Anasayfa / GENEL / Tuna Altaylı’yı yerin dibine soktu soktu çıkardı!
tuna2

Tuna Altaylı’yı yerin dibine soktu soktu çıkardı!

Koşun, koşun…. Fena bir polemik ki, Yeni Şafak yazarı Salih Tuna bugün köşesinde Fatih Altaylı’yı evire çevire, yerin dibine soka çıkara, rezil rüsva edene kadar tokat manyağı yaptı.

Adını anmaya değer bile bulmadığı Altaylı için neler neler yazdı…

Buyrunuz “Ey dangalak” başlıklı yazı:

ESKİ TÜRKİYE’NİN AĞZI BOZUK YAZARCIĞI SON GÜNLERDE COŞTU

‘Eleman’ bundan 5 yıl mukaddem Ahmet Kekeç hakkında, düşüncelerimiz yüzde 99 aynı, demişti de çok gülmüştük.

Hatta, Ahmet bir ara, ‘o yüzde 1’lik ihtilafımızın ne olduğunu çok merak ediyorum’ demişti.

Sizin anlayacağınız ‘eleman’ o vakitler ‘ittifak’ peşinde koşuyordu.

O vakitler dediğim, 17 Aralık darbe teşebbüsüne kadar üç aşağı beş yukarı böyleydi.

‘Eski Türkiye’nin bu ağzı bozuk yazarcığı, ‘paralel yapıyla’ malum kapışmayı ‘Yeni Türkiye’ adına ‘zaaf’ telakki etmiş olacak ki son günlerde bayağı coştu.

SEN ANCAK KIÇINLA GÜLERSİN

Ahmet Kekeç’le ‘aynı düşünme oranını’ da geçenlerde yüzde 99’dan yüzde 1’e indirmişçesine ‘Kıçımla bile gülemiyorum sana’ dedi.

Star gazetesi yazarı arkadaşımız da, ‘Sen ancak kıçınla gülersin’ başlığı altında hak ettiği cevabı verdi: ‘Başlıktaki sevimsiz ifade, bir (…) mamulatıdır, peşinen özür dileyeyim… Bazı şeylere ‘kıçıyla güldüğünü’ beyan ettiği için kullandım o ifadeyi… / Esasında o ‘uzvun’ bu yazıda yeri yok. Ancak (…) ismiyle yan yana geldiğinde bir anlam ifade ediyor…’

Tahmin ettiğiniz üzre ‘elemanın’ ismini ben sansürledim.

ADINI ANMAYA DEĞMEZ

Gerçekten de adını anmaya değmez…

Geçenlerde bu köşecikte ‘Ey şebek!’ serlevhalı naçizane yazımızda, antisemitizmin iğrenç bir suç ve haram olduğunu, Filistinli çocukların parçalanmış gövdelerine muttali olmanın verdiği üzüntüyle meczupça tepki göstermenin, hele hele Hitler’e ‘seni arıyoruz’ demenin haddi aşmak olduğunu, ve Allah’ın haddi aşanları sevmediğini belirtmiş, ‘Evet, ‘Hitleri arıyoruz’ ama Yahudileri yine ‘soykırımdan’ geçirsin diye değil; Yahudi çocukları katletmesinin hesabını sormak için!..’ demiştim.

Hitler, ‘Hakka değil güce tapan’ bir medeniyetin mamulüdür

Antropososyolojinin babası Vacher de Lapouge malumunuz sosyalistti. Biyolojiyle Marks’ın imtizacından (keşke bizim Kaptan gibi Marks’ı, Darwin yerine Freud’la kaynaştırmaya çalışsaydı) haliyle Sosyal Darwinizme varmıştı.

Sizin anlayacağınız, ‘doğal seleksiyonu’ savundu. Üstün ırk için elbette, daha doğrusu ‘öjenik’ için.

Descartes’in rasyonalizmi veya Durkheim sosyolojisi Fransa’da neşvünema bulmasına engel oldu denilse de Vacher de Lapouge zihniyeti, ‘çağdaş muasır medeniyet’ için belirleyici olmaya hep devam etti.

Değişen sadece şekilden ibaretti.

Çünkü mahut zihniyetin özetinin özeti şudur: Hayatta kalmak için beslenmek şart; beslenmek için de öldürmek. Ölmesi gerekenler de güçsüz olanlardır. Yani, güçsüz olmak demek öldürülmeye müstahak olmak demektir. Güçlü olan her zaman haklıdır.

Kardeşlerim, antisemitizm de nihayetinde bu kafa yapısının ürünüdür.

Söz konusu yazımda, İsrail terör devletinin, Filistinli çocukları katletmesine bütün bir yeryüzünde en onurlu tepkiyi gösteren Türkiye’yi, Gezi olayları sırasında öldürülen bir kardeşimizi istismar ederek mahkum etmeye çalışmanın şebeklik olduğunu dilim döndüğünce anlatmaya çalışmıştım.

HER DAİM STATÜKONUN YANINDA YER ALDI

Daha evvel de aynı tip şebekler, İsrail terör devleti ne zaman katliam yapsa, aynısını biz neden Kürtlere yapmıyoruz, diye yazıyorlardı.

Güneydoğudaki kimi uygulamaları vaktiyle eleştiren bir kadına, ‘Hanımefendi o ordu sizin bacak aranızı da koruyor…’ diyen ‘elemanı’ bilmeyen de zulmün her türüne karşı çıktığını sanır.

Halbuki…

Her daim statükonun yanında yer aldı. Mesela, 28 Şubat dönemimde başörtülülere ‘fahişe’ diyebilecek kadar da edepsizleşebildi.

Öyle bir tıynete sahip ki, Ahmet Kaya hakkında ‘Parayı veren Ahmet’i alır’ başlıklı bir yazı yazdı, sonra da, ‘Vergi kaçakçısı, hırsız, kara paracı…’ diyerek suçladığı patronun yanında çalışmaya başladı. Hiç insan ‘hırsız’ dediğinin yanında çalışır mı?..

‘Ey Şebek’ yazıma güya cevap yazmış.

ELEMAN KIÇIYLA SADECE GÜLMÜYOR, OKUYOR VE ANLIYOR DA!

Anlaşılan o ki ‘eleman’ kıçıyla sadece gülmüyor, okuyor ve anlıyor da!

Şebeklikten kastedilenin ne olduğunu fehmedemeyip, şebekle fiziksel benzerlik kıyası yapma maskaralığının başka bir izahı olabilir mi?

Bir de, ‘Salih Tuna isimli ‘dönem yazarı’ çok kızmış…’ diyor.

Evladım sen daha radyocu bile değilken, ben bu ülkede yazdığı oyun nedeniyle 146 163, 141- 142’den (yani aynı anda hem şeriat hem de komünizm propagandası suçundan) yargılandım, senaryosunu yazdığım film Genelkurmay açıklamasıyla (muhtıra mesabesinde) kınandı, yayımladığım kitaplar toplatıldı…

Her dönemin adamı olmak için yapmadığın şebeklik kalmadı, bari ‘dönem’ lafzını ağzına alma, o gözlüğünün sapı neyine yetmiyor!

O değil de, şebek denildiğinde ‘acaba benziyor muyum’ diye aynaya baktığın besbelli; şimdi de ‘dangalak’ dedim, bakalım ne yapacaksın?!

TUNA’NIN YAZISI İÇİN TIKLAYIN

MEDYAGUNDEM

kk

KK Berberoğlu konuşmasın diye mi yürüyor?

Sabah gazetesi yazarı Salih Tuna’nın “Kılıçdaroğlu’nun ‘adaleti’ Zübük’ün ‘namazı'” başlıklı yazısı şöyle: Kılıçdaroğlu adına “adalet” …

teror

Terör yanaşmalarına anladıkları dilden!

Terör örgütlerinin sözde adalet yürüyüşüne destek vermesi gerçeğini sulandırmak isteyen Milliyet yazarı Mehmet Tezkan’a anlamlı …

kemal1

“İslamcı” sokağa kurulan kumpas!

Sabah gazetesinde Salih Tuna’nın “Son kumpas da kabak gibi ortaya çıktı” başlıklı yazısı şöyle… Kılıçdaroğlu‘nun …

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir