Anasayfa / ANALİZ / Ekrem Dumanlı buna da acil cevap!
dumanli-kahire

Ekrem Dumanlı buna da acil cevap!

MEDYAGÜNDEM- Önce Mısır’daki laik El Vatan gazetesine “Erdoğan diktatör” deyip milyonlarca insandan oluşan Arap kamuoyu üzerinden bir fitne dalgası yarattılar, sonra da “O gazete bizi çarpıttı, yalan yazdı” diye açıklama yaptılar.

Zaman gazetesi Kahire Temsilcisi Cumali Önal’ın “Erdoğan diktatör” provokasyonuna gazetesi tarafından kurumsal yalanlama getirildi.

cumali-kahire1

Ama fitne hedefini bulduktan, provokasyon amacına ulaştıktan sonra Zaman’ın tekzibinin de hiçbir önemi kalmadı.

Hoş Zaman gazetesinde bugünlerde yayınlanan yazılar “takke düştü kel göründü” dedirtecek cinsten.

Zaman gazetesinin önde gelen yazarları “Gezi Parkı provokasyonu” nedeniyle söz birliği etmişlercesine “Erdoğan’ın totaliterliği” yazıları yazdılar.

Abdülhamit Bilici, Bülent Korucu, İhsan Dağı ve Şahin Alpay birbirinin kopyası dört makale üzerinden Gezi Parkı’nda bir “öfke birikimi” olduğu ve bunun da müsebbibinin Başbakan Erdoğan olduğu algısı yaratmaya çalıştılar.

Hatta daha da ileri gidip demokrasi dersleri eşliğinde Türkiye’nin geleceğinin karartıldığına ilişkin kehanetlerde de bulundular.

Zaman gazetesi her ne kadar Kahire Temsilcisi Cumali Önal’ın sözlerini yalanlasa da gazetenin önde gelen yazarları yazılarıyla “Erdoğan diktatör” tezini zaten işlemişler.

Mesela Abdülhamit Bilici, “Türk baharı” başlıklı yazısında, “Amaç rejimi yıkmak değil, son dönemde artan tek yanlı uygulamalar ve otoriter/kavgacı eğilimlerle arızalanan demokrasinin kalitesini artırmak. Aslında belediye başkanlığı döneminde İstanbul’un yeşillenmesine büyük önem veren Erdoğan’ın Taksim konusunda toplumun görüşlerini dikkate almadan attığı tek taraflı adıma bir itiraz. Park olayı, belki de benzer tavırlarla dolan bardağı taşıran son damla.” dedi. Yazısının tamamındaki tez “Erdoğan totaliter” şeklindeydi.

Mesela İhsan Dağı. “Erdoğan’ı seviyorsanız ona gerçekleri söyleyin” başlıklı yazısında,“Tabii ki mesele sadece Gezi Parkı meselesi değil. Park meselesinin tetiklediği, fakat özünde gittikçe otoriterleşen ve toplumsal mühendislik projeleriyle herkesi kendine benzetmeye girişen bir iktidara yönelik tepki var.” dedi. Dağı, “Böyle bir zeminde yeni anayasa yerine otoriter tınılar taşıyan başkanlık önerisi, çoğulculuk yerine çoğunluğun kimliğini, yaşam biçimini ve ahlak anlayışını devlet gücüyle azınlığa dayatan bir yeni ‘toplum mühendisliği’ çıktı karşımıza.” diye yazdı.

Mesela Bülent Korucu. “Taksim’den arta kalanlar” başlılı yazısında, “Şeffaf ve hesap verebilir yönetim, yalnızca demokrasinin olmazsa olmazı değil. İstismarı önleyerek, yönetimle halk arasındaki iletişim ve istikrarın korunması açısından da elzem.” dedi.

Mesela Şahin Alpay. “Bu germe ve kutuplaştırma hayra alamet değil” başlıklı yazsında, “Bu zatın tarif ettiği ‘plebisiter demokrasi’ ya da ‘çoğunluk diktatörlüğü’ denilen rejimdir, yerleştirmeye çalıştığımız özgürlükçü demokrasiye kesinlikle aykırıdır. Gerçek demokrasi sandıkta hesaplaşmadan ibaret değildir. Gerçek bir demokraside seçimle işbaşına gelen hükümetin askerî–bürokratik vesayet altında tutulması elbette kabul edilemez. Ne var ki gerçek demokrasi, seçimle gelen hükümetin yetkilerinin, yurttaşların temel hak ve özgürlükleriyle, hukuk devletiyle sınırlı olduğu; elindeki gücü kötüye kullanmaması için Parlamento’daki muhalefet, bağımsız yargı, bağımsız medya ve sivil toplum tarafından denetlenip dengelendiği rejimdir. Hükümetin seçimden seçime değil, sürekli hesap verdiği rejimdir. Gerçek demokraside “milli irade”yi yalnızca seçimle gelen hükümet temsil etmez; iktidara oy verenler kadar vermeyenler de milli iradenin bir parçasıdır.” dedi.

Alpay bir de, “AKP halktan ülkeyi yönetme yetkisini almış olabilir ama bu yetkilendirme ne hükümete ne de Başbakan’a her istediğini yapması için açık çek anlamına gelmez. Başbakan, muhalif, eleştiren basını susturamaz… Medyayı yandaş patronlara peşkeş çekemez… Sosyal medyayı bela olarak göremez… Uludere faciasının sorumlularını ‘Ankara’nın karanlık dehlizlerinde’ kaybedemez… ‘Türk usulü başkanlık’ adı altında otoriter bir rejim getirmeye kalkışamaz… Sayıştay denetiminden kaçamaz… Halkın üçte ikisinin istemediği nükleer santralleri yaptıramaz…” diye yazdı.

Şimdi Zaman’ın yayın yönetmenine soruyoruz: Kahire temsilcinizi tekzip ettiniz peki bu yazarlarınız ne? Peki bu tekzip Bilici, Korucu, Alpay ve Dağı için de geçerli mi? Bu işte bir tuhaflık var ya da siz kimi kandırıyorsunuz?

medyagundem.com 

MEDYAGUNDEM

ekremd2

Ekrem itini göz göre göre kaçırtmışlar!

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın firari Ekrem Dumanlı’nın da arasında bulunduğu 13 şüpheliyi takip etmesi için İstanbul …

kemal

KK FETÖ’nün kuryesi mi?

Siyasiler bayramı memleketlerinde geçiriyor. O siyasilerden biri de eski TBMM Meclisi Başkanı ve AK Parti …

ekrem2

O masada CHP ile FETÖ arasında bir kurye var!

Siyasiler bayramı memleketlerinde geçiriyor. O siyasilerden biri de eski TBMM Meclisi Başkanı ve AK Parti …

2 Yorumlar

  1. bunlar 28 şubattada aynısını yapmışlardı ama soluğu abd de aldılar Allah basiretlerini arttırsın

  2. Amerikaya göç var da, kalan bir biz miyiz acep? 7 (yedi) milyon insan, babalar gibi Türkiyede yaşıyor sayın Ali Bey, haberiniz yoksa eğer, buradan duyurulur!

Hakan Serter için bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir