MEDYAGÜNDEM- Gözümüzün içine baka baka, yalan yazıyor, gözümüzün içine baka baka yalan söylüyor.
Hürriyet yazarı Ahmet Hakan, kişisel tarihinin geldiği noktayı trajik biçimde bugün gözler önüne serdi.
Ahmet Hakan, “Patron tetikçiliği” ve “patronu kurtarma görevi” nedeniyle gerçekleri çarpıtma ilkesizliğine imza attı.
Hürriyet yazarı, medya-siyaset-asker eliyle kotarılmış 28 Şubat darbe sürecinin bir mağduru iken, bugün o sürecin mimarı bir medya patronunu “kurtarmak” adına gerçekleri çarpıtma, hakikatleri perdeleme sahtekarlığına tevessül etti.
Ahmet Hakan dün TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu’nda, 28 Şubat’ın medya tarafından askerlerin kışkırtılmasıyla olmadığını iddia edip, ‘‘Askerler zaten kışkırmış durumdaydılar. Bu işi onlar başlattılar.’‘ dedi.
Bugün de Hürriyet’teki yazısında, “Siviller kışkırtıyor, asker darbe yapıyor balonu” diyerek “patron tetikçiliğini” iyice abarttı.
28 Şubat’ta yaşananları Ahmet Hakan şöyle bir “karartma” ile yazdı:
“28 Şubat’a bakalım:
-Kimdi darbenin sinyalini verenler? Askerler.
-‘Gerekirse silah kullanırız’ diyenler kimdi? Askerler.
-Sincan’da tankları yürütenler kimdi? Askerler.
-Brifingleri kimler verdi? Askerler.
-Batı Çalışma Grubu’nu kimler kurdu? Askerler.
Yani…
Askerin ekstradan ‘sivil kışkırtma’sını beklemek gibi bir durumu yoktu.
Süngüyü takmış, hücuma geçmişti.”
Ahmet Hakan yazısını “Lütfen artık en azından 28 Şubat için “Siviller kışkırttı,/asker de mecburen kışkırdı” balonunu uçurmaktan vazgeçelim.” diyerek bitirdi.
DOĞAN MEDYASI ZATEN KIŞKIRMIŞTI
Ama arşivlere girdiğimizde, Hürriyet ve Milliyet’in manşetlerine bakıldığında daha Refahyol hükümeti kurulmadan evvel Doğan medyasının “kışkırmış” olduğu gerçeği tüm çıplaklığıyla ortada duruyor.
Erbakan’la Çiller’in hükmet kurmaması için atılan manşetler gün gibi ortada…
Mesela 28 Haziran 1996 tarihli Milliyet gazetesi. Manşeti “Tarihi çağrı” diye atılmış. Spotta “Yılmaz’dan Çiller’e Erbakan’a gitme, gel iki parti birleşelim” denmiş. O dönem DYP lideri Çiller’in Erbakan’la hükümet kurma formülüne karşı olumsuz bir tavır içinde Doğan gazeteleri… Çiller’le Erbakan’ın hükümet kurmasına engel olmak için Doğan medyası “kışkırmış” durumda yani…
28 Haziran 1997 tarihinde Refahyol hükümeti kurulduğunda ertesi gün atılan manşetlerden görüyoruz ki, Doğan medyası fena halde “kışkırmış”…
Mesela 30 Haziran 1996 tarihinde Milliyet’te “Doğruyol kaynıyor” diye manşet atılmış. 29 Haziran 1996’da Hürriyet’in manşeti “Çiller teslim etti” şeklinde. Yeni hükümete hiç zaman tanınmadan anında muhalefete başlanmış. Mesela 3 Temmuz 1996 tarihinde Milliyet’te “Muhalefet ayaklandı” manşetiyle, “DYP’nin ağır topları Refahyol’a karşı ‘ahlaki isyan’ bayrağını açtı” denilmiş.
18 Temmuz 1996 günü Milliyet’te atılan “Yargı ayakta” manşeti yeni hükümetin yargı kararnamesinin eleştirildiği haberle hükümete karşı medya eliyle bir yıpratma kampanyasının, asker, yargı, siyaset ve toplumu kışkırtma amacının güdüldüğünü açıkça ortaya koyuyor.
6 Ağustos 1996 tarihli Hürriyet’te “Paşa’nın Hoca’ya anlamlı cevabı” manşetiyle, 7 Ağustos 1996 tarihli Milliyet’te “Ordudan PKK uyarısı” manşetindeki “RP’nin aracı kullanarak terör sorununu çözme girişimi orduda rahatsızlık yarattı” haberi asker-medya eliyle de hükümete karşı toplumda bir kışkırtma amacı taşıyor.
Refahyol hükümetine karşı olumsuz tavırlar bir yanda diğer yanda Mesut Yılmaz’a karşı ciddi bir destek dikkat çekiyor Doğan gazetelerinde. 4 Ekim 1996 tarihinde Milliyet’te Alternatif arayışı” denilerek hükümete karşı Yılmaz’ın partisi eliyle bir girişim manşeti yapılmış. 28 Şubat’ta siyaset-medya eliyle hükümeti devirme operasyonu denilebilecek tabloya Doğan gazeteleri öncülük etmiş.
Mayıs 1997 itibariyle medya eliyle yürütülen kampanyaya asker de dahil oluyor ve bol bol askerden hükümete yönelik sert mesajlar Doğan gazetelerinin manşetlerine yansıyor.
Haziran 1997’de Genelkurmay’da medyaya yönelik hükümetten rahatsızlık konferansları başladı. Asker Doğan gazetelerinin “kışkırmış” manşetlerinden sonra devreye girdi.
Asker henüz ortada yokken, Doğan medyası askeri de yargıyı da toplumu da kışkırtan, darbenin zeminini hazırlayan manşetler atmış…
Peki Ahmet Hakan bunları bilmiyor mu?
O dönem Doğan medyasının da bir “mağduru” olarak elbette biliyor.
Ama bugün patronunn kurtarmak için “tetikçi rolü” ile gerçekleri çarpıtıyor.
İşte bunu da yaparken aslında patronunun nasıl bir suça bulaştığını da açık ediyor.
medyagundem.com
