etmektedir. Ele geçirdiği bölgelerde tehcir siyaseti güderek savaş suçlarına imza atmaktan çekinmemektedir. PKK’nın Türkiye’de çatışmazlık ortamına son vermesinin ardından, Türkiye’ye yönelik hasmane bir tutum içerisinde olmuş, PKK ve ilişkili diğer örgütler için bir üs işlevi görmeye başlamıştır.”

PYD’nin zayıf noktaları

PYD’nin merkez üssü olan Cezire ve Haseke’nin bir kısmını Esed güçleriyle paylaşmaya devam ettiği belirtildiği raporda, bu noktalarda Şammar aşireti başta olmak üzere yoğun Arap nüfusu olduğu aktarılıyor.

Afrin, Ayn-el Arap ve Cezire’de PYD’nin baskıcı siyasetine karşı muhalif Kürtlerin oluşturduğu ciddi siyasi hareketlerin olduğuna işaret edilen raporda, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’ndeki (IKBY) Kürdistan Demokrat Partisi’nin (KDP) desteğiyle, Türkiye-Suriye sınır hattında bazı bölgeleri kontrolü altına alıp buralarda kanton ilan eden, PYD’ye muhalif Kürtlerden oluşturulmuş bir peşmerge birliği bulunduğu belirtiyor.

PYD’nin askeri yetersizliğine dikkat çekilen raporda, örgütün zorunlu askerlik uygulamasına ve çocuk savaşçılara yöneldiği ve oluşturduğu YPG güçlerinin çoğunun savaş tecrübesi olmayan, az eğitimli, 16-20 yaş arası gençler olduğu belirtildi.

PYD’nin Esed rejimi, ABD ve Rusya ile kurduğu karşılıklı çıkar ilişkisinin ne kadar devam edeceğine dair ciddi soru işaretleri olduğu savunulan raporda, “Suriye’de yaşanan kaos ve vekalet savaşında kendini büyük güçlere kullanışlı bir araç olarak sunarak kazanım elde etme stratejisi sürdürülebilir görülmemektedir” ifadesi yer aldı.

Raporda, Esed rejimi ve YPG arasındaki ticari faaliyetleri gösteren belgelere ve PYD’nin iç tüzüğüne de yer verildi.

MEDYAGUNDEM

yunan

Krizin altından ABD çıktı

3 Temmuz 2017’de, Türk bandıralı ticaret gemisine Yunan Sahil Güvenlik botundan ateş açılmış, Yunan tarafı …

ypg

ABD’den teröristlere yeni isim

Terör örgütü YPG’ye ‘isim değiştirme’ tavsiyesinde bulunduklarını belirten ABD Özel Kuvvetler Komutanı Orgeneral Thomas, YPG’nin …

kk2

KK ile PKK aynı yalanı söylüyor

PKK elebaşısı Mustafa Karasu ile Kılıçdaroğlu aynı ağızdan konuşarak 15 Temmuz’u değil, OHAL’in ilan edildiği …

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir