Anasayfa / GENEL / Gülen kendisini ve örgütünü tarif etti; mefistolar, münafıklar!
gulen-mefisto

Gülen kendisini ve örgütünü tarif etti; mefistolar, münafıklar!

Fethullah Gülen, ağdalı bir dil kullandığı son sohbetinde yine hakaretler yağdırdı. Gülen, son sohbetinde, AK Parti için yine “münafık” gibi ağır ifadeler kullandı.

“Cenab-ı Hakk’ın şu anda belli bir ölçüde yumuşak yumuşak kulaklarımızı çekmesi de sanki bunun neticesi” diyen Gülen, “Hadiselerin diliyle bize adeta şöyle deniyor: Ne diye yaramaz insanlara o kadar hüsnüzan ettiniz! Ne diye o kadar yaramaz insanlar için sokak sokak dolaştınız; kadını erkeği çoluğu çocuğu seferber ettiniz?” ifadelerini kullandı.

İşte Gülen’in sohbetinden satır başları:

DECCAL’IN ORTAYA ÇIKTIĞI ZAMANIN SARIKLILARI

Hadis kitaplarında “Kitabü’l-fiten ve’l-melâhim” başlığıyla bazı bölümler yer almakta; ileride gelecek olaylardan, özellikle âhirzamanda cereyan edecek olan dehşetli hadiselerden bahsedilmektedir. Allah Rasûlü (sallallâhu aleyhi ve sellem), âhirzaman fitneleriyle ilgili hadislerinde, Deccal’in ortaya çıktığı dönemde, Horasan civarında yetmiş bin taylasanlı (sarıklı) insanın ona iltihak edeceğini haber vermiştir.

KİME DEDİKSE SADIK, O DA ÇIKTI MÜNAFIK

Öyle bir dönemde yaşıyoruz ki, bir arkadaşımın biraz bedbinlik (karamsarlık) içeren şu sözleri günümüzün resmini aksettirmesi açısından çok şahane: “Cihanda bulamadım bir yâr-ı sâdık / Kime sâdık dedimse çıktı münafık!” Bu sözü biraz nikbinlik (iyimserlik) ile hakikatbinlik arasında bir noktaya çekerek şöyle değiştirdim: “İnsan her zaman arar durur bir yâr-ı sâdık / Bazen de sâdık dedikleri çıkar münafık!”

MELEK SURETİNDEİ MEFİSTOLAR!

“Gayr-ı meşru bir muhabbetin neticesi, merhametsiz azap çekmektir.” diyor Hazreti Pir. Bazı kimselerin o ölçüde sevgiye, takdire, tayine ve desteklenmeye hakkı yoksa şayet, o mevzuda aşırı gittiğinizden dolayı, Allah, sizi tokatlayabilir; merhametsizce azap çektirir:Aklınızı kullansaydınız. Vicdanınızı kullansaydınız. Bazı kimselerin melek suretinde Mefisto olduğunu hatırdan çıkarmasaydınız.

HÜSNÜ ZAN ETMEKTE MÜBALAĞAYA GİRDİK

Şimdi bize düşen şey: Bir; “Allahım, hüsnüzan etmede mübalağaya girdik, rızana uygun düşmedi, bizi tecziye ediyorsun; bahtına düştük, bizi affeyle.” İki; “Senin rızana muvafık düşmediği şekilde, haklarında hayırlar düşünüp ‘Bizi evrensel insani değerlere ulaştıracaklar. Gerçek ruhuna uygun demokrasiye ulaştıracaklar.. ve milletin en fakirinden en zenginine kadar sosyal adaleti (Hazreti Ömer devrindeki adaleti) tesis edecekler!’ deyip bunlara aşırı alaka duyduk; şimdi Sen, bu haksız ve mübalağalı ilgiden dolayı bizi cezalandırıyorsun; ne olur, bizi bağışla!” demektir.

MEDYAGUNDEM

feto2

Teröristbaşının şifresi çözüldü

Teröristbaşı Gülen’in 15 Temmuz darbe girişiminin yıldönümünde Amerikan gazetesine verdiği röportajında kullanılan fotoğrafın şifreleri çözüldü. …

darbe

Allah’a değil Feto’ya tapan sapıklar!

