Gerçek Kuryeyi Açıklıyorum; Emre Uslu
ERDEM YAVUZ YAZDI
Emre Uslu, dünkü yazısında varsayımlar üzerinden Paris cinayetlerinin sorumlusu Ömer Güney’i KCK’nın kuryesi olarak göstermiş.
Kendisini her zamanki gibi engin bilgisi(!) ve tahlil yeteneği(!) dolayısıyla tebrik ediyorum. Ancak bu yazıyı yazarken kendi üstlendiği kuryelik görevinin gündeme geleceğini düşünmemiş olsa gerek.
Şimdi biraz onun üslubuyla anlatmaya başlıyorum.
Önce; Emre Uslu hakkındaki mevcut bilgileri yeniden hatırlamakta fayda var;
Polis Akademisi mezunu. Terörle mücadele şubesinde komiser yardımcılığı görevinde bulunuyor.
Yüksek lisans tezini “Yeşil” kod adlı Mahmut Yıldırım üzerine yaptı, İçişleri Bakanlığı’nın özel izni ile bir yıl süre ile Kanada’nın Toronto kentine dil öğrenmesi için gönderiliyor.
İlnur Çevik’in sahibi olduğu Anatolian News gazetesinde yazılarını yayınlamaya başladı sadece makaleler yazmıyor aynı zamanda ilgili kişilere yazdığı raporları gönderiyor.
Kürtler üzerine doktora yapmak için ABD/Utah’a gitti, 8 sene geri dönmeyince, Uslu hakkında Meclis’e soru önergesi verildi, Emniyet Genel Müdürlüğü Uslu’nun halen polis olduğunu hatırlayıp geri çağırdı ancak okyanus ötesi uçuş yapamaz raporu alıp Washington’da CIA vakfında stajını tamamlıyor.
Komiser Uslu, stajını tamamlayınca Türkiye’ye dönüyor ve Bingöl Emniyeti Terör şubesine ataması yapılıyor burada kısa süre çalışıp istifa ediyor.
Böylece, polislik kariyeri bir türlü başlayamayan Emre Uslu’nun istihbarat bilgilerine ulaşma durumu meşrulaşıyor. Kendisine gelen bilgilerin kaynaklarını, gazetecinin kaynakları gizli olur diye bir türlü açıklayamıyor. Örneğin Abdullah Öcalan ve Mehmet Öcalan arasındaki görüşmenin kağıda dökülmüş halini Emniyet İstihbarat Daire Başkanı görmeden Uslu görüyor,okuyor ve köşe yazısı yazıyor.
Ancak kısa süre sonra ilginç bir durum ortaya çıkıyor. Uslu, evine hırsız girdiğini, askerlik kayıtlarının açıklandığını belirterek kendisinin öldürülebileceğini söylemeye, açık mektuplar yazmaya başlıyor.
Böylece Uslu rutin dışına çıktığı zaman yaptığı hareketleri normalleşiyor. Ortadan kaybolduğu kuryelik yaptığı zaman bahanesi hazır oluyor, örneğin birden uçak bileti alıp ABD’ye veya aniden Malatya’ya gidiyor, savcılarla görüşüyor, bunları soranlara bahanesi hazır oluyor, “Saldırıya uğrayabileceğim için tahmin edilemeyen şeyler yaptım” diyor.
Bu bilgiler bana Emre Uslu’nun kurye olabileceğine ilişkin bir izlenim yarattı. Amerika’ya rahat girip çıkması, dil bilmesi, Uslu’nun cemaat yapılanması için aranan bir kurye olabileceğini gösteriyor.
Amerika’daki cemaat yapılanmasıyla, Türkiye yapılanması arasında sorunsuz bağ kuracak bir kurye özelliğine sahip Emre Uslu.
Uslu’nun kurye olduğunu tespit edip kendimizi inandırdığımıza göre şimdi olayı kurye boyutuyla inceleyelim; Uslu’nun pek çok vasfına kuryeliği ekleyelim gerçi o her zamanki gibi kurye olmadığını sadece sevdiği arkadaşlarının emanetlerini Allah rızası için götürüp getirdiğini söyleyecek ama boşuna…
Emre Uslu, Amerika’dayken…
Bu durumda Emre Uslu’nun ABD’de olduğu dönemde neler olmuş sorusunu kendimize sormak gerekiyor. Bildiğimiz kadarıyla Emre Uslu ABD/Utah’da iken Türkiye’yi karıştıran andıç, özel bilgiler, darbe günlükleri, ilginç bir tesadüf eseri, ABD/Utah üzerinden çıkış yapan bir bilgisayardan Türkiye’deki gazetecilerin mail adreslerine gönderildi. Yine ilginç bir şekilde Utah Üniversitesi Profesörü ve Uslu’nun doktora sorumlusu Hakan Yavuz tam bu esnada bu mailleri Uslu’nun gönderdiğini söylüyor. Yani Emre Uslu, Utah’da iken cemaatin TSK’ya karşı delil oluşturma girişimindeki mesajlarını tasnif edip Türkiye’ye taşıdı.
Uslu’nun durumu, Meclis’te gündeme gelince ve kimse cevap veremeyince, çok uğraşarak işe girdiği Jamestown Vakfı Türkiye masasından ayrılmak zorunda kalıyor, apar topar Türkiye’ye dönüyor.
Bu esnada Türkiye’de yer yerinden oynuyor, savcılar ABD üzerinden gelen ihbarları delil kabul edip operasyon üzerine operasyona girişmiş vaziyette yani kimsenin Emre Uslu ile harcıyacak zamanı yok.
2011 ve 2012 yılında, Oslo görüşmeleri, kimliği belirsiz bir internet sitesinden ortalığa saçılıveriyor ardından, Uludere olayı ve savcıların MİT operasyonu peş peşe geliyor.
Uslu’ya yine iş çıkıyor, Hükümet ve MİT’e yönelik belgelerin kuryeliğini yapmaya başlıyor, bu süreçte Uslu, cemaat kuryesi miydi yoksa CIA kuryesi miydi, sorusuna henüz net bir cevap veremiyorum ancak cemaat daha ağır basıyor.
Şimdi Emre Uslu neden kuryelik yaptı ve TSK ve Hükümete yönelik bu operasyonlara bulaştı, yoksa baş kurye Önder Aytaç mıydı, sorularının cevabı şimdi daha net anlaşılıyor değil mi ?
Yazıyı okuyunca Emre Uslu’nun yazdığı yazı akla gelse, yazım şeklimiz Emre Uslu’ya benzese de bizim anlattıklarımız gerçek ve kuryelik görevini çok seven bu şahsın sonu da emin olun çok hazin olacak…
