MEDYAGÜNDEM- Merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın zehirlendiğine ilişkin “Adli Tıp bulgularına” dayandırılan “cemaat medyası”ndaki spekülatif haberler kafa karıştırmaya devam ediyor.
Önce Bugün Gazetesi tarafından ortaya atılan “zehirlendi” iddiasındaki köpek zehirleyen “madde”, Adli Tıp Kurumu Başkanı tarafından yalanlandı.
Şimdi de Zaman Gazetesi 2 gündür Özal’ın zehirlendiğine dair yeni maddelerden söz ediyor.
Kamuoyunda çelişkili zehir maddesine ilişkin itirazlar, birileri tarafından “Özal zehirlenmedi” deniyor gibi, hatta Özal’ı zehirleyenlerin ekmeğine yağ sürülüyor gibi gösterilmek isteniyor. Oysa itiraz zehirlendiğine ilişkin ortaya atılan çelişkili zehirleyici madde bulgusuna yönelik…
“Cemaat medyası”nın “Özal zehirlendi” haberlerindeki kafa karıştıran detayları bugün Radikal’de Deniz Zeyrek yazdı.
“Hepimiz Hercule Poirot’yuz” başlıklı yazısında Zeyrek, “Ünlü yazar Agatha Christie’nin roman kahramanı dedektif Hercule Poirot havasında ortaya atılan yetersiz ve somutlaştırılmamış iddialar bile gerçekleri gölgelemeye yetiyor.” dedi.
Tanıklıklar ve kanıtların muğlak olduğuna dikkat çeken Zeyrek, DDK raporundan kesin bir sonuca varılamayacağını şöyle yazdı:
“DDK’nın raporunu iki kez okudum. Ne yazık ki DDK raporuna yansıyan tanık açıklamalarına bakarak, Özal’ın rahatsızlandığı saati, rahatsızlanınca ilk kim tarafından görüldüğünü, sabah birden fazla rahatsızlık geçirip geçirmediğini, Köşkte kendisine müdahale edilip edilmediğini, rahatsızlanma sebebi ve şeklini, rahatsızlandığı yer ve bulunduğu konumunu, kimlere ne zaman haber verildiğini, ambulansa ne şekilde götürüldüğünü, hangi aşamada son nefesini verdiğini öldüğü, 17 Nisan 1993 tarihine ilişkin günlük programını kesin olarak söylemek imkânsız.”
“Zehirlerden zehir beğen” durumunu da Zeyrek şöyle yorumladı:
“Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in de dün bir kez daha doğruladığı gibi aradan 19 yıl geçmesine karşın Özal’ın naaşından gerekli analizler için yeteri düzeyde doku alınması büyük şans. Ancak, otopsi bulguları konusunda kurumun el altından ortaya attığı iddialar karşısında Adli Tıp’ın sessizliğe bürünmesi, gazetecilerin bilinen bütün ‘organofosfat’ (Striknin, DDT gibi haşere/fare zehirleri) ve radyoaktif (Plutonyum) zehirleri sıraladığı ‘zehirlerden zehir beğen’ havasında haberlerini meşrulaştırmaya başladı. Bugüne dek 6 değişik ‘zehir’ ismi (Striknin, kreatin, ddt, kadminyum, plutonyum, amerikyum) sayıldı. Aynı dönemde kahve köşelerinde her biri dedektif Hercules Poirot’ya dönüşen vatandaşların ürettiği efsaneler, kanıtlanmamış, tanığı olmayan, söylenti kıvamından bilgi kıvamına geçemeyen iddialarla besleniyor.”
Radikal yazarı Zeyrek, yazısında kendisiyle ilgili kişisel de bir bilgi paylaşıp, 4 yıl kimya okuduğunu yazdıktan sonra, meslektaşlarının Özal haberlerinde ortaya koyduğu ‘tıp bilgisi’yle taçlandırılmış ‘kimya bilgisi’ne hayranlığının altını çizdi. Zeyrek bir de Adli Tıp kaynaklarından elde ettiği bilgileri aktararak, bugüne kadar yazılan maddelerin sadece yüzde 20’sinin doğru olduğuna dikkat çekti.
Zeyrek, “Kaynaklarım, radyoaktif madde bulduklarına ilişkin iddiaları doğrulamıyorlar. Zaten bir çeşit uranyum izotopu olan ve doğada çok nadir bulunan plutonyumun ve plutonyumun radyoaktif dönüşümüyle elde edilen amerikyumun Özal’ın dokularında bulunmuş olması Türkiye’de tarihin akışını değiştirecek bir iddia değil midir?” diyerek, özellikle Zaman gazetesinin haberindeki kafa karıştırıcılığa çarpıcı biçimde vurgu yaptı.
medyagundem.com