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Marmaris’te kaldığı otele, 15 Temmuz darbe girişimi gecesi saldırı düzenleyen 1’i …

feto

Teröristbaşının son oyunu!

Teröristbaşı Fetullah Gülen, dün bir Mısır gazetesine “darbeyi Atatürkçü ve laik subaylar yaptı, bizim ilgimiz yok” …

2 Yorumlar

  1. BİZ NE ALDATAN OLDUK NEDE ALDANAN OLDUK

    -‘Ne diye o kadar yaramaz insanlar için sokak sokak dolaştınız; kadını erkeği çoluğu çocuğu seferber ettiniz?’/El Cevap; alim müsveddesi, madem o kadar alimdin Peygamber Efendimiz ve Cenab-ı Allah’la görüşüyormuşsun da ‘yaramaz adamlar’ olduğunu neden bilemedin? Hıı! Söyle! Neden ‘yaramaz adamlar’ için çoluk çocuk seferber oldunuz? Hıı! Söyle alim müsveddesi! Demek ki senin alimliğin bu kadarmış! Alimlikle uzaktan yakından alakan yokmuş! Yalan mı? Rabbim bir insanın elini dilini bağlanmasın, bağladığı gibi kendi aleyhinde nasıl böyle konuşturduğunu görüyorsunuz değil mi? İşte bu ahir zamanda dağın, taşın dile gelmesinin küçük bir örneğidir.

    -‘Deccal’in ortaya çıktığı dönemde, Horasan civarında yetmiş bin taylasanlı (sarıklı) insanın ona iltihak edeceğini haber vermiştir.’/ El Cevap; Sahih hadisti, değildi diye hadisçileri yerden yere vuran birinin çıkıp, Sahih Hadisler olarak bilinen Hadisleri bırakarak işine gelen Hadislerle operasyon yapması çok manidar değil mi? Ne amaçla kullanmaya çalıştığı kendinde saklı olmakla beraber, kendisinin sakalsız olmasından dolayı sakala mı operasyon çekiyor acaba…Horasan’ın İran’ın bir eyaleti olmasından dolayı İran operasyonu mu çekiyor acaba demeden kendimiz almıyoruz. Ama en mantıklısı; Deccal Pensilvanya’dan değil, İran’dan çıkacak, Deccal ve taifesinin sakallı olacağını, kendisinin ve taifesinin sakalsız olduğunu, kısaca ‘ben Deccal değilim’ mesajı diye okumak gerekir. Biz yine de soralım; ne alaka-kel alaka, nerden çıktı bu Hadis, ne anlatmaya çalıştın…?

    -‘ülkenin kaderini haysiyetsizlerin ellerine düşürdü’ / El Cevap; heee, diyorsun he mi? Senin ve tayfanın eline geçseydi ‘Haysiyetlilerin’ eline geçmiş olacaktı değil mi? Senden ‘haysiyetsizi’ var mı acaba? Allah’ın men ettiği kişileri dost edinenden daha haysiyetsizi, şerefsizi var mı acaba? Peygamber Efendimiz ve Cenab-ı Allah’la görüşen zer zevat sen nasıl alimsin ki daha düne kadar ‘çoluk çocuk seferber olduğunuz’ ‘haysiyetsizler’ için seferber oldun diye adama sormazlar mı? Soruyoruz; sen nasıl alimsin ki ‘haysiyetsizler’ dediğin insanlar için ‘çoluk çocuk seferber olduğunuz’? Demek ki ‘haysiyetsizin en büyüğü sensin, sen olmasan bu ülke için gecesini gündüzüne katan insanlar için haysiyetsiz demezsin. Haysiyetsiz herif! Kurtuluş ümidi kalmamış, ümitleri ‘sadece Rahmeti Sonsuz’un merhametine!.’ İmiş! Rahmeti Sonsuz olan Rabbim adamın o koca burnunu, o Peygamber nurundan yoksun suratını aha böyle pisliklerin içinde yüzdürür. Tabi anlarsa!

    -“Eğri dediğim zaman önüm kesilir. Bu adamlara azıcık başkaldırsam, defterlerime el konulur. Servetim yeniden gözden geçirilir. Mali bir kısım haklı olmayan mükellefiyetlere maruz bırakılırım!..”/El Cevap; zenginlere, yardakçılarına mesaj gönderiyor. Bakın benim değil de devletin yanında olursanız; önünüz kestiririm, ticari defterlerine el koydururum, mali bir kısım haklı olmayan mükellefiyetlere maruz bırakırım… gibi tehditlerde, şantajlarda bulunuyor. Aydın Doğan’ı nasıl kurtardığını anlatıyor, yanında durmayanların da başına geleceklerle tehdit ediyor. Bu şifreli aba altından sopa göstermek değilse, şantaj değilse ben adam değilim.

    -‘Bu sözü biraz nikbinlik (iyimserlik) ile hakikatbinlik arasında bir noktaya çekerek şöyle değiştirdim’/ El Cevap; sen neyi değiştirmedin ki? Hadisleri, Ayetleri, Sureleri ben yanlış anladım diye neyi değiştirmedin neyi neyi? Bunu değiştirmen de aslında kan tutulmasının küçük bir örneğidir. Sen hep değiştirirsin, işine gelmeyeni değiştirmede üstüne var mı? Erkeği kadın, kadını erkek yapacak kadar zanaatkar olduğunu bilmeyen mi var?

    -‘Bazen de sâdık dedikleri çıkar münafık!’/ El Cevap; aynada kendini görmüş! Asıl insanlar sana güvenip sana kendilerini emanet ettiler. Sen ne yaptın? Münafıklığın daniskasını yaptın. Sattın, yıktın, darmadağın etmek için her yolu denemedin mi ey be Münafık?

    -‘bizi arkadan hançerlerler mi dile sormadık!’/ El Cevap; bur soruyu asıl Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan kendi kendine çok defa sorduğunu tahmin ediyoruz. Kendini emanet ettiği ‘arakadan hançerleyen’ çakalların Fetulah Hasan Sabbah’ın teröristleri olduğunu nereden bilsin ki?

    -‘Yoksa bütün çarkları, devlet kapısını değersiz kimselerin emrine mi verirler; meseleyi bir kayırma sistemi haline mi getirirler?”/El Cevap; ulan şu sözleri sarf ederken insanda biraz utanma, sıkılma, haya olur be! Devlet kapsı değersiz kimselerin emrine verildi heee! Sizlere verince değerli, vatanı için canını vermeye hazır insanlara verilince değersiz heee! Allah seni bildiği gibi yapsın İnşallah! Adam resmen devlet dairelerini bize verin, biz değerli insanlarız diyor be! İnsanların değerli olup olmadığını ölçtüğün elinde terazi mi var Kainat İmamı? İnsanların değerli olup olmadığının kararını verme mercii sen misin? Sen kendinde öyle bir yetki mi olduğu iddiasındasın? Aslında öyle olduğunu iddia ediyorsun!

    -‘ Neden Allah aşkına azıcık basiretle hareket etmediniz’ / El Cevap; al ağa şimdide suçu başkalarında arıyor. Neden MİT’i kapamadınız, neden ele geçirmediniz, neden sızamadınız diye müritlerine verip veriştiriyor.

    -‘ Bazı kimselerin o ölçüde sevgiye, takdire, tayine ve desteklenmeye hakkı yoksa şayet, o mevzuda aşırı gittiğinizden dolayı, Allah, sizi tokatlayabilir; merhametsizce azap çektirir.’ El Cevap; Kainatın İmamıydın, her şeye hakimdin bugünleri neden göremedin? Aslında başkalarını suçlarken kendine şunu; ‘ya ben demek ki hem kulun hem de Yüce Rabbimin hoşlanmadığı işlere giriştim de tokat üstüne, şamar, şamar üstüne şaplak yiyorum’ diyemiyor, demez, uyanık ya, millet enayi! İyi olursa kendindeki ‘olağanüstü güçten’, kötü olursa ‘terörist milislerini’ suçlayarak işin içinden sıyrılmaya çalışıyor.

    -‘Bazı kimselerin melek suretinde Mefisto olduğunu hatırdan çıkarmasaydınız.’ / El Cevap; Mefisto nedir biliyor musunuz? Ne Türkçe de nede Arapçada böyle bir kelime olmadığını biliyor musunuz? Mefisto: İngilizce mephistopheles’tir. Cennetten kovulduğu farz edilen yedi şeytandan ikincisidir. Alman Edebiyatçısı Goethe’nin kaleme aldığı Faust isimli eserin kötü karakteridir. Bakın bakın seçtiği karektere, yarım almaya çalıştığı kaynağa iyi bakın! Müslüman ya! Seni Lusufer seni, seni İblis seni, seni mephistopheles seni!

    -‘ “Allahım, hüsnüzan etmede mübalağaya girdik, rızana uygun düşmedi, bizi tecziye ediyorsun; bahtına düştük, bizi affeyle.” İki; “Senin rızana muvafık düşmediği şekilde, haklarında hayırlar düşünüp ‘Bizi evrensel insani değerlere ulaştıracaklar. Gerçek ruhuna uygun demokrasiye ulaştıracaklar.. ve milletin en fakirinden en zenginine kadar sosyal adaleti (Hazreti Ömer devrindeki adaleti) tesis edecekler!’/El Cevap; Allah’tan önce rızasına uygun düşmediği için ‘DEMOKRASİ’ talebinde bulunuyor. Daha sonra da yok diyor, demokraside sosyal adalet yoktur deyip ‘HAZRETİ ÖMER DEVRİNDEKİ ADALETİ’ tesis etmeye kalkıyor. Anlıyorsunuz değil mi? Bir insan, bir cümlede bile nasıl yalan dolan, birbirine zıt şeyleri söyleyerek toplumu nasıl kandırma cihetine gidebildiğini görebiliyorsunuz değil mi? Allah seni bildiği gibi yapsın İnşallah!

    -‘Müslümanlık nerede kaldı?’ / El Cevap; heç nerede kalacak, Pensilvanya’da kaldı, buralardakilerine Müslüman ne de Müslümanlık işte! Müslümanlık sadece Pensilvnaya’da o da işte şöyle metrekarelerle ifade edilebilecek dar bir alanda!

    -‘Aldanırsak, aldanmanın hesabı çok ağır olur. Allah, aldanmamaya azmetmiş sizleri aldanmaktan muhafaza buyursun.’ / El Cevap; ‘BİZ NE ALDATAN OLDUK NEDE ALDANAN OLDUK’ bu sözü bilir misin? Bu sözün sahibini bilir misin? Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Erdoğan! He bunu da böyle bil!

  2. Bu Bir Devleti Ele Geçirememenin İtirafnamesidir

    Bu son sohbeti delil niteliği taşıyan hukuki bir itirafnamedir. Bu sohbet adamı ipe götürür. Meşhur bedduasındaki gibi peş peşe sıralanmış şifreler dizisinde; devleti nasıl, neden ele geçirmediklerinin sırlarını sırlarken, darbe girişimin becermeyenlere sitayişlerde bulduğunu görüyoruz. Şu sohbetin binde, milyonda birini Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan yapsaydı çoktan darağacındaydı. Eğer bu sohbeti hukukçularımız masaya yatırıp irdeleyecek olurlarsa haftalarca, aylarca irdelemeleri gerekecektir. Eğer bu konuyu atlarlarsa çok yazık ederler. Bugüne kadar görülmemiş bir itiraf olduğu ortadadır. Bunu acilen tartışmaya açılması gerekmektedir. Devleti ele geçirme konusunda hiç bu kadar açık seçik, net bir itiraf görülmemiştir. Bu sohbet geleceği şekillendirecek, geleceğin delilleri olacak bir İTİRAFNAME olduğunu umarım toplumumuz, kamuoyu farkına varır.

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir