Anasayfa / GENEL / Karayılan Özgürel’i ‘yalancı’ çıkardı!
karayilan-cark

Karayılan Özgürel’i ‘yalancı’ çıkardı!

MEDYAGÜNDEM- KCK Yürütme Konseyi Başkanı ve PKK’nın fiili olarak “bir numarası” olan yapan ve Murat Karayılan çark etti, şahin kesildi, Ak Parti’ye tehditler savurdu.

“Türkiye’nin en derin gazetecisi” Avni Özgürel’le yaptığı röportajdaki sözlerinden çark eden Karayılan, PKK’nın yayın organı ANF’ye açıklamalarda bulundu.

Karayılan’ın Özgürel’e anlattıklarını yalanlayan açıklamaları ve “şahin kesilmiş yeni tavrı” dikkatlerden kaçmadı.

İşte o açıklamalarından bazı bölümler:

***

AYDINLIK’IN İDDİASINI YALANLADI

Önderlikle ilgili “Öcalan İmralı’da mıdır, değil midir?” savını ortaya atan MHP ve Ergenekonculardır. Yani daha önce de ortaklaştıkları Kızılelmacılar denilen, ırkçı, şovenist kesimlerdir. Aslında bunlar bu tür yalan haber ve soruları ortaya atarak, İmralıda uygulanan psikolojik işkence sistemini pekiştirmek istemektedirler. Bunu yaparken de aynı zamanda orada uygulanan insanlık dışı uygulamayı gizlemek istemektedirler. Orada bir işkence var, bu tür söylemleri ortaya atarak, o işkenceyi perdeleme-gizleme tutumu söz konusudur. İşte, “helikopterle alınmış, yok bilmem neredeki misafirhaneye götürülmüş, nerede görüşmeye götürülmüş” deniyor. Halbuki öyle bir şey yok.

ÖZGÜREL RÖPORTAJI

Mayıs ayında Avni Bey’in başvurusu olunca biz, “acaba bir faydası olur mu, sürece bir katkısı olabilir mi” diyerek, o röportaj teklifini kabul ettik. Başka da birçok teklif vardı ama koşullarımız ve süreç gereği biz hepsini kabul edemezdik. Ancak zaman zaman, “sürece katkısı olabilir” diye bazı görüşme isteklerini kabul etme durumumuz oluyor. Şimdi biz Sayın Avni Özgürel’i de bu temelde kabul ettik. Çünkü kendisi geçmişten beri Önderlik eksenli değerlendirmeler yapan bir gazeteci-yazardı. Gayet normal, sağlıklı bir röportaj yapıldı. Sanırım röportajını Radikal Gazetesi ve Türk basını yayınlamaya yanaşmadı. Bu kuşkusuz AKP hükümetinin tutumuyla yakından alakalıdır. Bir ay gecikmeli olarak kendi yeni kurduğu sitesinde yayınladı. Bunu anlayabiliyoruz. Beş bölüm halinde yayınlanan röportajın metnini okudum. Orada yansıtılan söylediklerime ilişkin bir şey belirtmiyorum, şimdi de katıldığım hususlardır. Kendisi bilinen-tanınan bir şahsiyettir. Bu konuda güven veren birisi. Dolayısıyla yazımda bilinçli bir tahribat yoktur. Fakat redakte etmede gösterilen bazı dikkatsizlikler diyebileceğim yetersizlikler vardır. Özellikle bazı cümle ve vurguların redakteye muzdarip kalmasının bir takım nedenleri olduğunu düşünüyorum. Çünkü bazı cümleler çıkarılmış. Bunlar kısmi olarak anlam farklılığını yaratmış olsa da özü itibarıyla röportajdaki mesajlar verilmektedir. Bu konuda bir sorun yok.

BARIŞ SÖZLERİNİ İNKAR ETTİ

Ben o röportajda kimseye barış umudu vermedim. Tersine durumun ciddiyetini ve gelişen yoğun operasyonlar temelinde savaşın daha da gelişebileceğini yansıtmaya çalıştım. Bu konuda bazı köşe yazarları “acaba Karayılan tavşana kaç, tazıya tut mu dedi, acaba politika mı yaptı” diyorlar. Bazıları da “acaba kötü polis, iyi polis rolleri mi var” vs. vs. yorumlar yapıldı. Ben burada bu tür yorumlar için bir şey demiyorum. Fakat yorum yapanlar röportaja dayanarak, yorum yapmalıydılar. Röportaj değil de, röportaj hakkındaki yorumları yorumlayanlar yanlış sonuçlara gitmişlerdir. Röportajın yayınlanan metinleri ortada. Ben ortalığı süt-liman gibi göstermedim. Ciddiyeti izah etmeye çalıştım. Benim söylediklerimin samimiyeti ve tutarlılığı ortadadır.

Bu konuda tarihsel açıdan doğruların yerini bulması için belirtmem gereken bir-iki husus daha var. Bir gazeteci bir yere gittiğinde tabii ki gördüklerini, gözlemlediklerini kendi yorumları olarak yazabilir. İzlenimlerini kanaat olarak değerlendirebilir. Biz buna bir şey demiyoruz. Ancak yapılmış bu yorumların bizzat bana mal edilmesi kişiyi yanlış sonuçlara götürebilir. Gazeteci Neşe Düzel’in yaptığı röportajda Avni Özgürel kendi yorumlarını aktarıyor. Bu yorumların bizzat benim söylediğim sözlermiş gibi anlaşılması doğru değildir.

Örneğin ben “biz saldırı olursa cevap veriyoruz ama merkezin kararıyla karakol baskınları gibi eylemler yapmıyoruz” gibi bir cümle kullanmadım. Böyle bir cümleyi daha önceki ateşkes dönemlerinde kullanmış olabilirim ama yeni dönemde kullanmam mümkün değil. Çünkü ortada bir ateşkes durumu yok. Biz bu konuda ilkesel ve oldukça samimi yaklaşıyoruz, politiklik adına kamuoyunu yanıltma gibi bir tarzımız yoktur. Bu cümle Sayın Avni Özgürel’in kendi yorumu olabilir.

“İNGİLİZ İSTİHBARATI VAR” SÖZLERİNİ DE İNKAR ETTİ

Mesela bu Oslo süreciyle ilgili konuda yanlış anlaşılma diyebileceğim, doğru olmayan cümleler de yorum olarak ifade edilmiştir. Örneğin Oslo sürecinde aracı olan kurum İngiliz istihbaratı değildir. Ben böyle bir şey söylemedim. Tam tersine bu kurum uluslararası düzeyde itibarı olan, dünya çapında benzer birçok toplumsal sorunu çözmede rol oynamış yani salt bizimle Türkiye arasında aracı olmamış, başka birçok devletle örgüt arasında da aracı olmuş, sorunları çözmüş, muteber bir kurumdur. Benim adını söylememe gerek yok. O kendilerine ait bir şeydir. İsterlerse adlarını açıklarlar. Ama uluslararası ciddiyeti ve saygınlığı olan bir kurumdur. İstihbarat örgütleriyle herhangi bir ilişkileri yoktur, barış için çalışan saygın bir sivil toplum kuruluşudur.

Şimdi Türkiye devleti ve basın-yayın organları şundan vazgeçmeli. Yani sürekli bizi küçük gösterme, küçümseme, polisiye bir olay, istihbaratı işin içine katma, işte istihbarat işidir, gibi gösterme tutumundan vazgeçmelidir. Bizim istihbaratçılarla işimiz yoktur. Söz konusu kurum uluslararası tanınan bir kurumdur. Ondan sonra Türkiye Cumhuriyeti Devleti adına gelip bizimle görüşenler de “biz MİT temsilcisiyiz” demediler. “Biz devleti temsil eden bir heyetiz” dediler ve biz o temelde görüşmeleri yaptık. Kaldı ki heyetin tümünün MİT üyesi olmadığını biliyoruz. Ama ısrarla MİT ile PKK görüşmesi, ısrarla bilmem hangi istihbarat kurumunun aracılık yaptığı gibi vurguların gündemleştirilmesi doğru değildir. O bizi küçümseme yaklaşımından ileri gelen bir yakıştırmadır.

***

medyagundem.com

MEDYAGUNDEM

kk2

KK ile PKK aynı yalanı söylüyor

PKK elebaşısı Mustafa Karasu ile Kılıçdaroğlu aynı ağızdan konuşarak 15 Temmuz’u değil, OHAL’in ilan edildiği …

basbaglar

Başbağlar katliamında FETÖ’nün rolü

Erzincan’ın Kemaliye ilçesine bağlı Başbağlar köyünde 5 Temmuz 1993 akşamı gelen terör örgütü mensupları, kadınları …

merkel

Almanya’dan “PKK bizi nasıl haraca bağladı” raporu

Almanya’da iç istihbarat servisi, PKK’nın Almanya’da topladığı paranın son 10 yılda iki kat arttığını bildirdi. …

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir