Bugün Gazetesi yazarı Aslan Değirmenci sosyal medyada yürütülen yeni bir tezgahı deşifre etti. İşte “Haçlılar sosyal medyada sanal mezhepçi ordu kurdu” başlıklı yazısı…
Dikkat! Yeni bir algı operasyonu devreye sokuldu. Mezhep odaklı kamplaşmaların ortadan kaldırılması için mücadele eden, açıklama yapan, söylem geliştiren kim varsa anında sosyal medyada linç ediliyor, yetmiyor mezhepçi ilan ediliyor. Tekfircilik ve mezhepçilik silahını kullanan hesaplar incelendiğinde, çoğunun robotik olduğu görülüyor. Otomatik olarak tweet atan, RT ya da FAV yapan, çoğu tek merkezden yönetilen ve IP adresleri Batı olan hesaplar olduğu anlaşılıyor. Raporlara göre Twitter’da 40 milyona yakın robot kullanıcı var. Birçoğu reklam amaçlı açılsa da Türkiye’de genel amaç provokasyon, tehdit ve algı yönetimi…
Kullanılan yazılım, istenildiği kadar “sahte insan profili” üretiyor, bu profiller gerçekçi oluyor, aileleri, sosyal yaşamları, geçmişleri, profil resimleri oluyor. Sonrasında bu sahte profiller ajanlar tarafından çeşitli konularda yorumlar yapıp, sosyal medya üzerinden “örgütlenmek” için kullanılıp, tek bir merkezden yönlendiriliyor.
Algı uzmanları tarafından yürütülen bu hesapları Gezi olaylarından iyi tanıyoruz. Aynı şekilde 7 Şubat darbe girişimi, 17-25 Aralık küresel operasyonu ve terör örgütlerine yaptıkları yataklıktan biliyoruz.
Çok çabuk şekil değiştiriyorlar, Türkiye’de kaos çıkartmak için kara propaganda yöntemini devreye sokuyorlar. Propaganda yöntemini çözüp, deşifre edenleri ise itibarsızlaştırmaya çalışıyor, toplu olarak saldırarak karakter suikastı deniyorlar. Oyuna anında gerçek hesaplar müdahil oluyor, başlatılan operasyona destek veriyorlar. Psikolojik savaşı göremeyip, robotik hesaplara cevap vermeye çalışanların sinir uçlarına dokunarak meydana getirdikleri tartışma ortamıyla sosyal medyayı zehirliyorlar. Kendi belirledikleri gündemle kaos meydana getiriyorlar.
7 Şubat öncesi bu hesaplar incelendiğinde İran karşıtlıkları göze çarpıyor. Mezhepçilik fitnesini uyandırmak için her yolu denedikleri görülüyor.
O günlerde kendilerine verilen görev gereği; kendileri gibi düşünmeyen herkesi İrancı ilan ediyor; bizi kardeş kılan değerleri itibarsızlaştırıyor; hıncı olan herkese karşı mezhep kılıcını kullanıyorlardı.
7 Şubat sonrası bu hesaplar ansızın mezhep değiştirdi. İçlerinden bazıları da mezhepsizliği tercih etti. Ansızın ateist olanlar da gözümüzden kaçmadı. Kendilerini diyalogcu olarak sunan hesaplar da kabuk değiştirmeyi ihmal etmedi. Ama hepsi ansızın Şii olmayı başardı! Bu robotik hesaplar bugün, Suriye’de katliama ortak olan İran’ı eleştiren kim varsa olayı mezhep tartışmasına getiriyor, DAEŞ’çi olarak sunuyor… DAEŞ’in doğuşuna (Nuri El Maliki) dikkat çekerek, yanlış politikaları eleştirenler de suç işlemiş gibi gösteriliyor. İran’ın yanlış politikalarını eleştiren kim varsa anında topluma mezhepçi olarak sunuluyor, mezhep eksenli bir siyaset hattı oluşturulmaya çalışılıyor. Bazı Şii liderlerin Türkiye’ye yönelik tehditlerine, İslam’a hakaretlerine tepki gösteren âlimler bile hedef alınıyor. Aynı âlimlerin Hizbullah’ı eleştiren Şii liderlere destek vermeleri, tekfircilik ve mezhepçilik yapanlara tepki göstermeleri ise hiç gündeme getirilmiyor. Önemli din adamlarının bazı sözlerini cımbızla alıp, eğip bükerek, kendilerine sahte delil üretmeleri ise sıklıkla başvurdukları bir başka yöntem. Sosyal medyada “sanal insan”oluşturarak, kamuoyunu emperyalistlerin çıkarları lehine etkileyebilecek robotik sisteme alet olmayı tercih edenler ise gece gündüz uydurma rivayetlerle Müslümanlar arasına fitne tohumu ekiyor. Sosyal medyaları kullanarak “psikolojik savaş” gerçekleştirmek için sahaya sürülen haçlı robotik hesaplar tarafından kurulan emperyalist orduya gönüllü olarak katılıyor.
Oyun sürüyor…
Oyunu bozmak basit. Fitne gündemine takılmak yerine, ümmet bilinciyle hareket etmek, İslam’ın özünde olmayan yalanlara zaman ayırmak yerine, İslam birliğini oluşturmak için mücadele etmek. Bilesiniz; asıl amaç bu birlikteliğin sağlamasını engellemek.
