Anasayfa / ANALİZ / Ak Parti’nin eskileri Aydın Doğan üzerinden Erdoğan’a savaş açtılar
celik-savas

Ak Parti’nin eskileri Aydın Doğan üzerinden Erdoğan’a savaş açtılar

Paralel örgütün “uyuyan hücreleri” olarak değerlendirilen isimler Aydın Doğan medyası üzerinden Cumhurbaşkanı Erdoğan’a resmen savaş açıp, FETÖ’ye meşruiyet alanı açmaya başladılar…


MEDYAGUNDEM.COM- FETÖ’nün 7 Şubat MİT operasyonuyla darbeye kalkıştığı günden 5 gün öncesi çıkıp, “Cemaat devlete sızmış buna kargalar bile güler” diyen, FETÖ’nün 17-25 Aralık darbe girişiminde ortalıktan kaybolan, 7 Haziran seçiminden sonra Ak Parti’yi CHP ile koalisyon tuzağına düşürmek isteyen, 1 Kasım seçimleri öncesi pusuya yatıp Ak Parti’nin hezimete uğraması umuduyla bekleyen Hüseyin Çelik, Aydın Doğan’ın yaktığı fitne ateşine odun oldu.

soner3

Aydın Doğan medyası Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a karşı savaşı Ak Parti eskileriyle sürdürmeye karar verdi. Önce Bülent Arınç çıktı CNN Türk’ten fitili ateşledi, onu bugün de Hürriyet’te Ahmet Hakan’a verdiği röportajla Hüseyin Çelik izledi.

FETÖ’nün Ak Parti’deki “uyuyan hücreleri” Aydın Doğan medyasından harekete geçirilmişti ki, Çelik açıkça Cumhurbaşkanı Erdoğan’a savaş açtı. Paralel örgütle bağını da “Paralel’le mücadelenin bir paranoyaya dönüşmesi…” ifadesiyle  FETÖ’ye meşruiyet alanı açarak gösterdi. Artık ihaneti ve terör örgütü olduğu apaçık ortadaki bir yapı için bugün çıkıp “paranoya” demek aslında FETÖ’ye hizmet etmekle aynı şey demek…

rafi

Gelelim Çelik’in sözlerine…

Aslında röportaj Çelik’in Cumhurbaşkanı Erdoğan’a açtığı savaşın meydan okuması gibi… Çelik Ak Parti’yi bölme amaçlı fitne operasyonunun da parçası olmuş durumda… Ve sözlerine tamamen hırsları damga vurmuş…

Başbakan Davutoğlu ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın arasını açmak mı dersiniz, Ak Parti’yi batan gemiye benzetmek mi dersiniz, bunu “biz o gemide değilsek batsın” intikamı mı dersiniz, hepsi var…

İşte o röportajdan öne çıkanlar:

-Nedir sizin meseleniz?

HÜSEYİN ÇELİK: Ben parti kurulmadan önce partinin programını yazmak üzere görevlendirilen 11 kişiden biriyim. Üzülerek görüyorum ki: Bu 11 kişiden biri hariç hiçbiri şu anda partide karar alma mercilerinde değil. Çoğunluğu ise partiden ya kopmuş veya koparılmış durumdadır. Arkadaşların hepsi armudun sapı, üzümün çöpü gibi bahanelerle bir şekilde partiden kopmuş ya da koparılmıştır. Birlikte yola çıktığınız, birlikte emek sarf ettiğiniz, ter döktüğünüz insanları, şu veya bu bahanelerle, “Benim ayağıma dolanıyor, bana itiraz ediyor” gibi gerekçelerle bir tarafa iterseniz…

-Bir dakika! Sizi partiden kimse koparmadı ki, siz partiden atılmadınız ki…

HÜSEYİN ÇELİK: AK Parti denince akla gelen ilk 10 isim hangisidir? Mesela yabancı bir gazeteci geldi ziyarete, ilk 10 listesi çıkarmış, sonra ilk 20, sonra ilk 30… İlk 50’ye kadar liste yapmış. Netice şu: Bunların yüzde 98’i şu anda mekanizmanın dışındadır. Bu insanlar sistematik bir şekilde dışlanmıştır, kenara itilmiştir.

-Ama sizin açınızdan böyle bir durum yok. Sizler üç dönem kuralına takıldınız.

HÜSEYİN ÇELİK: Üç dönem kuralı, partinin merkez teşkilatında görev almaya mani değildir, milletvekilliği ile ilgilidir. Kaldı ki bu kural, 1 Kasım’da ortadan kalktı. Bence esas üzerinde durulması gereken konu şudur: AK Parti denilince ilk akla gelen 50 ismin yüzde 98’i mekanizmanın dışındaysa bu kimin suçudur? Tüm bu insanlara “hain”, “davaya ihanet etti” muamelesi mi yapacaksınız? Yoksa sıkıntıyı başka bir yerde mi arayacaksınız?

-Eleştiriyorsunuz, rahatsızlığınızı dile getiriyorsunuz. Nedir amacınız?

HÜSEYİN ÇELİK: Bizim derdimiz bireysel değil. Siz bir gemidesiniz. Sizin kamaranız çok rahat ve lüks de olabilir. Eğer geminin dibi su alıyorsa, siz rahat ve lüks bir ortamda batarsınız ama sonuçta batarsınız.

-Ne yani AK Parti batıyor mu?

HÜSEYİN ÇELİK: Benim 15-16 yıldır büyütüp meyve verme aşamasına getirdiğim bir bahçem var. Bunun çekirdeğini toprağa atarken, fidesini dikerken biz vardık. Fakat bugün birileri hoyratça bu meyveleri ayakları altında eziyorsa bu benim zoruma gider.

KEMALİSTLERE NEDEN KIZIYORUZ

-İyi ama siz bu röportajda söylediklerinizle partinize zarar vermiş olmuyor musunuz?

HÜSEYİN ÇELİK: Ben AK Parti’nin kaderiyle Türkiye’nin kaderinin özdeşleştiğine inananlardanım. Kimseye hakaret etmeden, kimseye sövmeden, Türkiye’nin Cumhurbaşkanı’na veya Başbakan’ına karşı saygısız bir tavır almadan düşüncelerimi söylüyorum. İçeride söyleme ve düzeltme imkân ve şansınız yoksa dışarıda, olup bitenlerden çok da haberdar olmayan geniş tabana konuşmak durumunda kalırsınız.

Daha önce katıldığım bir TV programında “Tayyip Bey bu hareketin lideri olarak Everest tepesidir. Fakat Everest tepesi, oradaki duruşunu ve varlığını Himalayalar’a borçludur. Himalayalar olmazsa Everest diye bir şey olmaz” dedim. Bazı arkadaşlarımız bunu bile mesele yaptılar. Biz Kemalistlere neden kızıyoruz? Bütün bir milletin iman ve haysiyet mücadelesi olan Milli Mücadele’yi sadece bir kişiye izafe ettikleri için değil mi? Şimdi biz de Kemalistlerin düştüğü hataya düşmüyor muyuz? Tayyip Bey’i savunuyor görünüp edepsizce laflar edenler şunu bilmelidirler ki Tayyip Bey’e iyilik etmiyorlar.

-Gemi su alıyor diyorsunuz ama son yapılan seçimde AK Parti yüzde 50 oy aldı.

HÜSEYİN ÇELİK: 1 Kasım’ı çok iyi okumak lazım.1 Kasım’da vatandaşın bir kısmı bize kahrede kahrede oy verdi. Bir tarafta HDP var, vaziyeti ortada. Bir tarafta MHP var, vaziyeti ortada. Anamuhalefet partisi asla göz doldurmuyor. İnsanlar istikrarın devam etmesi, ekmeğin küçülmemesi, çocuklarının istikbali için oy verdiler. Ben çok sayıda CHP’li işadamı tanıyorum, “Kredi borcum var, faiz borcum var, döviz borcum var” diye AK Parti’ye oy verdi. 7 Haziran’ı da aklımızdan çıkarmamamız lazım.

DAVUTOĞLU İLE İLİŞKİLERİN İYİ DEĞİL…

-Ne yapsaydınız partiden dışlanmazdınız?

HÜSEYİN ÇELİK: Davutoğlu, Tayyip Bey’in itirazına rağmen gelmiş değil. Tasvibiyle geldi. Ama şimdi orada da yağlı ballı bir durum olmadığına dair yaygın bir kanaat var. Temenni ederiz ki bunlar söylenti olsun. Bazen dalkavukluk prim yapabilir. Ancak biz hiçbir zaman bu ucuzluğa talip olmadık. Mütevazılığa hiç gerek yok, mesele birilerinin hoşlanacağı laflar etmekse ben de Bülent Bey de hem kelime dağarcığı hem kendini ifade etme kabiliyeti açısından bunu en rahat yapabilecek insanlarız. Fakat biz böyle bir şeyi kendimize de partimize de muhatabımız olan şahsiyete de büyük bir haksızlık olarak kabul ederiz. Mevlana’nın bir sözü var. Diyor ki: “İyi bir dostu olanın aynaya ihtiyacı yoktur. Dost yüzümüze ayna tutandır.”

-“Parti içi mekanizmalarda eleştirilerde bulunduk ve dışlandık” diyorsunuz. Eğer dışlanmasaydınız bir sorun yok muydu? Makam mevki sahibi olsaydınız yine bunları söyleyecek miydiniz?

HÜSEYİN ÇELİK: Biz itirazda bulunurken dışarıda kaldık. Bizim derdimiz, “Bizi yine içeri alın, bizi şu veya bu göreve getirin” değil. Bizim böyle kişiselleştirilecek bir meselemiz yok. Biz genel bir sıkıntıdan söz ediyoruz.

-Ama sanki içeride kalsanız bir sorun yokmuş gibi…

HÜSEYİN ÇELİK: Olmaz olur mu? Esas mesele partinin durumu ile birlikte temel politikalar. Bana göre bugün memlekette beş temel sorun var. BİR: Kutuplaşma. İKİ: Dış politikada allak bullak oluş. ÜÇ: Ekonomi iyi değil. DÖRT: Kürt meselesi ve terörle mücadelede gelinen son nokta… BEŞ: Paralel’le mücadelenin bir paranoyaya dönüşmesi…

-Ekonomide sorun ne?

HÜSEYİN ÇELİK: Biz yıllardır ekonomideki başarılarımızla övündük. İki kanadımız vardı: Adalet ve kalkınma. Kalkınmada çok büyük emek sahibi olan arkadaşlar var. Birileri geldi “İngiliz ajanı” dedi, “Faiz lobisi” dedi. 70’li yılların başında milli ekonomi gibi laflar vardı, bugün neredeyse Saray çevrelerinin itibar ettiği sözler olmaya başladı. Küresel ekonominin olduğu yerde, New York Borsası’nda insanlar öksürdüğünde bizim burada grip olduğumuz bir yerde, ihracatçı ekonomiden söz ettiğimiz, küresel ekonomiden, Türkiye’yi dünyaya, dünyayı Türkiye’ye taşımaktan söz ettiğimiz bir dönemde… Bu “milli ekonomi” lafı nereye götürür sizi? Nitekim şu anda ekonomi iyi gitmiyor, bu ortada. Rusya’ya olan ihracatımız yüzde 65 düşmüş, Irak’a olan ihracatımız yüzde 50’den fazla düşmüş.

İŞİN VAHAMETİNİ BÜYÜKLERİMİZE O ZAMAN ARZ ETTİM

-Size karşı bir linç mi söz konusu?

HÜSEYİN ÇELİK: 100 meselede partiyi, lideri müdafaa ediyorsunuz ama bir meselede “Şöyle olsa iyi olmaz mı” diyorsunuz ve bunu dediğiniz zaman birileri sizi linç etmeye kalkıyor. Birilerinin linç etmelerini kendi karaktersizliği olarak değerlendirebilirim. Asıl kötü olan buna müdahale edilmemesidir. Bu sıkıntı, bugüne mahsus değil. Sayın Gül daha cumhurbaşkanı iken de maalesef bu marazi durum vardı. Ben o zaman da büyüklerimize işin vahametini örneklerle arz etmiştim. O zaman da “Gül’e ağız dolusu hakaretler ediyorlar, kimse bir şey demiyor. Bir danışman Bülent Bey’le ilgili ağır yazılar yazıyor, kimse ses etmiyor. Başka bir danışman Babacan’ı yerden yere vuruyor, kimseden ses çıkmıyor. AK Parti’ye destek veren bir gazetede bir gazeteci, en zor günlerde Adalet Bakanlığı yapmış bir arkadaşımızı ‘Paralelci’ ilan ediyor, ses yok. Bunlara müdahale edilmediği zaman biz kardeşliğimizi nasıl sürdüreceğiz” diye serzenişte bulunmuştum. AK Parti’nin tepe yöneticileri buna tanıktır.

-Bu önemli bir sorun haline mi geldi?

HÜSEYİN ÇELİK: Evet… Güya AK Parti’ye yakın bazı gazeteciler ona buna küfredip tehditler ediyor, racon kesiyorlar. Bu adamların şahsen bir kıymeti yok. Güçleri kendilerinden kaynaklanmıyor.

MEDYAGUNDEM

Cinayet azmettiricisi Hürriyet!

Hürriyet gazetesi ve Doğan Haber Ajansı’nın günlerdir Suriyeli mültecileri hedef gösteren yayınları, barbarca bir cinayetle …

hur2

Hürriyet’in Suriyeliler provokasyonu vahşeti getirdi

Türkiye bugün Sakarya’da yaşanan bir vahşete uyandı. Suriyeli hamile kadın, tecavüze uğradıktan sonra 10 aylık …

dogan

Vahşetin ortağı Doğan medyası

Sakarya’da 20 yaşındaki 9 aylık hamile Emani Al Rahmun’u kaçırıp tecavüz ettikten sonra vahşice katleden …

2 Yorumlar

  1. hüseyin çelik bazı danışmanların ve köşe yazarlarının kendisi de dahil bazı siyasi isimleri eleştirmesinden rahatsız olmuş ve onlara neden müdahale edilmiyor diye c.başkanımıza serzenişte bulunuyor ne kadar da demokratça bir yaklaşım değil mi? bir köşe yazarı ya da danışman bir siyasiyi eleştiremeyecek öyle mi neden kimsiniz siz nesiniz ne sanıyorsunuz kendinizi de kimse sizi eleştiremeyecek bu ne hazımsızlık, ne tahammülsüzlük c.başkanımıza hergün alçakça hakaret ediliyor bir kere çıkp sağda solda dedikodu yapmadı gidip hukuk karşısında hakkını aradı.. size de hakaret eden varsa gidin mahkemeye verin siz ne hazımsız ne rahatsız tiplersiniz ya! başınıza taş düşse c.başkanımızdan bilecek kadar komplex içindesiniz. kışkançlıktan geberiyorsunuz makamlar koltuklar gidince dile geldiniz ama şunu bilin her an biz de dile gelebiliriz bizim elimiz de armut toplamıyor..

  2. adam 15 yıl öncesinde yaşıyor partiyi biz kurduk ama bizi dışladılar diyor ya! kardeşim yaşlandınız çekilin kenara da gençlerin önünü açın ya! bu ne bencilliktir ne egodur ya! pes be! ölene kadar mı oturacaktınız o makamlarda gözünüzü toprak doyursun be!

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir