Anasayfa / GENEL / Yaşam haklarına medya eliyle nasıl tecavüz edildiğinin tarihi!
hayat-medya

Yaşam haklarına medya eliyle nasıl tecavüz edildiğinin tarihi!

Türkiye’de hayat tarzına yasal koruma Demokratikleşme Paketi’yle gerçekleşti. Öğrenci evi düzenlemesi ile başlayan tartışmalar ise geçmişte yaşanan müdahaleleri akla getirdi. Başörtülülere, Kürtler’e, azınlıklara yapılan dayatmalar, Cumhuriyet tarihinde büyük yer tutuyor.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın üniversiteli öğrencilerin kaldığı özel yurtlara düzenleme getirileceği açıklamasından sonra başlatılan “özel yaşama müdahale ediliyor” tartışması, resmi ideoloji dışında kalan kesimlere, suikastlere kadar varan uygulananları gündeme getirdi. Başörtülü kadınların mesken dokunulmazlığı milletvekili olmalarına bakılmaksızın ihlal edildi. Kürtçe’nin konuşulması yasaklanırken, Ermenilere yönelik nefret söylemi gazete manşetlerini süsledi. Türkiye son 10 yılda atılan adımlarla bu tür uygulamalardan kurtulurken Başbakan Erdoğan’ın son açıkladığı Demokratikleşme Paketi’yle de hayat tarzına güvence ve yasal koruma getirildi.

 ATATÜRKÇÜLÜK ŞART

Antalya’daki Feyziefe Sitesi’nin girişine “Atatürkçü Laik Demokratik İnsanların Yaşadığı Sitedir” şeklinde büyük boyutta pano asıldı. Site yönetimi muhafazakar insanların siteye yerleşmesini yönetim kararıyla engelledi.

‘HEPSİ NAMAZ KILIYOR’

Okul çıkışı namaz kılan öğrenciler Uğur Dündar’ın sunduğu ana haber bülteninde suçlu gibi gösterildi. Öğrenciler dakikalar boyu ekranda döndürülerek, olay, dehşet verici bir tablo olarak sunuldu.

 NAMAZ SUÇ SAYILDI

Anasol-M hükümeti tarafından kurulan “Başbakanlık Takip Kurulu” kamu personelinin yaşam biçimine yönelik İnceleme Raporları hazırladı. Bu raporlarda namaz bile suç unsuru gibi görülerek kayıtlara girdi. Köylere kadar yayılan çalışmalarda tesettürlü olan ve sağlık ocağında namaz kılan hemşirelere cezalar verildi.

KAVAKÇI’NIN EVİ BASILDI

Başörtülü olarak Yüksek Seçim Kurulu’na başvurdu ve adaylığı kabul edildi. Halkın oylarıyla milletvekili seçildi. Meclis’te DSP Grubu’nun protestosu nedeniyle yemin edemedi. Çocukları organize protestolara maruz kaldığı için okulu bırakmak durumunda kaldı. DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel onlarca polisle evine baskın düzenledi. Türk vatandaşlığından çıkartıldı, Türkiye’yi terk etmek zorunda kaldı.

KÜRT YOK HERKES TÜRK

Cumhuriyetin ilanından sonra Kürt kimliği reddedildi. Osmanlıca’dan Latin harflerine geçirilen metinlerden “Kürt” kelimesi ayıklandı. 1930’da Kürtçe isimli yerleşim yerlerinin tamamının ismi değiştirildi. 12 Eylül Darbesi sonrasında Kürtçe’nin açık alanlarda konuşulması yasaklandı.

HRANT DİNK’E KALLEŞ SUİKAST

Hrant Dink’in yazdığı yazılar bağlamından kopartılarak kısmen gazetelerde kullanıldı. Hürriyet Gazetesi, Sabiha Gökçen’in Ermeni olduğunu yazdı. Emin Çölaşan da Dink’e yüklenen yazılar kaleme aldı ve 15 gün sonra Hrant Dink öldürüldü.

AHMET KAYA SÜRGÜNDE ÖLDÜ

Magazin Gazetecileri Derneği’nin ödül töreninde, “Yeni kasetime Kürtçe şarkı koyacağım ve bunu yayınlayacak cesur televizyonların da olduğunu biliyorum” dediği için Hürriyet Gazetesi tarafından “şerefsiz” sıfatının kullanıldığı manşetlerle hedef yapıldı. Hakkında Devlet Güvenlik Mahkemeleri’nden peş peşe açılan davalar sonucunda ülkeyi terk etmek zorunda kaldı ve yurtdışında öldü.

İKNA ODALARINDA DAYATMA

28 Şubat sürecinde üniversitelerde başörtüsüne sıfır tolerans politikası çerçevesinde İstanbul Üniversitesi’nde ikna odaları kuruldu. Başörtülü öğrenciler, psikolojik baskıyla başlarını açmaya zorlandı. Saatler süren ve çarpraz sorgu yönteminin kullanıldığı odalarda birçok öğrenci başını açtı. Başını açmayanların üniversiteye kaydı yapılmadı. (STAR GAZETESİ)

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir