Anasayfa / GENEL / Vesayetçiler pusuda
vesayet

Vesayetçiler pusuda

Milli iradeyi kurumsallaştıracak Cumhurbaşkanlığı Sistemi, vesayet odaklarını rahatsız etti. 16 Nisan’da “Hayır” çıkması için kampanyalar yürüten vesayetçiler, yeni saldırılar için pusuda bekliyor.

15 Temmuz’da halk direnişiyle darbe ve işgal hareketi engelledi ama mili irade için tehlike geçti mi? Şu an Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın güçlü liderliğiyle bir istikrar havası yaşansa da İttihat ve Terakki ile başlayan, 27 Mayıs darbesiyle kurumsallaşan vesayet sistemi hala çok güçlü. Milli iradeyi kurumsallaştıracak Cumhurbaşkanlığı Sistemi’nin 16 Nisan referandumunda kabul edilmesini engellemeye çalışan ‘Vesayet kurumları’, bir yandan ‘hayır’ kampanyası yürütürken diğer yandan yeni bir saldırı için pusuda bekliyor. Peki ama kim bu vesayet kurumları ve neler yaptı? AK Parti’nin 15 yıllık iktidarı boyunca uğradığı sayısız darbe girişimi ve saldırılara bakmak vesayeti görmek için yeterli.

27 MAYIS…

Yargı ve askeri vesayetin temeli 27 Mayıs 1960 darbesi: Halk oyuyla seçilmiş Başbakan Adnan Menderes’in ‘Ülkeyi baskı rejimine götürdüğü’ gibi subjektif bir gerekçeyle TSK yönetime el koydu. Yassı Ada’daki mahkeme başkanının ‘Sizi buraya tıkan irade böyle istiyor’ sözleri de utanç tarihine geçti. O dönem Genelkurmay Başkanı, protokolün dördüncü ismi haline getirilerek ‘milli egemenliğe ortak’ yapıldı ve ‘askeri vesayet sistemi kuruldu. 211 Sayılı “TSK İç Hizmet Kanunu, 37 maddesi” ile askerlere vatanı korumanın yanında “Cumhuriyeti koruma” görevi de verildi ve darbeler döneminin yasal zemini hazırlandı.

‘Partiler üstü hükümet’ vesayeti, 12 Mart 1970 askeri muhtırası: ABD’nin ‘Haşhaş ekimini yasaklayın’ isteğine uymaması ve sanayi hamleleri için Rusya ile yakınlaşması, 12 Mart’ın temel nedenlerinden biri oldu. Demirel hükümeti düşürüldü. Seçimle gelen hükümetlerin yine milli irade doğrultusunda hareket ettiği görülünce vesayet, her partiden seçtiği isimlerle ‘Partiler üstü reform hükümeti’ ve koalisyonlar dönemini başlattı. Vesayetin atadığı başbakanlar yıllarca ülkeyi yönetti. Onlardan biri olan Nihat Erim’in “Gerekirse demokrasinin üzerine bir şal örtmeli” sözü, vesayet tarafından uygulamaya geçirildi.

ANARŞİ İLE DARBE

YÖK ve MGK vesayeti, 12 Eylül 1980 darbesi: TSK, ‘anarşi ve terör’ gerekçesiyle yönetime el koydu. Darbeci general Kenan Evren, “Darbe için şartların olgunlaşmasını bekledik” sözüyle terörü azdırdıklarını adeta itiraf etti. Meclis fesih edildi, siyasi partiler kapatıldı ve liderleri yasaklı hale getirildi. 27 Mayıs darbesiyle getirilen vesayet kurumlarına ‘anayasal güvenceye alınan’ MGK ve YÖK eklendi. MGK, halkın seçtiği başbakan ve bakanlar kurulunun hangi kararları alacağına karar veren gölge bir kabineye dönüştürüldü.

BAŞBAKAN’A KÜFRETTİ

Postmodern darbe, 28 Şubat süreci: 28 Şubat 1997’de askerlerin yoğunlukta olduğu MGK’da, Necmeddin Erbakan’ın Başbakanlıkta dini liderlere verdiği iftar yemeği ‘darbe’ gerekçesi gösterildi. Askeri vesayet, bu hükümete darbe tehdidiyle imzalattığı yasal düzenlemeler metniyle hem yürütmeyi hem de yasamayı devre dışı bıraktı. Erbakan hükümeti düşürüldü. Türkiye, bir generalin ülkenin başbakanına küfür ettiği utancına tanıklık etti.

BAŞÖRTÜ ZULMÜ

Laik vesayeti, başörtüsü yasağı: Anayasa’daki ‘laiklik’ tanımının sınırları zorlanarak, üniversite öğrencilerinin bir dini tercih olan ‘başörtüsü’ yasaklandı. Binlerce öğrenci, başörtüsü sorunu yüzünden okullarını yarım bırakmak ya da yurtdışında okumak zorunda kaldı. Fazilet Partisi milletvekili Merve Kavakçı, başörtüsüyle Meclis’e girdiği gerekçesiyle TBMM’den zorla çıkarıldı, vekilliği düşürüldü. Başörtülüleri üniversiteye başı açık girmeye zorlayan ‘İkna odaları’nın mucidi İstanbul Üniversitesi Rektör Yardımcısı Nur Serter, CHP milletvekili olarak meclise girdi.

PARAYLA HÜKÜMET DÜŞÜRÜLDÜ

Ekonomik vesayet ve 27 Nisan TÜSİAD muhtırası: Vesayet sistemi, devlet organları ve kamu kuruluşlarının yanı sıra özel sektörde de yapılandı. Kağıt üzerinde bir işadamı derneği olan TÜSİAD, ‘tüzüğünün 2. maddesine’ dayanarak 1979 gazete ilanları ve halkın temel gıda ihtiyaçlarını piyasaya sürmeyerek Ecevit hükümetini düşürdü. TÜSİAD, Ecevit hükümetinin düşmesine hemen arkasından da 12 Eylül darbesinin gelmesine zemin hazırlayan ‘Şartları olgunlaştırdı’.

VESAYETİN PARTİSİ DERİN CHP

Merhum Turgut Özal, Türkiye’nin yaşadığı vesayet sorunun çözümü için başkanlığı en çok savunan liderlerdendi. ‘Diktatör’ ilan edilen Özal, “Türkiye’nin demokratikleşmesi için ben gideceksem” diyerek, ülke ve demokrasi konusunda her şeyi yapacağını göstermişti. Özal, başkanlıkla ilgili Erdal İnönü’nün tehdidini, “İsmet İnönü, (CHP eski Genel Başkanı ve Erdal İnönü’nün babası) Menderes’i (Eski Başbakan Adnan Menderes), Erdal İnönü de beni tehdit etti” ifadesiyle anlatmıştı. İsmet İnönü, 27 Mayıs darbesi öncesinde dönemin Menderes’e “Sizi ben bile kurtaramam” diyerek, vesayetin ülkeyi nasıl sardığını itiraf etmişti.

MEDYA KABİNE KURDU

Vesayetin medya kolu: Vesayetin medya kolu, Türkiye’de hükümetler düşürüp yenilerini kurdu. ‘Başkanlık sistemini’ gündeme getiren Turgut Özal’ı ‘Diktatör’ ilan eden Aydın Doğan medyası, aynı şeyi Recep Tayyip Erdoğan’da da denedi. 28 Şubat’ta, teröristbaşı Fetullah Gülen›in ağzından «İstifa et» çağrısı yaptı, haberleriyle darbe sürecini hazırladı. Aydın Doğan, evinde ağırladığı ANAP lideri Mesut Yılmaz›la hükümette yer alacak bakanları bile belirledi. Yalım Erez hükümeti de kurdurulmaya çalışıldı.

AK PARTİ’YE 2 AY SONRA İLK MUHTIRA

8 Ocak 2003 MGK’sında ve aynı gün medyaya yapılan açıklamada, AK Parti’ye “İrtica ile mücadeleyi zayıflatıyorsunuz’ saldırısı yapıldı. 2003-2004 yılları arasında, son anda deşifre olan Ayışığı-Sarıkız-Yakamoz darbe planları ile hükümet düşürülmek istendi. 27 Nisan 2007’de TSK sitesinde yayınlanan bildiriyle, AK Parti hükümetine karşı ‘sözde değil, özde laiklik’ istenen e-muhtıra verildi. 2008’de sonuçlanan kapatma davasıyla, TSK’da oluşturulan andıçların hazırladığı sahte haberlerle AK Parti’nin ‘İrticanın odağı’ olduğu iddia edildi. AK Parti’li bir Cumhurbaşkanının seçiminin engellenmesi için 367 krizi çıkarıldı, sonrasında ‘Cumhuriyet mitingleri’ ile AK Parti düşürülmek istendi. Gezi Parkı’ndaki bir kaç ağacın kesilmesi, AK Parti düşürme girişimine çevrildi. 15 Temmuz 2016’da, hükümeti düşürme ve işgal hareketi denendi.

(STAR)

MEDYAGUNDEM

ahmet-pusu3

Ahmet Şık’ın sözlerine 7 yıl hapis istendi

MEDYAGÜNDEM- Tam da yarın yeni kitabı “Pusu” yarın piyasaya çıkacağı dönem savcılık Ahmet Şık’ın o …

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir