Anasayfa / GENEL / Paralel yapı “yalan”da Nazileri geçti!
gulen-yalan

Paralel yapı “yalan”da Nazileri geçti!

Gülen örgütünün başta Fetullah Gülen olmak üzere yalanı sistematik biçimde kullanmalarına dair çok çarpıcı bir analiz Akşam yazarı Kayahan Uygur’dan geldi. Uygur yalanı kullanmada paralel yapının Nazileri bile geçtiğini yazdı.

Peki Gülen örgütü neden yalanı bu kadar kullanıyor?

Ona da “kutsallık” atfettikleri yöntemleri meseleyi gayet iyi anlatıyor.

İşte Uygur’un çarpıcı yazısı:

TARİHTE YALANI VE DEMAGOJİYİ EN YOĞUN KULLANAN NAZİ PROPAGANDA BAKANI GOEBBELS’TİR 

Tarihte yalan ve demagojiyi en yoğun biçimde kullanan siyasal figür Nazi propaganda bakanı Goebbels’tir (1897-1945). Naziler, vahşeti adeta bir endüstri haline getirmişken,  bu kişi Alman kentlerinin ‘acımasızca’ bombalandığını söyleyerek radyoda ağlayabilmişti. Goebbels, yazılarında siyasette ‘yalan’ın kullanımı üzerinde özellikle durmuştur.

NAZİZM YALANI SİSTEMLİ BİÇİMDE KULLANDI

Totaliter ideoloji Nazizm, ‘yalan’ı sistemli biçimde kullanmıştır. Totalitarizm dünya ve siyasal iktidara ilişkin tekilci bir vizyona sahiptir ve bireyin irade ve özerkliğini tümüyle reddeder. Gerçeğin ne olduğunu her bireyin kendi başına belirlemesi totaliter sisteme aykırıdır. Doğru-yanlışı devlet ya da örgüt belirler. Asıl amaç örgütün nihai zaferi olduğu için düşmanlara karşı veya düşman önünde ‘yalan’ bir silah olarak kullanılabilir. Önemli olan söylenen sözün kendisinin değil örgütün amacının gerçek ve doğru olmasıdır.

AMACA HİZMET EDİYORSA YALAN DAHİL HER YÖNTEM MÜBAHTIR

Nazizmin bunu haklı göstermek için kullandığı felsefe biyolojik ırkçılıktır. Doğanın yasaları vardır, bu yasalar arasında ırk yasaları da bulunmaktadır, üstün ırkın kaçınılmaz zaferi gerek insanlık ve gerekse doğanın kurtuluşu demektir. Bu yasalara uygun olan eylem doğru, bunlara aykırı olanlar ise yanlıştır. Amaca hizmet ediyorsa yalan dahil her yöntem mübahtır.

PARALEL YAPI YALAN KULLANIMINDA NAZİLERİ DE GEÇTİ

‘Yalan’la ilişkisine işaret ederken Nazizmi tartışacak değilim. Ancak, ırkçılığın yanlışlığı bir yana doğa yasaları diye bir şeyin olmadığını, bunun insanların doğaya atfettikleri yasalar olduğunu hatırlatmak isterim.Yasa denilenler, bilim adamlarının çoğunluğunun kabul ettiği değişmez olmayıp yanlışlanabilir bilimsel gerçeklerden ibarettir. Aynı şekilde, toplumsal veya tarihsel mutlak yasalar da yoktur. Sadece liderin erişebildiği tartışılmaz yasaların varlığına inanmak ise o lidere kul olmaktır.
Paralel Yapı, tartışılmazlığa ilahi bir boyut katarak ‘yalan’ kullanımında Nazileri de geçmiştir. Şakirtler ‘yalan propaganda’ya ek olarak kimliklerini de gizlemektedir. Goebbels muhalefette de kendi adı ve siyasal kimliğiyle ortaya çıkmıştır. Soruyorum, siz Fethullah Gülen’in kendisi de dahil olmak üzere  ‘ben Fethullahçıyım’ diyen birini gördünüz mü? Göremezsiniz. Bir iki gayrıresmi sözcü dışında örgüte bütünüyle sahip çıkan da yok.

MASKELİ BALON BİTTİ PARALELLER

Genelkurmay Başkanı’nı bile hapse tıkacak güce kavuştukları halde Türkiye’de binlerce kişiye sahte kimliklere bürünmeleri ve Fethullahçı aidiyetlerini gizlemeleri öğütlenmiştir. İnsanları o kadar pervasız yalancı konumuna sokmuşlardır ki, ekranlardan beddua eden birini ‘hayatta beddua etmez, herkese dua eder’  şeklinde savunabilmektedirler. Medyadaki yalanlara değinmeye bile gerek yok.
Gülen,  17-25 Aralık kumpasları sonucu Türkiye’ye bir Humeyni olarak döneceğine iyice inanmış olmalı ki, Aralık ayının başında  yayınlanan ‘Sızıntı’ dergisinde  siyasal felsefesini özetleyen bir manifesto yayınladı. ‘Kargaşadan Nizama’ başlığını taşıyan bu metinde şöyle deniyor:  ‘Nizam düşüncemizin yeniden gözden geçirilmesi, varlık içindeki İlâhî âhengin bizim iradelerimizle insanlık dünyasına taşınacağı inancının yenilenmesi ve devletler dengesinin bu yörüngeye çekilmesi, bugünkü nesillerin, geleceğin dünyalarına en büyük armağanları olacaktır’.
Burada, dünyada ilahi bir uyum olduğundan söz edilerek toplumun da buna uyması için totaliter bir rejim önerilmektedir. Müritler, tarihin her döneminde peygamber özelliklerine sahip bir liderin ortaya çıktığına, örgütün manevi şahsiyetinin mesih, liderinin de mehdiye benzer özellikler taşıdığına inandırılmıştır. İşte bu örgüt önce Türkiye’yi  daha sonra dünyayı yönetecektir. Bu kadar yalanın işte bu kadar rahatça söylenilebilmesi  ve militanların da hâlâ bunu kabul edebilmeleri temelde bu anlatıya inanmalarından kaynaklanmaktadır.
Karşımıza bazen yazar, bazen polis,  bazen yargıç, bazen demokrat, bazen milliyetçi, bazen Müslüman, bazen liberal, sağcı veya solcu kılıklarda çıkıp hiçbir zaman siyasal çizgisinin bütününü ve aidiyetini açıklamayan bu insanlara artık maskeli balonun  bittiğini  hatırlatmak gerek.

UYGUR’UN YAZISI İÇİN TIKLAYIN

MEDYAGUNDEM

oluc

FETÖ’nün yalan makinası

FETÖ’nün Offenbach merkezli medya ağını yöneten ‘Nazi Goebbels’ lakaplı Hüseyin Oluç, Alman ve Avusturya basınını …

feto-aglama

FETÖ’ye dünyayı dar ettik

Eylül 2016’daki BM Genel Kurulu görüşmeleri öncesi “FETÖ’ye dünyayı dar edeceğiz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan ve …

boke

CHP ile PKK’nın amaç ortaklığı!

Güneş gazetesinde Kayahan Uygur’un “Türkiye’yi kullanamama hezeyanı” başlıklı yazısı şöyle: CHP Genel Bakan Yardımcısı Selin …

1 Yorum yapıldı

  1. Opus Dei Yalanları

    Naziler çok daha önceleri Yalanı yalan olmaktan çıkarıp günlük hayatlarının vazgeçilmezi haline getirenler Cizvitlerdir. Daha sonraları, her defasında kendilerini Opus Dei örgüt yapılanmasıyla benzerlik içerisinde olduklarını savunan paralel yapılanma Yalan tekniğini Opus Dei’den almıştır.

    Zekine Türkeri Opus Dei’nin bazı özelliklerini şöyle tarif eder;

    Cizvitlerin 400 yıl boyunca yaptığı gibi, her zaman ve her koşulda güçlülerin tartışmasız müttefiki olan Opusçular için dava uğruna yalan söylemek mubah olduğu gibi, amaçları uğruna her şeyi, ama ne olursa olsun, savunabilirler…

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir