Star gazetesinde Ahmet Kekeç’in “Kendi kendini trolleyen bu cahili daha ne kadar taşıyacaksın?” başlıklı yazısı şöyle…
Sözüm elbette Aydın Doğan’a… Müesseselerinde çalıştırdığı, arada sırada teknesine bindirdiği tetikçi yazarı kendi kendini trollemeye devam ediyor.
Doymuyor…
Daha doğrusu durmuyor. Durduramıyoruz.
Her gün yeni bir skandal…
Her gün, “Yuh artık, bunu da mı yazdı?” dedirtecek mevzun bir cehalet örneği.
Kaç gündür ne yazdığına bakmıyordum.
Dün, Cumhurbaşkanlığı Basın Danışmanı Lütfullah Göktaş’ın kendisine ilettiği açıklamayı okuyunca üzüldüm.
Büyük şenliği kaçırmışım…
Eleman, “Kılıçdaroğlu’nun cehaletini önleyeyim” derken, kendi cehaletini ele vermiş.
Efendim, yandaşlar Kılıçdaroğlu’na yükleniyormuş, “Karşı çıktığın anayasa değişikliğini bile bilmiyorsun” diyormuş… Bilmeyen sadece Kılıçdaroğlu değilmiş, Erdoğan da bilmiyormuş.
Bunları dedikten sonra, Erdoğan’ın neyi bilmediğine ilişkin son derece iddialı laflar ediyor.
Kendisinden dinleyelim: “Kılıçdaroğlu bilmiyor da, Erdoğan biliyor mu? En şiddetli bir şekilde ‘Hayır’ diyen Kılıçdaroğlu’nun anayasa değişikliğinin ne getirdiğinden pek haberi olmadığını gördük. Fakat o da ne! En şiddetli şekilde ‘evet’ diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan da anayasa değişikliğinin getirdikleri hususundaki bilgisi pek sağlam değilmiş.100 bin imzayla ne Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılıyor ne de parlamento seçimi! Kısacası… En keskin hayırcı da pek bilmiyor, en keskin evetçi de pek bilmiyor.”
Biliyorlar koçum…
En keskin hayırcı da biliyor, en keskin evetçi de biliyor.
Bilmeyen sensin.
Bilmediği halde, büyük bir çelişki yakalamış gibi, üst perdeden atıp tutan da sensin.
Dahası, bilmediğini bilmeyen de sensin.
Mevcut sistemde Cumhurbaşkanlığı için aday gösterme yetkisi sadece Meclis’e (yani milletvekillerine) ait…
Bu değişiyor.
Daha doğrusu, 16 Nisan’da halk oylamasına sunulacak anayasa değişikliğinde vatandaşlara da 100 bin imza toplamaları halinde Cumhurbaşkanı adayı gösterme hakkı tanınıyor.
Kendi kendini trolleyen ve rezil olmalara doymayan bu şahıs, bir süre önce, “Ben tarafsızım, evetçilere de hayırcılara da eşit mesafedeyim” diye yazmıştı.
Sözünde durmadı.
Bütün derdi, evetçilerin çelişkisini yakalamak, evetçileri kendi iddiasından vurmak…
Olağanüstü bir gayret sarf ediyor.
Öyle ki, CHP’den daha çok çalışıyor. Almanya bir, bu cahil çocuk iki…
Fazla ileri gittiğini düşündüğünde, arada sırada hayırcılara da çakıyor ama bunlar daha çok hayırcıların hamakatına ve acemiliğine ilişkin yazılar… Yani, “Bu tutumunuzla evetçilerin elini güçlendiriyorsunuz, evetçilerin değirmenine su taşıyorsunuz” demeye getiren; hayırcıları daha dikkatli, daha uyanık, daha yırtık olmaya çağıran yazılar.
Şimdi bu cahil çocuk “tarafsız” oluyor.
Hadi taraf olsun…
Bütün hücreleriyle “hayır” çıkması için çalışsın.
Elinden geleni ardına koymasın.
Ne biliyorsa yapsın da… İki satır bir şey okusun yahu. Taraf olduğu konuya dair bilgi edinsin.
Geçenlerde, bir Doğan Medya Grubu yetkilisinin cahil trole ilişkin şöyle bir yakınmada bulunduğunu duydum.
Şöyle diyormuş: “Ekran yüzüdür diye Kanal D ana haber sunuculuğunu verdik ama çok başarısız. Bir türlü istenen seviyeye gelemedi. Reytingi yerlerde sürünüyor. En güçsüz rakiplerinin bile altında kalıyor.”
Ben de diyorum ki, oh olsun!
Kendi kendini trolleyen bu cahili taşımaya devam ediyor musunuz?
Hem oh olsun, hem de müstahaksınız!
