Anasayfa / GENEL / Çözüm sürecini profesyonelce sabote eden operasyoncu gazetecinin kodlarını çözen yazı!
melih

Çözüm sürecini profesyonelce sabote eden operasyoncu gazetecinin kodlarını çözen yazı!

Bir hafta önce Akşam gazetesinde Kurtuluş Tayiz yazdı. Bugün de Türkiye gazetesinde Melih Altınok. Habertürk yazarı Ruşen Çakır’ın çözüm sürecini nasıl sinsice sabote eden derin bir operasyon gazetecisi olduğunu deşifre ettiler. Altınok isim vermeden Çakır’ın “yalnız kurt” yazısı üzerinden provokasyonlarını nasıl profesyonelce yaptığını ve psikolojik arka planını anlattı.

İşte yazısı: 


tayiz

İŞİNİ DAHA PROFESYONELCE YAPAN PROVOKATÖRLER

Cuma günü, daha önce “kan uykusu”nda “ne kadar da terörist olduklarını” anlattığı PKK militanları hakkında, bugün “Kadın Hareketindeki İştar Kızları” isimli kitap yazan bir gazeteciden bahsetmiştim.

Aslında bu prototipin etki alanı işini “acemice” yapmasından ötürü sınırlı. Çünkü savaşın aşırı politikleştirdiği hedef kitlenin kolektif hafızası dipdiri. “Dün savaş devam ederken Türk milliyetçilerine gaz veriyordun şimdi Çözüm Süreci başladı Kürt gençlerine şirinlik yapıyorsun, hadi oradan deyip” geçiyorlar.

1999’da yakalandığı gün “şanlı Türk ordusuna” methiyeler düzdükleri Öcalan’a, bugün “heval” diye seslenecek kadar ajitasyonun dibine vuran Cemaller, Çandarlar da bu ligde.

Ancak işini daha profesyonelce yapanlar var ve asıl onlar üzerinde durmak gerek. Zira bu grupta yer alanlar, gemileri yakmanın akıllıca olmadığını bildikleri için daha kurnazca yöntemlere başvuruyorlar. Dolayısıyla manipüle edecekleri kitle de daha geniş oluyor.

ORGANİK İLİŞKİLERİ Mİ ONLARI BU YOLA ZORLUYOR?

Çözüme karşı açık provokasyonların yanı sıra sürecin barışçı bileşenlerine yönelik manipülasyonlara başvuruyorlar örneğin. Çünkü aktörleri değersizleştirilmiş bir barış sürecinin sağlıklı bir sonuç vermesinin zor olduğunu biliyorlar.

Peki bundan kazançları ne? Organik ilişkileri mi onları bu yola zorluyor, bilemiyorum. Ancak görünen o ki, tavırlarının en belirgin motivasyonu, öznesi olmadıkları, paye alamayacakları süreçlerde bir şekilde rol kapmak. Bunun için de eski liberaller gibi kaybeden tarafa angaje olmak yerine, siyaseten doğruculuğun renksiz yaşam alanında konumlanıyorlar ve dahil edilmedikleri süreçleri sabote etmeye çalışıyorlar.

BİR ARA KÖŞK’TEN BAŞBAKANLIK’A DOĞRU YOLA ÇIKAN RÖPORTAJLARI HATIRLAYIN

İşlerini kolaylaştıran en önemli etkenler ise, düşmanlık ettiklerinin aşağılık kompleksi ya da kullanışlı pozisyonları. Kimileri bir solcu ya da liberal tarafından adının anılmasının dayanılmaz çekiciliğine kapılıp bu tiplere prim veriyor. Kimisi ise, tavrını açık etmeye cesaret edemediği siyasi hasmına mesaj göndermek için bu gazetecilere başvuruyor. Bir ara Köşk’ten Başbakanlık’a doğru yola çıkan röportajları hatırlayın, puzzle gözünüzün önünde tamamlanacak.

ONLARI NASIL TANIRSINIZ?

Aslında çok kolay. Hrant katledildiğinde ortaya atılıp “fail tahrik olmuş yalnız bir milliyetçi genç” derler. Ama bir Hrant dostu da çıkıp “Yahu ne yalnız kurdu? Örgüt olmasa bu organize suikast düzenlenebilir miydi” diye sormaz bunlara. Çünkü o da hepimizin gözlerine baka baka mahkeme önünde “Hrant’ın arkadaşı” oluvermiştir.

Ne var ki, 50 kişinin yaşamını kaybettiği 7-8 Ekim’in hemen ertesinde Çözüm Süreci’ni yeniden tehdit edecek bir provokasyona açıkça zemin oluşturan bu sözlere rağmen o bir barış gazetecisidir. Ama kör gözüm parmağına bir provokatör HDP Genel Merkezi’nde bıçaklı saldırı düzenlendiğinde yalnız kurt hikâyesi, satacak senaryo değildir. Saldırgan anında yakalanmışken ve sınır dışına çıkan PKK militanlarına yol veren hükümetin Başbakanı çıkıp saldırıyı açıkça kınamışken, “azmettiricinin hükümet olduğuna” kanaat getiriverir.

Ardından “türbülans” atlatılınca, bu kışkırtmanın sahibi kendisi değilmiş gibi, çıkıp süreci başından beri savunan gazetecileri çözüme zarar veriyorlar diye suçlar.

Tabii ki, çözümün tüm siyasi riskini üstlenip, barış ilkesini taban desteğinin önüne koyan siyasi iktidarı da uyarmayı ihmal etmez. 7-8 Ekim’de linç edilen 50 canın sorumlusunun eleştirilmesini siyasi cinayetle eş değer tutar. Araya da Yalçın Akdoğan’ın “Öcalan’ın süreçteki negatif rolüne” dair cesur tespitini parça niyetine atar ki, rengi belli olmasın. Herkes iş tuttuğu tipler kadar saf ya.

Çok değil ama biraz telaşlansanız iyi edersiniz

Evet biz bu peşin satanları çok iyi tanıyoruz. Kibirlerinin, sinirlerinin kimliklerinin faş olmasından kaynaklandığını fark ettiğimiz için de gülüp geçiyoruz.

EVİNDE YILAN BESLEYENLER

Maalesef hâlâ ipleriyle kuyuya inenler var. Hâllerine baktıkça bir arkadaşımın evinde beslediği yılanıyla yaşadıkları aklıma geliyor.

Vatandaş bir gece uyandığında cam akvaryumunda uyuyan yılanını yanı başında uzanmış buluyor. Ertesi gece de aynı sahneyle karşılaşınca duygusallaşıyor. “Ne derdi var ki yılanımın” diyor, “acaba sevgisizlikten, yalnızlıktan mı muzdarip?”

Dayanamayıp “ev arkadaşına” yardımcı olmak için bir veterinere başvuruyor ve dünyası başına yıkılıyor!

Veteriner “Telaşlanmayın bey’efendi” diyor, “sadece boyunuzu ölçüyor!”

Veteriner haklı, evinde yılan besliyorsan, seni yutmaya hazırlanıyor diye telaşlanmanın da âlemi yok. Kaldı ki zaten, doğasına aykırı davranmasını bekleyip bir yılandan kendine ev arkadaşı seçmekte ısrar ediyorsan, dermanı veterinerde değil psikologda arayacaksın.

ALTINOK’UN YAZISI İÇİN TIKLAYIN

MEDYAGUNDEM

kemal-feto

Müdür Bey!

Sabah gazetesinde Melih Altınok’un “Müdür Bey” başlıklı yazısı şöyle… Bir röportajda kendisine sorulan “Hayatınızdaki unutamadığınız …

kavurmaci2

Nerede bu Kavurmacı?

Sabah gazetesinde Melih Altınok’un “Kavurmacı nerede?” başlıklı yazısı şöyle… Hatırlayacaksınız. Darbeciler 15 Temmuz’da ülkenin Cumhurbaşkanının …

kemal-feto

Hürriyet’in tetikçileri ellerinde tuz bekliyorlar!

Sabah gazetesinde Melih Altınok’un “Doğan Grubu Kılıçdaroğlu’nu gözden çıkardı mı?” başlıklı yazısı şöyle… Dünkü yazıda …

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir