Diyanet İşleri Başkanlığı, iki atv dizisi için camilerden görüntü alınmasını yasakladı. İstanbul Müftülüğü de bu kararı uyguladı.
Paralel Yapı’nın ağzıyla açıklama yapan Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yasakçı tavrı sürüyor. Diyanet, atv’deki ‘Diğer Yarım’dan sonra, ‘Kertenkele’ dizisi için de camilerde çekim yasağı getirdi. İstanbul Müftülüğü de bu anlamsız yasağı uygulamaya koydu. Diyanet İşleri Başkanlığı, atv’de yayımlanan ‘Kertenkele’ dizisi için Paralel Yapı ağzıyla yaptığı açıklamanın yankıları dinmeden, yeni bir tuhaflığa daha imza attı. Diyanet, önce atv’de yayımlanan aile dizisi ‘Diğer Yarım’a, sonra da ‘Kertenkele’ye camilerde çekim yasağı getirdi. Diyanet’in yasak kararı, İstanbul Müftülüğü’nce devreye sokuldu. Çekim izni isteyen yapım şirketine, olumsuz yanıt geldi. İstanbul Müftüsü Rahmi Yaran’ın sözleri ise Diyanet’in Paralel Yapı ağzıyla yaptığı açıklamayı anımsattı. Yaran, “Bizim camimizde sahte imam olmaz. Dizinin muhteviyatına ilişkin bir kamuoyu algısı var” dedi. Müftü Yaran, “Bu yargıya diziyi izleyerek mi vardınız” sorumuza da “Bu olumsuz kamuoyu algısını görmezden gelemezdim” yanıtını verdi. Yaran, “Diziyi izlemedim. Tartışmayı basından takip ettim” ifadesiyle konuya yabancı olduğunu, kararın önyargıyla alındığını itiraf etti.
‘BU BİR DÖNÜŞÜM DİZİSİ’
Dizinin yapımcısı Yalçın Şen ise şu değerlendirmeyi yaptı: “Kertenkele bir dönüşüm projesi. Dini öğretilere aykırı bir karakter, imam kıyafetiyle çıktığı yolculukta, dini öğrenmek zorunda kalıyor. Bu dönüşümde, Kertenkele’nin çaldığı imam kıyafetlerinin büyük rolü var. Bu proje o kıyafetlere gerçek hakkını teslim edecek bir projedir. İmamları rencide etmiyoruz, aksine onore ediyoruz. Bu ileriki bölümlerde daha net anlaşılacak.”
‘KEŞKE ARAŞTIRARAK KARAR VERSELERDİ’
Ünlü yönetmen Mesut Uçakan, dini hassasiyetler dikkate alındığı sürece bu tür yasakların karşısında olduğunu ifade etti. “Ben de sansür döneminden gelen bir sinemacıyım, yasaklarla çok uğraştım” diyen Uçakan şunları söyledi: “Hayatın elbette yasakları da olacaktır. Kertenkele art niyetli bir dizi değil. Aksine, olayları tersinden göstererek, bugüne kadar toplumda horlanmış, dışlanmış bir imam tipini hayatın içine sokuyor. Toplumdaki saygınlığına dikkat çekiyor. İlerde, dizinin başrolünü götüren sahte imamın bu sayede doğru yolu bulması da söz konusu olacak sanıyorum. Diyanet’in diziyi araştırarak karar vermesi daha anlaşılır bir şey olurdu. Bu tavır, eğlencelik haber arayan medyayı ve seyirciyi daha çok karşı tarafın kucağına iter. Kaş yapalım derken göz çıkarılıyor. Ben Diyanet’in yerinde olsam, dizi yetkilileri ile görüşür, varsa eksiklerini gidermeye çalışırdım.”
(TAKVİM)
