Küresel 28 Şubatçılar düğmeye bastılar!

KÜRESEL 28 ŞUBATÇILAR DÜĞMEYE BASTI!!!

ERDEM YAVUZ YAZDI

twitter.com/erdemyavuz549

Son dönemde izliyorsunuz, 28 Şubat soruşturması kapsamında yürütülen soruşturmanın MEDYA ayağına dair ilginç gelişmeler yaşanıyor. Darbelerde MEDYA‘Nın rolü masaya yatırılmakla kalmıyor, ciddi bir operasyon da geçiriyor.

Bir tarafta bağımsız Türk Yargısı ve onun görünen yüzü Cumhuriyet Savcısı Mustafa Bilgili, karşı tarafta ise küresel 28 Şubatçı operasyoncuların MEDYA ayağı ile yurt içindeki birkaç Neo-Ergenekoncu kalem.

Küresel sermaye ve güçlerden bağımsız politikalar izlenmesi hoş karşılanmıyor, bağımsız ve milli politikalar izleyen hükümetler, en bildik yöntem olan basın yoluyla yıpratılmaya çalışılıyor.

Örneğin, Libya Başbakanı, ABD’nin Libya’da gerçekleştirdiği izinsiz ve hukuksuz El Kaide operasyonuna karşı geldiği ve eleştirdiği için gözaltına alındı. Neyse konumuz bu değil, Küresel sermaye ve onun Türkiye’deki 28 Şubatçı medyadaki yardakçıları.

Türkiye’de şu an herhangi bir Avrupa  ülkesi ve hatta ABD’den bile özgür medya var. Ancak bu ülkelerin güdümündeki kurumlara bakarsanız, Basın Özgürlüğü konusunda yayınlanan listelerde Türkiye hep Afrika ülkelerinden bile geride.

Bunun tek nedeni ise, Batının Türk Basını üzerinde daha önceden kurduğu hegomonyanın, yani darbelere yancı olma rolünün AKP ile kırılması ve Türk basının daha fazla millileşmesidir.

Güçlenen Türkiye’nin bağımsız politikalarını engellemek amacıyla bir kaç defa darbe teşebbüsünde bulunan küresel güçler bu işler için Türk basınını kullanamadı. Özellikle 2007 sonrası dönemde basında yaşanan gelişmelere Türkiye’yi dış medya operasyonlarına daha kapalı hale getirdi. Ancak, medyasız darbe olmayacağına göre, bu sorun nasıl çözülecekti. İşte tam da burada küresel güçlerin yardımına küresel medya koşuverdi. Önce içeride bir takım gazetelerle, sonra bu gazeteler tamamen itibarsızlaşınca da bir nevi Küresel 28 Şubat medyası oluşturuldu.

Hatırlayın, ilk küresel operasyon İngiliz The Daily Telegraph gazetesi üzerinden, “İran’ın AKP’ye referandum kampanyasını yürütmede destek için 25 milyon dolar bağışladı” şeklinde yapılmış, bu haber de “Batılı kaynaklara” dayandırılmıştı. Ancak daha sonra mahkeme bu yalan haber için gazeteye ceza vermişti. Bu da yetmemiş daha sonra yalan haberleriyle  Correriera Della Sera devreye girmişti. Bu gazetelerin sıkleti yetersiz gelmiş olacak ki şimdi ise devrede İsrail Lobisi‘nin ve Neo-Conların, yani küresel Neo-Ergenekoncuların “AMİRAL GEMİSİ” var: The Wall Street Journal.

İşte bugünlerde de bu operasyonların benzerini yapan The Wall Street Journal gazetesinde  MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı hedef tahtasına koyarak, Türkiye’nin Suriye’de batı karşıtı İslamcıları destekleyen bir politika yürütmesinin sorumlusu olarak gösteriyor.

WSJ’ye göre Türkiye Suriye’de “yanlış adamları” destekliyormuş. Gazete kaynağı tartışmalı iddialarla dolu ve daha önce yalanlanmış bilgileri gündeme getirmeye çalışmış. Fidan’ı aynı anda hem İrancı hem de neredeyse El-Kaideci yapmış.

Hatta hızını alamayıp, Balyoz ve Ergenekon davalarını bile Hakan Fidan’a yüklemeye kalkışmış. Yazı biraz daha uzasa Diyarbakır Cezaevi ve faili meçhuller de aslında Fidan’ın üzerine kalacak bir bir ton var… Üstelik de bu iddiaları kimin şahitliğiyle vermiş dersiniz: Şıracının şahidi bozacı, top sakal çetemizin nadide üyesi meşhur Neo-Ergenekoncu polis yazarımızın şahitliğiyle.

Eee, ne demişler “Türkiye’de hiçbir iyilik cezasız kalmaz”. Sen misin milli politika izleyen? Sen misin Türkiye’ye kendisine ait politika çizmeye çalışan.

Dahası “Merdi Kıpti” misali yazıda Fidan’ın ABD’nin politikalarını Türkiye lehine değiştirip, yönlendirdiğini de yazıvermiş Amiral Gemimiz.

Bu kadar milli politikalar izlerseniz, yerli-yabancı Neo-Ergenekoncuların da hedefi haline elbette gelirsiniz.

28 Şubatta bol miktarda kullanılan MEDYA kaynağı şimdilerde tükenince, mecburen Küresel 28 Şubatçılar devreye sokuldu.

Ancak meydan boş değil artık. Yemezler..

Bilmem 2014’ün sıcaklığını siz de hissetmeye başladınız mı?